Kayıt Ol

Giriş

Şifremi Kaybettim

Lost your password? Please enter your email address. You will receive a link and will create a new password via email.

soru ekleme

Soru sormak için giriş yapmalısınız.

Asgari Geçim İndirimi



  • ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ
  • http://www.gib.gov.tr/index.php?id=74
  • > SORU 1: Asgari geçim indirimi maaşıma kaç TL uygulanacaktır?

    • ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİNİN HESAPLANMASINA İLİŞKİN TABLO
      (Asgari ücret; 2015 yılı için aylık 1.201,50 TL yıllık 14.418,00 TL. olarak dikkate alınmıştır)

       

      ÜCRETLİNİN MEDENİ
      DURUMU
      (1)

       

      ORAN
      (%)
      (2)

      MATRAH
      (Yıllık Brüt Asgari Ücret X AGİ Oranı)
      (3)

      İNDİRİM TUTARI
      [(3) X %15]
      (4)

      AYLIK TUTAR
      [(4)/12]
      (5)

      BEKAR

      50.00

      7.209,00

      1.081,35

      90,11

      EVLİ EŞİ ÇALIŞMAYAN

      60.00

      8.650,80

      1.297,62

      108,14

      EVLİ EŞİ ÇALIŞMAYAN 1 ÇOCUKLU

      67.50

      9.732,15

      1.459,82

      121,65

      EVLİ EŞİ Ç ALIŞMAYAN 2 ÇOCUKLU

      75.00

      10.813,50

      1.622,02

      135,17

      EVLİ EŞİ ÇALIŞMAYAN 3 ÇOCUKLU*

      85.00

      12.255,30

      1.838,29

      153,19

      EVLİ EŞİ ÇALIŞAN

      50.00

      7.209,00

      1.081,35

      90.11

      EVLİ EŞİ ÇALIŞAN           1 ÇOCUKLU

      57.50

      8.290,35

      1.243,55

      103,63

      EVLİ EŞİ ÇALIŞAN           2 ÇOCUKLU

      65.00

      9.371,70

      1.405,75

      117,15

      EVLİ EŞİ ÇALIŞAN           3 ÇOCUKLU

      75.00

      10.813.50

      1.622,02

      135,17

      EVLİ EŞİ ÇALIŞAN           4 ÇOCUKLU

      80.00

      11.534,40

      1.730,16

      144,18

      EVLİ EŞİ ÇALIŞAN           5 ÇOCUKLU*

      85.00

      12.255,30

      1.838,29

      153,19

      * Asgari ücretin 2015 yılı ilk 6 aylık dönemi için hesaplanan Gelir Vergisi tutarı 153,19 TL. olduğundan Asgari Geçim İndirimi
      2015  yılında 153,19 TL.nı aşamayacaktır.

     

     

  • > SORU 2: Asgari geçim indiriminden kimler yaralanır?

      • Asgari geçim indiriminden;• Ücretleri gerçek usulde vergilendirilen tam mükellef gerçek kişiler (Diğer bir ifade ile ücretleri tevkif suretiyle vergilendirilen tam mükellef kişiler).• Tevkifata tabi tutulmamış ücret gelirlerini yıllık beyanname ile bildirenler.• Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesi kapsamında ücret kapsamında değerlendirilen ücret geliri elde edenler (Örneğin; sosyal güvenlik destekleme primi ödemek suretiyle çalışanlar ile kurumların yönetiminde görevli olanlar) yararlanır.

  • > SORU 3: Asgari geçim indiriminden kimler yararlanamaz?

      • Asgari geçim indiriminden;• Ücretleri diğer ücret kapsamında vergilendirilen hizmet erbabıBunlar;a) Kazançları basit usulde tespit edilen ticaret erbabı yanında çalışanlar.

        b) Özel hizmetlerde çalışan şoförler.

        c) Özel inşaat sahiplerinin ücretle çalıştırdığı inşaat işçileri.

        d) Gayrimenkul sermaye iradı sahibi yanında çalışanlar.

        e) Gerçek ücretlerinin tespitine imkân olmaması sebebiyle, Danıştay’ın müspet mütalaasıyla, Maliye Bakanlığınca bu kapsama alınanlar.

        • Ücret geliri elde etmeyen diğer gerçek kişiler.

        • Dar mükellefiyet kapsamında ücret geliri elde edenler. (İkametgahı Türkiye’de olmayan ve bir takvim yılında 6 aydan az süre ile Türkiye’de ikamet edenler)

        • Başka bir kanun hükmü (3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu, 4490 Sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu, 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu vb.) uyarınca ücretlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayanlar yararlanamazlar.


  • > SORU 4: Asgari geçim indirimi uygulamasında çocuk tabirinden ne anlamamız gerekiyor?

      • İndirimin uygulamasında çocuk tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları ifade etmektedir.

  • > SORU 5: Eşlerin her ikisinin de ücretli olması durumunda asgari geçim indirimi uygulamasında çocukları hangi eş bildirecektir?

      • Asgari geçim indirimi uygulamasında eşlerin her ikisinin de ücretli olması halinde çocuklar yalnızca sosyal güvenlik yönünden tabi oldukları eşin bildirimine dâhil edilecektir.

  • > SORU 6: Asgari geçim indiriminde; aile fertlerinin, emekli maaşı olanların ve boşanmış ücretlinin çocukları asgari geçim indiriminden nasıl yararlanmaktadır?

      • – Ücret geliri elde eden aile fertlerinden her biri için ayrı ayrı,- Emekli maaşı alanlar da çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş olarak kabul edilecek,- Eşlerin her ikisinin de ücretli olması halinde çocuklar yalnızca sosyal güvenlik yönünden tabi oldukları eşin bildirimine dahil edilecek,- Çocuklar için asgari geçim indiriminden, boşanan eşlerden her ikisinin de çalışması durumunda nafakaya hükmedilen eşin,

        – Çocuklar için nafaka ödenmesine karar verilmesine rağmen boşandığı eşi tarafından bu yükümlülüğün yerine getirilmemesinin belgelendirilmesi durumunda, çalışanın bu çocukları için,

        asgari geçim indiriminden yararlanması mümkündür.

        – Nafakaya hükmedilen ve bu yükümlülüğünü yerine getiren eşin çalışmaması veya emekli olması durumunda, diğer çalışan eşin çocukları için asgari geçim indiriminden yararlanması söz konusu değildir.


  • > SORU 7: Kimler çalışmayan eş statüsündedir?

      • Sadece aktif ücretli olarak çalışan eş, çalışan eş statüsündedir. Örneğin eşiniz serbest avukat ya da serbest doktor olarak çalışıyorsa bu eş, asgari geçim indirimin hesabında çalışmayan eş olarak dikkate alınacaktır. Örneğin eşiniz ücretli olarak devlet hastanesinde çalışıyorsa bu çalışan eş statüsünde dikkate alınacaktır.

  • > SORU 8: Asgari geçim indirimi tutarı nasıl hesaplanır?

      • Asgari geçim indirimi, ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarına;- Mükellefin kendisi için % 50’si,- Çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş için % 10’u,- Çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5’i,

        – Üçüncü çocuk için %  10’u (6645 sayılı Kanunla),

        – Diğer çocuklar için % 5’i,

        olmak üzere ücretlinin şahsi ve medeni durumu dikkate alınarak hesaplanan indirim oranlarının uygulanması sonucu bulunacak matrahın, gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine kaşlık gelen % 15 oranla çarpımı suretiyle bulunan tutarın 12’ye bölünmesi sonucu her aya isabet eden tutar hesaplanır. Hesaplanan bu tutar ise ödenecek vergiden mahsup edilir. Ancak, ödenecek asgari geçim indirimi tutarı aylık asgari ücret üzerinden hesap edilen vergiden fazla olamayacaktır.


  • > SORU 9: Ay içinde kıst dönem çalışan ücretlinin asgari geçim indirimi nasıl hesaplanır?

      • Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınacağından hesaplanan yıllık tutarın o aya isabet eden tutarından kıst döneme ait gelir vergisi tutarı mahsup edilecektir. Dolayısıyla ücretlinin maaşına yansıyacak kısımda mahsup edilen miktar kadar olacaktır.

  • > SORU 10: Medeni durum ve çocuk sayısının değişmesi durumunda asgari geçim indirimi nasıl hesaplanacaktır?

      • Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında “Aile Durumu Bildirimi” ile işverenlerine bildirimde bulunacaklardır. Durumlarında herhangi bir değişiklik olması halinde (evlenme, boşanma, ölüm, doğum vb.) bu değişiklikleri işverene bir ay içerisinde bildireceklerdir. Asgari geçim indirimi oranını etkileyen değişiklikler, söz konusu değişikliğin işverene bildirildiği tarih itibariyle uygulanacaktır.

  • > SORU 11: Doğum nedeniyle aylıksız/ücretsiz izine ayrılan memur veya işçi asgari geçim indiriminden yararlanabilir mi?

      • Aylıksız izinde ücretlinin herhangi bir şekilde işvereninden aylık maaş alması söz konusu değildir. Dolayısıyla, aylık maaş ödemesi olmadığı için, ödenmeyen ücret üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılması da söz konusu değildir. Sonuç olarak, aylıksız izine ayrılan hizmet erbabının asgari geçim indirimden yararlanması mümkün değildir.

  • > SORU 12: Ücretlinin raporlu, izinli veya ücretsiz izinli olması durumunda asgari geçim indiriminden nasıl yararlanır?

      • Raporlu ve izinli olunan dönemde de ücret alınması ve bu ücretten gelir vergisi kesilmesi halinde asgari geçim indiriminden yararlanılabilir. Ancak ücretsiz izinli olunan dönemde gelir vergisi kesintisi yapılmadığı için asgari geçim indiriminden yararlanılamayacaktır.

  • > SORU 13: Yıl içinde işyeri ve işvereni değişen ücretliler hangi tarihten itibaren asgari geçim indiriminden yararlanacaklardır?

      • Yıl içinde işyeri ve işvereni değişen ücretliler, yeni işyerlerinde veya işverenleri nezdinde çalışmaya başladıkları aydan itibaren asgari geçim indiriminden yaralanmaya devam edeceklerdir.

  • > SORU 14: Engellilik indiriminden faydalananlar için asgari geçim indirimi nasıl uygulanır?

      • Engellilik indirimi bulunan ücretlinin gelir vergisi matrahı hesaplanırken engellilik indirimi de mahsup edilecek, engellilik indiriminin mahsubundan sonra kalan gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarından da yıllık asgari geçim indirimi tutarının 1/12’si mahsup edilecektir. Mahsup edilecek tutar, kalan gelir vergisi tutarını aşamayacak ve asgari geçim indirimi farkı diğer dönemlerde de değerlendirilmeyecektir. Ödenecek asgari geçim indirimi tutarı, aylık asgari ücret üzerinden hesap edilen vergiden fazla olamayacaktır.

  • > SORU 15: Yıllık beyanname veren ücretlilerde asgari geçim indiriminden nasıl yararlanır?

      • Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesi gereği ücretlerinden vergi tevkifatı yapılmayan ve bu nedenle ücretlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olan ücretlilerde asgari geçim indirimi, yıllık beyannamede hesaplanan gelir vergisinin ücret gelirlerine isabet eden tutarından mahsup edilmesi suretiyle gerçekleştirilecektir.

  • > SORU 16: Asgari geçim indirimi tutarının hesaplanmasında üst sınır nedir?

      • Asgari geçim indiriminin yıllık tutarı, her ücretli için takvim yılı başında geçerli olan asgarî ücret üzerinden hesaplanan yıllık vergi tutarını aşamayacak ve yılı içerisinde asgari ücret tutarında meydana gelen değişiklikler, asgari geçim indirimi uygulamasında dikkate alınmayacaktır. Asgari geçim indirimi tutarının, ücretlinin aylık hesaplanan vergisinden fazla olması halinde, fazlası dikkate alınmayacaktır. Dolayısıyla, ücretlinin yararlanacağı aylık asgari geçim indirimi tutarı, aylık asgari ücret tutarı üzerinden hesaplanan aylık vergi tutarını aşamayacaktır.

  • > SORU 17: Sosyal güvenlik destek primi ödeyenler asgari geçim indiriminden yararlanabilir mi?

      • Sosyal güvenlik destekleme primi ödemek suretiyle çalışanlar ile kurumların yönetiminde görevli olanlar da genel hükümlere göre asgari geçim indiriminden yararlanacaklardır. Buna göre; asgari geçim indirimi uygulamasından ücretleri gerçek usulde vergilendirilen gerçek kişiler yararlanabileceğinden, emekli olduktan sonra yeniden çalışmaya başlanarak, gerçek usulde ücret geliri elde edilmesi durumunda, asgari geçim indiriminden yararlanılması mümkün bulunmaktadır.

  • > SORU 18: Asgari ücrette yıl içinde (Temmuz ayında) meydana gelen değişiklik asgari geçim indirimi hesaplamasını etkiler mi?

      • Yılı içerisinde asgari ücret tutarında meydana gelen değişiklikler, asgari geçim indirimi uygulamasında dikkate alınmayacaktır.

  • > SORU 19: Birden fazla işverenden tevkifata tabi ücret elde edilmişse asgari geçim indirimi uygulaması nasıl olacak?

      • Aynı zamanda birden fazla işverenden ücret alınması halinde, asgari geçim indirimi uygulaması, en yüksek ücretin elde edildiği işveren tarafından gerçekleştirilecektir. Ücretliler medeni durumu ve çocuk sayısı hakkında bildirimlerini, en yüksek ücret geliri elde ettikleri işverene vererek uygulamanın ilgili işverence yerine getirilmesini sağlayacaklardır. En yüksek ücretin hangi işverenden alınacağının belli olmaması halinde, indirimden yaralanacağı işvereni ücretli kendisi belirleyecektir.

  • > SORU 20: İşverenler, asgari geçim indirimini ücretliye ödemedikleri takdirde ne tür cezai işlem uygulanacaktır?

      • İşverenler tarafından hizmet erbabının ücret gelirlerinden kesilen gelir vergisinden mahsup edilen asgari geçim indirimi tutarının, o ayki ücretiyle birlikte ücretliye nakden ödenmesi gerekir. Aksi takdirde, ücretliye nakden ödenmeyen asgari geçim indirimi, işverenler tarafından haksız yere yapılan bir mahsup işlemi niteliği taşıyacak ve tevkif suretiyle kesilen verginin bu tutar kadar olan kısmı, muhtasar beyanname ile eksik beyan edilmiş olacaktır.Bu nedenle, yukarıda belirtilen şekilde ücretliye nakden ödenmeyen asgari geçim indirimi o ayda eksik beyan edilmiş vergi tevkifatı olarak kabul edilerek, bu vergiler için de işverenler hakkında cezalı tarhiyat yapılacaktır.

  • > SORU 21: Asgari geçim indirimi yüksek ve düşük ücret geliri elde eden herkese aynı oranda mı uygulanacaktır?

      • Asgari geçim indirimi avantajından, ücret seviyesi ne olursa olsun, medeni durumları aynı olan gerçek usulde ücret geliri elde eden tüm ücretliler aynı ölçüde yararlanacaktır. Yani eşi çalışmayan ve üç çocuğu üzerinden sistemden yararlanan bir asgari ücretli ile aynı şartlarda eşi çalışmayan ve üç çocuğu bulunan ve 10.000 TL ücret alan bir ücretlinin alacağı asgari geçim indirimi tutarı aynı olmaktadır.

  • > SORU 22: Ücretlinin sağlık yönünden bakmakla yükümlü bulunduğu anne ve babası veya aynı evde ikamet ettiği diğer aile üyeleri için asgari geçim indirimi uygulanacak mı?

      • Kanuni düzenlemede ücretlinin kendisi, eşi ve çocukları dışında bir kişinin asgari geçim indiriminden yararlanacağına ilişkin bir düzenleme yoktur. Bu nedenle, ücretlinin anne veya babasına sağlık güvencesi yönünden bakmakla yükümlü bulunması farklı bir konu olup, bu durumun asgari geçim indirimi sistemiyle bir ilişkisi yoktur. Ancak, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar da çocuk tanımı içinde yer aldıklarından bunlar içinde asgari geçim indiriminden faydalanılması mümkün bulunmaktadır.

  • > SORU 23: Sadece emekli maaşı alanların ücret geliri dışında diğer gelir unsurlarını da elde etmesi sistemden yararlanmasına engel midir?

      • Genel Tebliğde yer alan, “…münhasıran emekli maaşı alanlar da çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş olarak kabul edilecektir.” ifadesi yer almaktadır. Emekli aylığı elde edenlerin, bu gelirlerinin dışında diğer gelir unsurlarını (gerçek usulde elde edilen ücret geliri hariç) elde etmeleri durumunda da asgari geçim indirimi uygulamasında dikkate alınmalarına engel bir durum yoktur.Örneğin; ücretli Bay (A) özel sektörde çalışmakta olup, eşi Bayan (B) ise bir kamu kurumundan emekli olmuş ve emekli aylığı almaktadır. Bu durumda, ücretli Bay (A)’nın emekli aylığı geliri olan eşi, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş kapsamında değerlendirilecek ve asgari geçim indirimi oranının tespitinde %10 olarak dikkate alınacaktır.

  • > SORU 24: Her ikisi de ücretli olan eşlerden birinin ücretsiz izne ayrılması durumunda asgari geçim indirimi nasıl uygulanacaktır?

      • Asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanmaya başladıktan sonra çeşitli sebeplerle ücretsiz izne (aylıksız izin) ayrılan bir ücretlinin, ücretsiz izne ayrıldıktan sonra artık ücret geliri elde etmesi söz konusu olmadığından, asgari geçim indirimi uygulanması mümkün değildir. Ancak, ücretsiz izne ayrılan çalışanın ücret geliri elde eden bir eşinin olması durumunda, bu eşin ücretsiz izinde olan eşini işverenine bildirmesi durumunda, asgari geçim indirimi oranının hesabında ücretsiz izindeki çalışmayan eşi için %10 oranını dikkate alması mümkün bulunmaktadır.

  • > SORU 25: Bir şirketi olan veya şirkette ortak olan bir kişi aynı zamanda ücret geliri de elde etmesi durumunda asgari geçim indiriminden yararlanabilir mi?

      • Ücretli olarak çalışıp gerçek usulde ücret geliri elde eden bir kişinin, bir şirketinin olması veya bir şirkete ya da ücret geliri elde ettiği şirkette ortak olması halinde genel hükümlere uymak kaydıyla asgari geçim indiriminden yararlanmasına engel değildir. Önemli olan, gerçek usulde ücret gelirinin elde edilmiş olmasıdır.

  • BAĞIŞ VE YARDIMLAR

    • > SORU 1: Gelir Vergisi Kanununa göre yıllık beyannameden indirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar nelerdir?

        • Yıllık beyannameden indirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar;- Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler ile kamu yararına çalışan dernekler ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yıllık toplamı beyan edilecek gelirin % 5’ini (kalkınmada öncelikli yöreler için % 10’unu) aşmamak üzere, makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar.- Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı.- Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı.

          – Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel araştırma faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen harcamalar ile bu amaçla yapılan her türlü bağış ve yardımların % 100’ü (Bakanlar Kurulu, bölgeler ve faaliyet türleri itibariyle bu oranı yarısına kadar indirmeye veya kanuni oranına kadar çıkarmaya yetkilidir).

          – Başbakanlıkça veya Bakanlar Kurulunca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdî bağışların tamamı.

          – İktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz mukabili yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı.

          – EXPO 2016 Antalya Ajansına yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı.

          – 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 17.6.1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının; amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için % 50’si


    • > SORU 2: Kurumlar Vergisi Beyannamesinde indirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar nelerdir?

        • Kurumlar vergisi beyannamesinde ayrıca gösterilmek şartıyla, indirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar;- Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5’ine kadar olan kısmı.- Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi, 100 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak kaydıyla öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamı.- Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan veya Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen harcamalar ile makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımların % 100’ü.

          – Başbakanlıkça ve Bakanlar Kurulunca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı.

          – İktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneği ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış veya yardımların tamamı.


    • > SORU 3: Dernek ve vakıflara yapılan bağışlar indirim konusu yapılabilir mi ?

        • İndirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar, beyan edilecek gelirin %5’i (Kalkınmada Öncelikli Yörelerde % 10’u) ile sınırlı olarak, Genel ve Özel Bütçeli Kamu İdarelerine, İl Özel İdarelerine, Belediyelere ve Köylere, Kamu Yararına Çalışan Derneklere, Bakanlar Kurulunca Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıflara yapılan bağış ve yardımları kapsamaktadır.Örneğin; okul koruma dernekleri ve okul aile birlikleri gibi diğer dernekler yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlar arasında yer almadığından, bu derneklere yapılan bağış ve yardımların beyan edilecek gelirden indirilmesi mümkün değildir. Ancak söz konusu derneklerin kamu menfaatine yararlı bir dernek olması halinde bu derneklere yapılan bağış ve yardımlar beyan edilen gelirin %5’ini aşmaması koşuluyla indirim olarak dikkate alınabilecektir.Gelir Vergisi Kanununun 89/4 üncü maddesi ve Kurumlar Vergisi Kanununun 10/1-c maddesi uyarınca kamu yararına çalışan derneklerle, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan bağış ve yardımların toplamı, beyan edilen gelirin veya kurum kazancının %5’ini, (gelir vergisi mükellefleri için kalkınmada öncelikli yörelerde % 10’unu) aşmaması şartıyla, gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirler veya kazançlar üzerinden indirilebilecektir.

    • > SORU 4: Gelir Vergisi Kanununa göre bağış ve yardımların belgelendirilmesi nasıl olacaktır?

        • Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde yapılan düzenleme çerçevesinde, yıllık beyannamede yer alacak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacak işlemlerde mükelleflerce yapılan bağış ve yardımların ilgili kurumlardan alınacak belgelerle tevsik edilmesi yeterlidir. Bağışı yapan tarafından bir belge düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup, varsa bağış yapılan malın edinimine ilişkin belgelerin saklanması zorunludur.Bu kurum ve kuruluşlardan alınacak belgeler 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 257 nci maddesindeki yetkiye istinaden indirim için geçerli belge olarak kabul edilecektir.Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesine eklenen hüküm çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar, bağışa konu mal bedeli Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde belirtilen fatura düzenleme sınırının altında kalsa dahi mutlaka fatura ile belgelendirilecek ve ayrıca taşıma için sevk irsaliyesi düzenlenecektir.Bağışlanan mala ilişkin bilgileri eksiksiz olarak içerecek fatura, bağış yapılan dernek veya vakıf adına düzenlenecektir. Mal bedeli olarak faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacaktır.

          Faturada “İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır.” ibaresinin yer alması zorunludur.

          Dernek ve vakıflar kendi mevzuatlarının öngördüğü belgeleri düzenleyecek ve bağış yapanlara bir örneğini vereceklerdir. Ticari faaliyetle uğraşanlarca düzenlenen faturalar dernek ve vakıf tarafından muhafaza edilecektir.


    • > SORU 5: Bağış ve yardımın nakden yapılmaması halinde değeri nasıl tespit edilecektir?

        • Gelir vergisi mükellefleri tarafından bağış ve yardımın nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu teşkil eden mal veya hakkın varsa mukayyet değeri, yoksa Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Takdir Komisyonunca tespit edilecek değeri esas alınır.Kurumlar vergisi mükellefleri tarafından bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değeri esas alınır.

    • > SORU 6: Gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde, cari yılda indirim konusu yapılamayan bağış ve yardımlar sonraki yıllara devredebilir mi?

        • Gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kazancın yetersiz olması nedeniyle cari yılda indirim konusu yapılamayan bağış ve yardımlar sonraki yıllarda indirim konusu yapılamamaktadır.

    • > SORU 7: Kurumlar Vergisi Kanununa göre üniversitelere yapılan nakdi ve ayni bağışlar indirim konusu yapılabilir mi?

        • Üniversite tüzel kişiliği adına (vakıf üniversiteleri de dâhil) yapılacak her türlü nakdi ve ayni bağışların tamamı, beyannamede ayrıca gösterilmek şartıyla gelir vergisi matrahının veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.

    • > SORU 8: Kurumlar Vergisi Kanununa göre %5 ile sınırlı indirilecek bağış ve yardımlarda, kurum kazancından indirim konusu yapılacak bağışın miktarı nasıl hesaplanacaktır?

        • Ticari bilanço kârı – (iştirak kazançları istisnası + geçmiş yıl zararları)

  • BASİT USULDE VERGİLENDİRME

    • > SORU 1: Kimler Basit Usulde Vergilendirilmektedir?

        • Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesine göre; Kanunun 47 ve 48 inci maddelerinde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 51 inci maddesinde yazılı faaliyetlerde bulunanlar, Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi basit usulde vergilendirmeden yararlanamazlar.

    • > SORU 2: Basit Usulde Vergilendirilmenin Avantajları Nelerdir?

        • Basit usulde vergilendirilmede;- Defter tutulmaz.- İsteyen mükellefler ödeme kaydedici cihaz kullanabilirler.- Vergi tevkifatı yapılmaz ve muhtasar beyanname verilmez.

          – Geçici vergi ödenmez.

          – Mal teslimi ve hizmet ifası işlemleri katma değer vergisinden istisnadır.

          – Ticari kazancın tespitinde amortismana tabi iktisadi kıymet alışları ve satışları dikkate alınmaz.

          – Alınan ve verilen belgelerin kayıtları mükelleflerin bağlı oldukları meslek odalarındaki bürolarda tutulur. Ancak, isteyen mükellefler kayıtlarını hiçbir yerden izin almadan kendileri tutabilecekleri gibi meslek mensuplarına da tutturabilirler.

          – 31.12.2014 tarihine kadar, belge vermedikleri hasılatları için gün sonunda toplu belge düzenleme imkanları bulunmaktadır.


    • > SORU 3: Basit usulde vergilendirilmenin genel şartları nelerdir?

        •  1. Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak: İşinde yardımcı işçi ve çırak kullanmak; seyahat, hastalık, ihtiyarlık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak bilfiil işinin başında bulunmamak bu şartı bozmaz. Ölüm halinde iş sahibinin dul eşi veya küçük çocukları namına işe devam olunduğu takdirde bunların bilfiil işin başında bulunup bulunmamalarına bakılmaz.İşyeri mülkiyetinin iş sahibine ait olması halinde emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde yıllık kira bedeli toplamı aşağıda yazılı miktarları aşmamalıdır:- Büyükşehir belediye sınırları içinde 287 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile01.01.2015 tarihinden itibaren 6.000 TL,

          – Diğer yerlerde 287 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2015 tarihinden

          itibaren 4.000 TL.

          Ticari, zirai ve mesleki faaliyetler dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi

          olmamak.

          Yukarıda yer alan, (2) ve (3) numaralı bent hükümleri, öteden beri işe devam edenlerde takvim yılı başındaki, yeni işe başlayanlarda ise işe başlama tarihindeki duruma göre uygulanır.

          Soru 4: Basit usulde vergilendirilmenin özel şartları nelerdir?

          1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların yıllık alımları tutarının;

          -2014 takvim yılı için 77.000 TL,

          -2015 takvim yılı için 84.000 TL,

          veya yıllık satışları tutarının;

          -2014 takvim yılı için 110.000 TL,

          -2015 takvim yılı için 120.000 TL’yi aşmaması.

          2. (1) numaralı bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanların bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hâsılatının;

          -2014 takvim yılı için 38.000 TL,

          -2015 takvim yılı için 40.000 TL’yi aşmaması.

          3. (1) ve (2) numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde, yıllık satış tutarı ile iş hasılatı toplamının;

          -2014 takvim yılı için 77.000 TL,

          -2015 takvim yılı için 84.000 TL’yi aşmaması.

          Milli piyango bileti, akaryakıt, şeker ve bunlar gibi kar hadleri emsallerine nazaran bariz şekilde düşük olarak tespit edilmiş bulunan emtia için (1) ve (3) numaralı bentlerde yazılı hadler yerine ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenecek alım satım hadleri uygulanır. Anılan maddelerin ticaretini yapanların 2015 yılında basit usulden yararlanmaları için belirlenen hadler 287 Seri No.lu Gelir Vergisi Tebliğinde yayımlanmıştır.


    • > SORU 4: Basit Usulde Vergilendirilmenin Özel Şartları Nelerdir?

        • 1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların yıllık alımları tutarının;-2011 takvim yılı için 64.000 TL,-2012 takvim yılı için 70.000 TL,veya yıllık satışları tutarının;

          -2011 takvim yılı için 96.000 TL,

          -2012 takvim yılı için 105.000 TL’yi aşmaması.

          2. (1) numaralı bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanların bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hâsılatının;

          -2011 takvim yılı için 32.000 TL,

          -2012 takvim yılı için 35.000 TL’yi aşmaması.

          3. (1) ve (2) numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde, yıllık satış tutarı ile iş hasılatı toplamının;

          -2011 takvim yılı için 64.000 TL,

          -2012 takvim yılı için 70.000 TL’yi aşmaması.

          Milli piyango bileti, akaryakıt, şeker ve bunlar gibi kar hadleri emsallerine nazaran bariz şekilde düşük olarak tespit edilmiş bulunan emtia için (1) ve (3) numaralı bentlerde yazılı hadler yerine ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenecek alım satım hadleri uygulanır. Anılan maddelerin ticaretini yapanların 2014 yılında basit usulden yararlanmaları için belirlenen hadler 285 Seri No.lu Gelir Vergisi Tebliğinde yayımlanmıştır.


    • > SORU 5: Basit Usulden Yararlanamayacak Olanlar Kimlerdir?

        • 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 51 inci Maddesi Hükmüne Göre Basit Usulden Yararlanamayacaklar:1. Kollektif şirket ortakları ile, komandit şirketlerin komandite ortakları,2. İkrazat (ödünç para verme) işleriyle uğraşanlar,3. Sarraflar ve kıymetli mücevherat alım satımı ile uğraşanlar,

          4. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişi ve kurumlara karşı inşaat ve onarma işini taahhüt edenler ile bu mükelleflere karşı derece derece taahhütte bulunanlar,

          5. Sigorta prodüktörleri,

          6. Her türlü ilan ve reklam işleriyle uğraşanlar veya bu işlere tavassut (aracılık) edenler,

          7. Gayrimenkul ve gemi alım satımı ile uğraşanlar,

          8. Tavassut (aracılık) işi yapanlar (dayıbaşılar hariç),

          9. Maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları işletenler,

          10. Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler, çekici ve benzerlerinin sahip veya işleticileri, (Yapısı itibarıyla sürücüsünden başka on dört ve daha aşağı oturma yeri olan ve insan taşımaya mahsus motorlu kara taşıtları ile yolcu taşıyanlar hariç),

          11. Maliye Bakanlığınca teklif edilen ve Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan iş grupları, sektörler, il ve ilçeler, büyükşehir belediyeleri dahil olmak üzere il ve ilçelerin belediye sınırları (mücavir alanlar dahil), belediyelerin nüfusları, yöreler itibarıyla veya sabit bir işyerinde faaliyette bulunulup bulunulmadığına göre gerçek usulde vergilendirilmesi gerekli görülenler.

          Bakanlar Kurulu Kararları Uyarınca Gerçek Usul Kapsamına Alınanlar:

          Gelir Vergisi Kanununun 51 nci maddesinin 12 numaralı bendinde yer alan yetkiye istinaden yayımlanan ve halen yürürlükte olan Bakanlar Kurulu Kararlarında belirtilen faaliyetleri yapan mükellefler de basit usulden faydalanamazlar.

        • a) 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Uyarınca Gerçek Usul Kapsamına Alınanlar; Büyükşehir belediyesi olan illerin (Erzurum, Diyarbakır, Sakarya ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisine alınan yerlerden, yeni bağlanan mahallelerle birlikte 2000 yılı genel nüfus sayımındaki nüfusu 30.000’den az olan yerler ile 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında büyükşehir belediyesi kurulan ve büyükşehir belediyesi sınırları içerisine alınan yerler hariç),mücavir alan sınırları dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde;a) Her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar,b) Her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar,

          c) İnşaat ile ilgili her türlü işlerle uğraşanlar,

          d) Motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar,

          e) Lokanta ve benzeri hizmet işletmelerini işletenler,

          f) Eğlence ve istirahat yerlerini işletenler,

          01.05.1995 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.

          b) 8/5521 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Uyarınca Gerçek Usul Kapsamına

          Alınanlar;

          Zirai mahsul satın alarak bu mahsulleri kısmen veya tamamen tüketici dışında kalanlara satan ticaret erbabı 01.01.1983 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.

          c) 92/2683 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Uyarınca Gerçek Usul Kapsamına Alınanlar;

          Her türlü televizyon, video, radyo, teyp, müzik seti, disk-çalar, kamera, bilgisayar, soğutucu, çamaşır ve bulaşık makinesi, elektrikli süpürge, elektronik müzik aletleri, elektrikli dikiş makinesi ile elektrikle çalışan benzeri eşyaların alım-satımı ve üretimi ile uğraşan mükellefler gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.


    • > SORU 6: Basit Usulde Ticari Kazancın Tespiti Nasıl Yapılır?

        • Basit usulde ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır. Bu fark yapılan faaliyetle ilgili olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre alınması ve verilmesi mecburi olan alış ve giderler ile hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanacaktır.

    • > SORU 7: Ortaklık Halinde Basit Usulde Vergilendirme Ne Şekilde Yapılacaktır?

        • Aynı işte ortak olarak çalışanlar hakkında Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı yıllık kira bedeli ve 48 inci maddede yazılı iş hacmi ölçüleri toplu olarak, diğer şartlar ortakların her biri için ayrı ayrı aranacaktır. Ortaklarından birisi gerçek usule göre gelir vergisine tabi bulunan ortaklıklarda, diğer ortakların ticari kazancı da gerçek usulde tespit olunacaktır.

    • > SORU 8: Basit Usule Tabi Mükelleflerin Defter Tutma Yükümlülüğü Var Mıdır?

        • Bu usulde vergilendirilenler defter tutmayacaklardır. Bu mükellefler, kazancın tespiti ve Vergi Usul Kanununun defter tutma hükümleri hariç, bildirme, vesikalar, muhafaza, ibraz, diğer ödevler ve ceza hükümleri ile bu Kanun ve diğer kanunlarda yer alan ikinci sınıf tüccarlar hakkındaki hükümlere tabi olacaklardır.

    • > SORU 9: Basit Usulde Vergilendirilen Mükellefler Mal Alış ve Satışlarında Belge Düzenlemek Zorunda Mıdır?

        • Basit usule tabi mükelleflerin kullandıkları belgeler ve zarflar sadece Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) tarafından bastırılmaktadır. Mükellefler bu belgeleri bağlı oldukları odalardan temin edeceklerdir.Mükelleflerin bulunduğu yerde bağlı oldukları oda veya birlik yoksa veya bulunduğu yerde bağlı olacağı oda veya birlik kurulmamış ise; en yakın oda veya birliğe veya karma odaya kayıt yaptıracaklardır. Belgelerini de kayıt yaptırdığı bu odadan temin edeceklerdir.Basit usulde vergilendirme kapsamında bulunup, meslek odalarına üye kayıtları yapılamayan, traktörle nakliyecilik yapanlar, hususi oto ile ticari faaliyette bulunanlar, biçerdöver işletmecileri ile inşaat ustaları gibi mükellefler, kullanacakları belgeleri ikinci sınıf tüccarların tabi oldukları esaslar çerçevesinde (anlaşmalı matbaalara bastırmak veya noterlere tasdik ettirmek suretiyle) temin edebilmektedirler. Anılan mükellefler, diledikleri takdirde kullanacakları belgeleri faaliyette bulundukları yerdeki herhangi bir oda veya birlikten de alabilirler.

    • > SORU 10: Basit Usule Tabi Mükellefler Kullandıkları Belgeleri ve Zarfları Nasıl Temin Etmektedir?

        • Basit usule tabi mükelleflerin kullandıkları belgeler ve zarflar sadece Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) tarafından bastırılmaktadır. Mükellefler bu belgeleri bağlı oldukları odalardan temin edeceklerdir.Mükelleflerin bulunduğu yerde bağlı oldukları oda veya birlik yoksa veya bulunduğu yerde bağlı olacağı oda veya birlik kurulmamış ise; en yakın oda veya birliğe veya karma odaya kayıt yaptıracaklardır. Belgelerini de kayıt yaptırdığı bu odadan temin edeceklerdir.Basit usulde vergilendirme kapsamında bulunup, meslek odalarına üye kayıtları yapılamayan, traktörle nakliyecilik yapanlar, hususi oto ile ticari faaliyette bulunanlar, biçerdöver işletmecileri ile inşaat ustaları gibi mükellefler, kullanacakları belgeleri ikinci sınıf tüccarların tabi oldukları esaslar çerçevesinde (anlaşmalı matbaalara bastırmak veya noterlere tasdik ettirmek suretiyle) temin edebilmektedirler. Anılan mükellefler, diledikleri takdirde kullanacakları belgeleri faaliyette bulundukları yerdeki herhangi bir oda veya birlikten de temin edebilmektedirler.

    • > SORU 11: Basit Usul Mükelleflerinin Kayıtları Nasıl Tutulmaktadır?

        • Basit usule tabi mükelleflerin kayıtları, bağlı oldukları oda veya birlikler bünyesinde kurulan muhasebe bürolarında tutulmaktadır. Bu bürolarda 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış yeterli sayıda meslek mensubunun çalıştırılması zorunludur.İsteyen mükellefler, kayıtlarını hiçbir izne gerek olmadan kendileri de tutabilmektedir. Bu takdirde, vergilendirme ile ilgili ödevlerin tamamı kendilerince yerine getirilecektir. İsteyen mükellefler ise kayıtlarını serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir gibi meslek mensuplarına tutturabilirler.Mükellefler, satış ve hizmetleri için düzenledikleri hasılat belgelerini bir zarfta, faaliyetleri ile ilgili olarak mal ve hizmet alışları ile giderleri için aldıkları gider belgelerini başka bir zarfta toplayıp saklayacaklardır. Kayıtları odalarda tutulan mükellefler ise her aya ait zarfları izleyen ayın 10’una kadar kaydının tutulduğu büroya teslim edeceklerdir.Mükelleflerden zarf içinde alınan belgeler bürolarda işletme hesabı defterinin gelir ve gider sayfalarındaki işlem başlıkları esas alınarak bilgisayar ortamına aktarılacaktır. Bu belgeler cari yılsonuna kadar bürolarda saklanacaktır.

    • > SORU 12: Basit Usul Mükelleflerinden Sahte veya Yanıltıcı Belge Düzenleyenler Hakkında Ne Gibi İşlem Yapılmaktadır?

        • Basit usulde vergilendirilen mükelleflerden sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği veya kullandığı tespit edilenler, bu hususun kendilerine tebliğ edildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren ikinci sınıf tüccarlara ilişkin hükümlere tabi olacaklardır.Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri tespit edilenler hiçbir suretle basit usulde vergilendirilmezler.

    • > SORU 13: Basit Usulde Vergilendirilen Mükellefler Hangi Hallerde Gerçek Usule Geçerler?

        • Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, dilekçelerinde belirttikleri tarihten veya izleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir.

    • > SORU 14: Gerçek Usulde Vergilendirilen Mükellefler Hangi Hallerde Basit Usule Geçerler?

        • Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı şartları topluca taşıyan ve arka arkaya son iki yıl alış, satış ve/veya hâsılat tutarlarının her biri aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı hadlerden düşük olan gerçek usule tabi mükellefler, bu şartın gerçekleşmesini izleyen yılın Ocak ayının başından otuz birinci günü akşamına kadar yazılı olarak bağlı bulundukları vergi dairesine başvurmaları halinde basit usulde vergilendirmeye geçebileceklerdir.Söz konusu mükelleflerin, anılan Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen faaliyetlerde bulunmaması ve diğer şartları da topluca taşımaları gerekmektedir.

    • > SORU 15: Gerçek Usulden Basit Usule Geçişi Düzenleyen Mevzuat Nedir?

        • 31/5/2012 tarihli ve 6322 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 46 ıncı maddesinde yapılan düzenlemeyle, gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden, belirli şartları sağlayanlara basit usule geçme imkânı tanınmıştır.
        • Gerçek usulden vergilendirmeden basit usulde vergilendirmeye geçiş ile ilgili ayrıntılı açıklamalar 283 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ve 18.12.2013 tarihli ve 93 Sıra No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinde yapılmıştır.

    • > SORU 16: Gerçek usulden basit usule geçişte uygulanan iki yıllık süre ne zaman başlayacaktır?

        • 6322 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 81 inci madde hükmüne göre, gerçek usulden basit usule geçmeye ilişkin şartların tespitine ve iki yıllık sürenin hesabına 01.01.2012 tarihinden itibaren başlanacaktır. Özellik arzeden hususlar hakkında 15. Soruya ilişkin cevapta yer alan mevzuatta ayrıntılı açıklama yapılmıştır.

    • > SORU 17: Gerçek usulde vergilendirildiği veya vergilendirilmesi gerektiği işini terk eden mükellefler yeniden işe başlamaları halinde basit usulde vergilendirilebilirler mi?

        • Gerçek usulde vergilendirilenler ile basit usulün şartlarını kaybeden mükelleflerin; işin terk edilmesi veya eş ve/veya çocuklara devredilmesi hallerinde ilgisine göre terk veya devir tarihini takip eden yılın başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usule dönmeleri mümkün değildir.Gerçek usulde vergilendirilmiş olan veya vergilendirilmesi gereken faaliyetini 01.01.2012 tarihinden önce terk eden mükellefler için iki yıllık sürenin hesaplanmasına 01.01.2012 tarihinden itibaren başlanacaktır.Gerçek usulde vergilendirilmiş olan veya vergilendirilmesi gereken faaliyetini 01.01.2012 tarihinden itibaren terk eden mükellefler terk tarihini takip eden yılın başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usulden yararlanamayacaklardır.

    • > SORU 18: Basit Usule Tabi Mükelleflerin Beyanname Verme ve Vergi Ödeme Zamanları Nasıldır?

        • Basit usulde vergilendirilen mükellefler, gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançtan ibaret olması halinde beyannamelerini ŞUBAT ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar vergi dairesine verecekler ve vergilerini de ŞUBAT ve HAZİRAN aylarında ödeyeceklerdir. Basit usulde tespit edilen ticari kazancın yanında, beyana tabi başka bir gelir unsurunun da bulunması halinde, beyanname MART ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar verilecek, vergiler de MART ve TEMMUZ aylarında ödenecektir.

  • DAMGA VERGİSİ

    • > SORU 1:Kira sözleşmesine istinaden damga vergisi doğar mı? Doğması durumunda damga vergisi nereye ödenecektir?

        • Kira sözleşmeleri sözleşme süresine göre kira bedeli üzerinden nispi (58 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği uyarınca 2015 yılı için binde 1,89) damga vergisine tabi tutulur. Bu kağıtlara ilişkin damga vergisi kağıdı imzalayanların sürekli damga vergisi mükellefi olması halinde Damga Vergisi Kanununun 22/a maddesi uyarınca ertesi ayın yirmi üçüncü günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenir. Sözleşmeyi düzenleyenlerin sürekli mükellefiyeti olmaması halinde ise sözleşmenin düzenlendiği tarihi izleyen onbeş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve aynı süre içinde ödenir.Damga vergisine tabi kağıtları imzalayanların damga vergisi açısından müteselsil sorumluluğu vardır. Bu nedenle kağıdı düzenleyen taraflardan birinin vergiyi ödemesi yeterlidir.Gelir vergisinden muaf esnaf, muaf serbest meslek erbabı ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından işyeri olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri ile dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri damga vergisinden istisnadır.Ancak,  istisna kapsamındaki kira  sözleşmelerinin  ayrıca   kiracı ve kiralayan yanında “adi kefil” veya “müteselsil kefil”, “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla (58 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği uyarınca 2015 yılı için binde 9,48 oranında) nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

    • > SORU 2: Kira sözleşmelerinde kefalet durumu olması halinde Damga Vergisi ne şekilde hesaplanır?

        • Bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların her birinden ayrı ayrı vergi alınır. Kira sözleşmesinde adi kefalet olması halinde kefalet işlemi için nispi (58 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği uyarınca 2015 yılı için binde 9,48 oranında), kiralama işlemi için nispi (58 Seri No.lu Damga Vergisi Tebliği uyarınca 2015 yılı için binde 1,89 oranında) ayrı ayrı damga vergisi hesaplanması gerekmektedir.Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır. Kira sözleşmesinin müteselsil kefalet durumunu da içermesi halinde, söz konusu sözleşmenin en yüksek vergi alınmasını gerektiren kefalet işlemi üzerinden nispi (58 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği uyarınca 2015 yılı için binde 9,48 oranında) damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

    • > SORU 3: Kira sözleşmesinin süresinin uzatılmasında damga vergisi uygulaması nasıldır?

        • Kira sözleşmesinin süresinin, süre uzatımına ilişkin yazılı bir karar/olur alınmaksızın veya yeni bir sözleşme düzenlenmeksizin veyahut mevcut sözleşmeye bu hususa ilişkin ayrıca bir şerh konulmaksızın otomatik olarak uzaması halinde, damga vergisine tabi bir kağıt bulunmadığından, uzatılan süre için damga vergisi aranılmayacaktır.Ancak, söz konusu sözleşmeye süre uzatımına ilişkin şerh konulması veya bu konuda bir karar/olur alınması veyahut süre uzatımına dair ilk kağıda atıf yapan yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, sözleşme değişikliğine ilişkin bu kağıdın/şerhin, uzatılan süre ve kira bedeli esas alınmak suretiyle hesaplanacak matrah üzerinden Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun I/A-2 fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

    • > SORU 4: Konut kira sözleşmesine istinaden damga vergisi doğar mı?

        • İktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin gerçek kişilerce mesken olarak kiralanması durumunda buna ilişkin olarak düzenlenen kira sözleşmeleri damga vergisinden istisnadır.Ancak,  istisna kapsamındaki kira  sözleşmelerinin  ayrıca   kiracı ve kiralayan yanında “adi kefil” veya “müteselsil kefil”, “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla (58 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği uyarınca 2015 yılı için binde 9,48 oranında) nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

    • > SORU 5: Ücret ödemelerinde damga vergisi kesintisi yapılmakta mıdır?

        • Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtlar nispi (58 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği uyarınca 2015 yılı için binde 7,59 oranında) damga vergisine tabidir.

    • > SORU 6: Konut kapıcı ücretlerinden damga vergisi kesilir mi?

        • Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “IV Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün 34 numaralı fıkrasında, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kağıtların damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre söz konusu istisna şartlarını taşıyan kapıcıların ücret ödemesine ilişkin olarak düzenlenen kağıtlardan damga vergisi aranmayacaktır.

    • > SORU 7: Ücret avanslarından damga vergisi kesilmesi gerekir mi?

        • Ücret avanslarının ödenmesi sırasında düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca nispi (58 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği uyarınca 2015 yılı için, binde 7,59 oranında) damga vergisine tabi tutulması, kati ödemeye ilişkin düzenlenen kağıdın ise, daha önce ödenen avansın mahsubunu da içerecek şekilde düzenlenmiş olması halinde kalan ödeme tutarı üzerinden aynı nispette damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

    • > SORU 8: Harcırah ödemelerinde damga vergisi kesintisi yapılmakta mıdır?

        • Harcırah ödemeleri sırasında düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca nispi (58 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği uyarınca 2015 yılı için binde 7,59 oranında) damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

  • EMLAK VERGİSİ VE BELEDİYE GELİRLERİ

    • > SORU 1: Emlak Vergisinin konusu nedir?

        • Türkiye sınırları içinde bulunan bina, arsa ve araziler emlak vergisinin konusuna girmektedir.

    • > SORU 2: Emlak Vergisinin konusuna giren bina, arsa ve arazi tabirleri ile ne kastedilmektedir?

        • Bina: Yapıldığı madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaatın hepsidir. Yüzer havuzlar, sair yüzer yapılar, çadırlar ve nakil vasıtalarına takılıp çekilebilen seyyar evler ve benzerleri bina sayılmaz.Arazi: Sınırları yeterli vasıtalarla belirlenmiş, yatay ve düşey sınırları bulunan yeryüzü parçasıdır.Arsa: Belediye sınırları içinde Belediyece parsellenmiş arazi arsa sayılır.

    • > SORU 3: Bina ve arazi vergisinin mükellefleri kimlerdir?

        • Bina veya arazinin maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa bina veya arazide malik gibi tasarruf edenlerdir. Bir bina veya arazide paylı mülkiyet halinde malik olanlar hisseleri oranında mükelleftirler. Elbirliği mülkiyette ise malikler vergiden müteselsilen sorumludurlar.

    • > SORU 4: Emlak vergisi oranları konut, işyeri, arsa ve arazi açısında nasıldır?

        • KonutİşyeriArsaArazi
          Büyükşehir belediyesi dışındaki yerlerdeBinde 1Binde 2Binde 3Binde 1
          Büyükşehir belediye sınırları ve mücavir alanlardaBinde 2Binde 4Binde 6Binde 2

           


    • > SORU 5: Bina ve arazi vergisinde mükellefiyet ne zaman başlar ve ne zaman sona erer?

        • Mükellefiyetin başlaması:Bina ve arazi vergisi mükellefiyeti;a) 33 üncü maddenin (1) ilâ (7) numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde bu değişikliklerin vuku bulduğu, aynı maddenin (8) numaralı fıkrasında yazılı halde ise bu duruma bağlı olarak takdir işleminin yapıldığı tarihi,b) Dört yılda bir yapılan takdir işlemlerinde takdir işleminin yapıldığı tarihi,

          c) Muafiyetin sukut ettiği tarihi,

          Takip eden bütçe yılından itibaren başlar.

          Mükellefiyetin sona ermesi:

          a) Bina vergisi:

          Yanan, yıkılan, tamamen kullanılmaz hale gelen veya vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan binalardan dolayı mükellefiyet, bu olayların vukubulduğu tarihi takibeden taksitten itibaren sona erer.

          Oturulması ve kullanılması kanunların verdiği yetkiye dayanılarak yasak edilen binaların vergileri, mükelleflerce, keyfiyetin vergi dairesine bildirilmesi veya vergi dairesince re’sen tespit edilmesi üzerine, bu olayların vukua geldiği tarihlerden sonra gelen taksitlerden itibaren, bu hallerin devam ettiği sürece alınmaz.

          b) Arazi vergisi:

          Vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan araziden dolayı mükellefiyet, bu olayın vukubulduğu tarihi takibeden taksitten itibaren sona erer.

          Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak tasarrufu yasak edilen arazinin vergisi, mükelleflerce keyfiyetin vergi dairesine bildirilmesi veya vergi dairesince re’sen tespit edilmesi üzerine, yasaklama tarihini izleyen taksitlerden itibaren bu hallerin devam ettiği sürece alınmaz.

          Deprem, su basması, yangın gibi tabii afetler sebebiyle yanan, yıkılan binaların arsalarına ait vergiler, bu olayların vukua geldiği tarihleri takip eden bütçe yılından itibaren iki yıl süre ile alınmaz.

          Üzerine bina yapılan arsanın Arazi Vergisi mükellefiyeti, inşaatın bittiği yılı takibeden bütçe yılından itibaren sona erer.


    • > SORU 6: Vergi değerini değiştiren sebepler nelerdir?

        • Vergi değerini değiştiren sebepler aşağıda gösterilmiştir.a) Yeni bina inşa edilmesi. (Mevcut binalara ilaveler yapılması veya asansör veya kalorifer tesisleri konulması yeni inşaat hükmündedir.)b) Bir binanın yanması, yıkılması suretiyle veya sair sebeplerle tamamen veya kısmen harap olması veya binada mevcut asansör veya kalorifer tesislerinin kısmen veya tamamen kaldırılması.c) Bir binanın kullanış tarzının tamamen değiştirilmesi veya bir binanın ikamete mahsus mahallerinden bir kısmının dükkân, mağaza, depo gibi ticaret ve sanat icrasına mahsus mahaller haline kalbedilmesi, (Bu hükmün uygulanmasında bir apartmanın her dairesi bir bina sayılır ve tadil sebebi, yalnız kullanış tarzı tamamen veya kısmen değiştirilen daire için geçerli olur.)

          d) Arazinin hal ve heyetinde değişik olması:

            • Arazinin fidanlandırılması veya ağaçlandırılması, bağ haline getirilmesi.
            • Fidanlı, ağaçlı veya kütüklü bir arazinin tarla haline getirilmesi veya gelmesi.
            • Tarım yapılan bir arazinin tabii bir afet veya arıza sebebiyle veya sair sebepler yüzünden tarıma elverişsiz hale gelmesi.
            • Tarım yapılmayan bir arazinin tarıma elverişli hale getirilmesi.
            • Arazinin parsellenmek suretiyle arsalar haline getirilmesi.

          e) Bir binanın mütemmimi durumunda olan arazinin mütemmimlik durumundan çıkması veya bir arazi ve arsanın bina mütemmimi durumuna girmesi.

          f) Bir bina veya arazinin taksim veya ifraz edilmesi veya mükellefinin değişmesi (Araziden bir kısmının istimlak edilmesi de ifraz hükmündedir)

          g) Müteaddit arazi ve arsaların tek bir arazi ve arsa haline getirilmesi veya müteaddit hisselere ayrılmış olan bir binanın bütün hisselerinin birleştirilmesi.

          h) Herhangi bir sebep yüzünden bir şehir, kasaba veya köyün tamamında devamlı olmak üzere bina ve arazinin değerlerinde % 25’i aşan oranda artma veya eksilme olması.


    • > SORU 7: Emlak vergisinde tarh ve tahakkuk nasıldır?

        • Bina ve arazi vergisi, ilgili belediye tarafından;
        • Dört yılda bir defa olmak üzere takdir işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat aylarında,
        • Kanunun 33 üncü maddesinin (1) ilâ (7) numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerle bildirim verilmesi icap eden hallerde, vergi değerini tadil eden sebeplerin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılın Ocak ayı içinde, vergi değerini tadil eden sebep yılın son üç ayı içinde vuku bulmuş ve bildirim, vergi değerini tadil eden sebebin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılda verilmiş ise bildirimin verildiği tarihte,
        • 33 üncü maddenin (8) numaralı fıkrasında yazılı hallerde, takdir işlemlerinin yapıldığı bütçe yılını takip eden yılın Ocak ve Şubat aylarında,

       

        • 29 uncu maddeye göre hesaplanan vergi değeri esas alınarak yıllık olarak tarh olunur. Bu şekilde tarh ve tahakkuk eden vergi, takip eden yıllarda, her bütçe yılının başından itibaren o yıl için tahakkuk etmiş sayılır.Bir il veya ilçe hududu içerisinde birden fazla belediye olması halinde, belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunan bina ve araziye ait bina ve arazi vergisini tarha yetkili olacak belediye, ilgili valiler tarafından belirlenir.

    • > SORU 8: Emlak vergisinde vergi değeri (matrah) nedir?

        • Vergi değeri;a) Arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre,b) Binalar için, Maliye ve Çevre ve Şehircilik Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle,hesaplanan bedeldir.

          Vergi değeri, mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıldan itibaren her yıl, bir önceki yıl vergi değerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle bulunur.

          33 üncü maddeye (8 numaralı fıkra hariç) göre mükellefiyet tesisi gereken hallerde vergi değerinin hesaplanmasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 49 uncu maddesinin (b) fıkrasına göre belirlenen arsa ve arazi birim değerleri, takdir işleminin yapıldığı yılı takip eden ikinci yıldan başlamak suretiyle her yıl, bir önceki yıl birim değerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle dikkate alınır.


    • > SORU 9: Emlak vergisinde ödeme süresi ne zamandır?

        • Emlak vergisi birinci taksiti, mart, nisan ve mayıs aylarında, ikinci taksiti kasım ayı içinde olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.Maliye Bakanlığı ödeme aylarını, bölgelerin özelliklerine göre değiştirebilir.

    • > SORU 10: 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yer alan gelirler nelerdir?

        • Bu Kanun uyarınca sağlanan gelirler; vergiler, harçlar, harcamalara katılma payları, ücretler, müze giriş ücretlerinden verilen pay ve maden paylarıdır.
            • a) Vergiler
              • İlan ve Reklam Vergisi.
              • Eğlence Vergisi.
              • Haberleşme Vergisi.
              • Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi.
              • Yangın Sigortası Vergisi.
              • Çevre Temizlik Vergisi.

          b) Harçlar

              • İşgal Harcı.
              • Tatil Günleri Çalışma Ruhsatı Harcı.
              • Kaynak Suları Harcı.
              • Tellallık Harcı.
              • Hayvan Kesimi Muayene ve Denetleme Harcı.
              • Ölçü ve Tartı Aletleri Muayene Harcı.
              • Bina İnşaat Harcı.
              • Kayıt ve Suret Harcı.
              • İmarla İlgili Harçlar. (parselasyon harcı, ifraz ve tevhit harcı, plan ve proje tasdik harcı, zemin açma izni ve toprak hafriyatı harcı, yapı kullanma izni harcı.)
              • İşyeri Açma İzni Harcı.
              • Muayene, Ruhsat ve Rapor Harcı.
              • Sağlık Belgesi Harcı.

           

          c) Harcamalara Katılma Payları

          Harcamalara katılma payı, belediyelerin yaptığı bazı hizmetler dolayısıyla hizmetten yararlanan taşınmaz sahiplerinden aldığı belli oranlardaki paydır.

          Harcamalara katılma payları 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 86-94 üncü maddelerinde düzenlenmiş olup, bunlar;

                • Yol Harcamalarına Katılma Payı.
                • Kanalizasyon Harcamalarına Katılma Payı.
                • Su Tesisleri Harcamalarına Katılma Payıdır.

          Harcamalara katılma paylarını belediyelerimiz, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde söz konusu hizmetler yerine getirildiği zaman gayrimenkul sahiplerinden emlak vergi değerinin %2’sini geçmeyecek şekilde almaktadırlar.

          Harcamalara katılma payları, altyapı hizmetleri dolayısıyla yapılan giderlerden özel Devlet yardımları, karşılıksız fon tahsisleri, bu işler için yapılacak bağış ve yardımlar ile kamulaştırma bedellerinin indirilmesinden sonra kalan miktarın tamamıdır. Ancak, bu tür hizmet giderleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İller Bankası tarafından belirlenen rayiç ve birim fiyatlarına göre hesaplanan tutarları aşamaz.

          d) Ücret, Müze Giriş Ücretleri ve Diğer Paylar

          Ücret: 2464 sayılı Kanunun 97 nci maddesine göre, belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir.

          • Müze Giriş Ücretleri ile Madenlerden Belediyelere Pay: 2464 sayılı Kanunun mükerrer 97 nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı milli saraylar hariç belediye ve mücavir alan sınırları içinde gerçek ve tüzelkişilerce işletilen her türlü müzelerin giriş ücretlerinin % 5’i belediye payı olarak ayrılır.Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde faaliyet gösteren maden işletmelerince, 3213 sayılı Maden Kanununun 14 üncü maddesinde yer alan paylara ilaveten yıllık satış tutarının % 0,2’si nispetinde belediye payı ayrılır.

  • ENGELLİLİK İNDİRİMİ

    • > SORU 1: Engellilik indirimi nedir?

        • Engellilik indirimi; çalışma gücü kayıp oranı asgari % 40 ve üzerinde olanların ücret ve/veya kazançlarına, girecekleri derecelere göre belirlenen miktarda indirimin uygulanmasıdır. Engellilik bulgularına göre girecekleri derecelere esas oranlar; çalışma gücünün asgari % 80’ini kaybetmiş bulunanlar birinci derece engelli, asgari % 60’ını kaybetmiş bulunanlar ikinci derece engelli, asgari % 40’ını kaybetmiş bulunanlar ise üçüncü derece engelli olarak belirlenmektedir.

    • > SORU 2: Engellilik indiriminden kimler yararlanır?

        • Engellilik indiriminden;- Engelli ücretli (hizmet erbabı),- Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretli (hizmet erbabı),- Engelli serbest meslek erbabı,

          – Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabı,

          – Basit usulde vergilendirilen engelliler,

          yararlanır.


    • > SORU 3: “Bakmakla yükümlü olduğu kişi” ne demektir?

        • “Bakmakla yükümlü olunan kişi” ifadesi, engellilik indirimi uygulamasına ilişkin olarak yayımlanan 222 Seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde tanımlanmıştır. Bu ifadeden, engelli kişinin tabi olduğu çalışma mevzuatı veya bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik Kurumunun mevzuatına göre bakmakla yükümlü sayılan anne, baba, eş, çocukları ve mahkeme kararı ile vasi tayin edilen kardeş anlaşılacaktır. Çocuklarda yaş sınırlamasına gidilmeksizin işlem yapılacaktır.

    • > SORU 4: Engellilik indirimi uygulamasının sağlayacağı yarar nedir?

        • Engelli sayılanların çalışma gücü kayıp oranlarına göre belirlenen dereceler itibariyle tespit edilen 2015 yılına ilişkin aylık engellilik indirimi tutarları,- Birinci derece engelliler için 880 lira,- İkinci derece engelliler için 440 lira,- Üçüncü derece engelliler için 200 liradır.

          Bu tutarlar, engelli ücretlilerde ve bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretlilerde aylık tevkifat matrahından düşülür.

          Serbest meslek erbabı olan engelliler ile bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabının ve basit usulde vergilendirilenlerin yıllık beyan edilecek gelirlerinden (yukarıda aylık olarak belirlenen tutarlar yıllık olarak hesaplanarak) indirilir.

          Dolayısıyla, ücretlinin aylık matrahına girecekleri derecelere göre asgari % 15, serbest meslek erbabında ve basit usulde vergilendirilenlerde ise yıllık kazançlarında asgari % 15 katkı sağlayacaktır.


    • > SORU 5: Engellilik indiriminden yararlanmak için ne yapılmalıdır?

        • Engellilik indiriminden yararlanmak isteyen kişilerin bir dilekçe ve aşağıda belirtilen belgelerle birlikte; Vergi Dairesi Başkanlığı olan illerde ilgili Grup Müdürlüğüne, Vergi Dairesi Başkanlığı olmayan illerde ise Gelir Müdürlüğüne, Bağımsız Vergi Dairesi bulunan ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğüne, Vergi Dairesi bulunmayan ilçelerde ise Malmüdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir.Engellilik indiriminden yararlanmak isteyenlerin dilekçe ekinde bulunduracağı belgeler şunlardır:1. Engelli ücretli;– Çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge.

          – T.C. kimlik numarası.

          – İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, ilgili hastane yetkililerince “ASLI GİBİDİR” şerhi ile onaylanmış örneği.

          2. Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretli;

          – Ücretlinin çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge.

          – Kendisinin ve engelli kişinin T.C. kimlik numarası.

          – Engelli kişiye bakmakla yükümlü olunduğunu gösterir belge.

          – İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, ilgili hastane yetkililerince “ASLI GİBİDİR” şerhi ile onaylanmış örneği.

          3. Engelli serbest meslek erbabı; 

          – Vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge.

          – İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, ilgili hastane yetkililerince “ASLI GİBİDİR” şerhi ile onaylanmış örneği.

          4. Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabı;

          – Serbest meslek erbabının vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge.

          – Engelli kişinin T.C. kimlik numarası.

          – Engelli kişiye bakmakla yükümlü olunduğunu gösteren belge (sağlık karnesi örneği).

          – İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, ilgili hastane yetkililerince “ASLI GİBİDİR” şerhi ile onaylanmış örneği.

           5. Basit usulde vergilendirilen engelliler; 

          -Vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge.

          – İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, ilgili hastane yetkililerince “ASLI GİBİDİR” şerhi ile onaylanmış örneği.


    • > SORU 6: Başvuru üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı ne yapmaktadır?

        • Başvuru sahibinin çalışma gücü kayıp oranları Gelir Vergisi Kanununa ve bu Kanun gereğince hazırlanan Yönetmeliğe göre belirlenmektedir.İlgililerin hastanelerden aldıkları ve ilgili müdürlükler vasıtasıyla Gelir İdaresi Başkanlığına gönderilen raporları Merkez Sağlık Kurulunca “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ve eki cetvellere göre incelenir. Merkez Sağlık Kurulunca tespit edilen çalışma gücü kayıp oranlarına göre belirlenen engellilik dereceleri Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından ilgilinin başvurduğu Vergi Dairesi Başkanlığına veya Defterdarlığa gönderilir ve bu birimler tarafından da başvuru sahibine tebliğ edilir.

    • > SORU 7: Merkez Sağlık Kurulu nasıl karar vermektedir?

        • Merkez Sağlık Kurulu Gelir İdaresi Başkanlığı nezdinde görev yapmaktadır. Merkez Sağlık Kurulunun görevi, engellilik indiriminden yararlanmak amacıyla hastanelerden alınan raporları inceleyip, çalışma gücü kayıp oranlarını belirlemektir.Merkez Sağlık Kurulunun çalışma şekli ve vergi indirimi için başvuracakların yapacağı işlemler bir yönetmelik ile düzenlenmiştir. Merkez Sağlık Kurulu kararını verirken, kendisine ulaşan raporların öncelikle yetkili sağlık kuruluşu tarafından verilip verilmediğine, sonra da usulüne uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğine bakar. Raporlar usulüne uygun ise karar vermek üzere inceler. Kararını verirken raporlarda yer alan laboratuvar bulgularını, klinik muayene bulgularını, engellilik bulgularını ve konulan tanıyı ilgili Yönetmelik ekindeki cetvellere göre inceler. Kurul, raporlarda yer alan bulgular ve tanı ile Yönetmelik eki cetvellerde belirlenen çalışma gücü kayıp oranları arasında çelişki görürse resen ve nihai olarak karar vermeye yetkilidir. Ancak, kurul gerek görmesi halinde bu raporları bir daha incelenmek üzere raporu veren hastaneye iade edebilir veya başvuruda bulunanın başka bir yetkili sağlıkkuruluşuna gönderilmesini isteyebilir.Merkez Sağlık Kurulu tarafından verilen kararların sağlıklı olması için, raporda belirtilen ve Yönetmeliğe uygun yazılması gereken laboratuvar, klinik muayene ve engellilik bulguları ile tanının açık ve anlaşılır olması gerekir. Kurul bu bilgileri yetersiz görmesi halinde ilgili hastaneden ek bilgi istemektedir.

          Öte yandan başvuruda bulunan kişiler Merkez Sağlık Kuruluna birden fazla rapor ulaştırırlarsa ve bu raporların bulguları ve tanısı aynı ise Kurul bu raporları değerlendirmeye alarak kararını vermektedir. Ancak bu raporların bulguları ve tanısı farklı ise Kurul ilgiliyi bu raporların birleştirilmesi için hakem hastaneye sevk etmektedir.

          Yukarıda açıklanan düzenlemeler ile yetkili sağlık kuruluşlarından alınan raporlarda belirtilen çalışma gücü kayıp oranlarının, raporlarda belirtilen bulgulara ve tanıya göre doğru olup olmadığının üst kurul olarak görev yapan Merkez Sağlık Kurulunca incelenerek Türkiye çapında aynı bulgular ve tanı için verilen çalışma gücü kayıp oranlarının farklı belirlenmemesi ve uygulamanın adaletli olması amaçlanmaktadır.


    • > SORU 8: Başka amaçlarla alınmış raporlar engellilik indiriminde de geçerli midir?

        • Engellilik indiriminden yararlanmak için genel uygulama ilgilinin rapor almak üzere gerekli belgelerle ilgili müdürlüğe başvurması, ilgili müdürlükçe hastaneye sevk edilerek rapor aldırılması olmakla birlikte; vatandaşların mağdur edilmemesi için diğer kurumların sevki sonucu aldıkları raporlarla (rapor aslı veya noter onaylı) ve gerekli diğer belgelerle birlikte ilgili Müdürlüklere başvurabilmelerine imkan sağlanmaktadır. Bu uygulama ile kişiler yeniden rapor alma külfetinden kurtarılmaktadır.

    • > SORU 9: İşyerini değiştiren ücretliler ne yapacaklardır?

        • Herhangi bir şekilde iş yeri değiştiren ücretlilerin daha önce işlem tesis ettirdikleri Müdürlüklere yeni iş yerlerinin adreslerini bildirerek buradan yeni iş yerlerine hitaben yazı almaları yeterli olacaktır. Bu kişilerin yeniden rapor almalarına gerek yoktur. Bulundukları il sınırları dışına gidenler de aynı şekilde hareket edebileceklerdir.

    • > SORU 10: Engellilik indiriminden yararlanan ücretliler asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanabilir mi?

        • Engellilik indiriminden yararlanan bir ücretlinin gelir vergisi matrahı hesaplanırken engellilik indirimi mahsup edilecek ve engellilik indiriminin mahsubundan sonra kalan gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarından da yıllık asgari geçim indirimi tutarının 1/12’si mahsup edilecektir. Mahsup edilecek tutar, kalan gelir vergisi tutarını aşamayacak ve mahsup edilemeyen asgari geçim indirimi tutarı diğer dönemlerde mahsup edilemeyecektir.Engellilik indiriminden yararlanan bir ücretlinin, indirim nedeniyle gelir vergisi matrahının kalmaması durumunda gelir vergisi tevkifatı yapılamayacağı için asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanması mümkün değildir. Asgari geçim indirimi uygulamasında esas olan, ücretlinin vergi matrahının doğması ve bu matrah üzerinden de gerçek usulde gelir vergisi tevkifatının yapılmış olmasıdır. Ancak, engellilik derecesine göre engellilik indirimi uygulaması sonrasında ücretlinin gelir vergisi matrahının kalması veya hizmet erbabına aylık maaş ödemesi dışında vergiye tabi diğer ödemelerin yapılması durumunda, yapılan gelir vergisi tevkifatını aşmamak üzere,ücretlinin asgari geçim indiriminden yararlanması mümkün bulunmaktadır.Ancak, ödenecek asgari geçim indirimi tutarı aylık asgari ücret üzerinden hesap edilen vergiden fazla olamayacaktır.

          Konuya ilişkin bir örnek aşağıda verilmektedir.

          Örnek: Bekar olan ve ikinci derece (aylık 440 TL) engellilik indiriminden faydalanmakta olan bir ücretlinin 2015 yılı asgari geçim indirimi tutarı şu şekilde hesaplanacaktır. (Asgari ücret, 2015 yılı için aylık 1.201,50 TL, yıllık 14.418 TL olarak dikkate alınmıştır.)

           

          2015 yılında Asgari Ücretin Yıllık Brüt Tutarı (1.201,50 x 12 =)14.418 TL
          Mükellefin Asgari Geçim İndirimi Oranı% 50
          – Mükellefin kendisi için     % 50
          Asgari Geçim İndirimine Esas Tutar (14.418 x % 50 =)7.209 TL
          Asgari Geçim İndiriminin Yıllık Tutarı ( 7.209 x % 15 =)1.081,35 TL
          Asgari Geçim İndiriminin Aylık Tutarı ( 1.081,35 / 12=)                     90,11 TL

          Bu ücretlinin ocak ayı için, asgari geçim indirimi mahsup işlemi aşağıdaki şekilde gerçekleştirilecektir.

          2015 yılı Ocak Ayı Brüt Ücreti1.201,50 TL
          2015  yılı Ocak Ayı Tevkifat Matrahı 1.021,28 TL
          İkinci Derece Engellilik İndirimi440,00 TL
          Engellilik İndirimi Düşüldükten Sonra Kalan Tevkifat Matrahı581,28 TL
          2015 yılı Ocak Ayı Ücretinden Hesaplanan Gelir Vergisi87,19 TL
          2015 yılı Ocak Ayı Mahsup Edilecek Asgari Geçim İndirimi Tutarı90,11 TL
          2015 yılı Ocak Ayı Ödenecek Gelir Vergisi   0 TL
          2015 yılı Ocak Ayında Yararlanılacak Asgari Geçim İndirimi Tutarı 87,19 TL

          Bu ücretlinin gelir vergisi matrahı hesaplanırken engellilik indirimi de mahsup edilecek, engellilik indiriminin mahsubundan sonra kalan gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarından da yıllık asgari geçim indirimi tutarının 1/12’si olan (1.081,35 /12=) 90,11 TL mahsup edilecektir. Ancak mahsup edilecek tutar, kalan gelir vergisi tutarını aşamayacağından yalnızca 87,19 TL’lik kısmı ücretliye ödenecek ve (90,11– 87,19=) 2,92 TL asgari geçim indirimi farkı diğer dönemlerde de değerlendirilmeyecektir. Buna göre, işveren, mahsup edilen asgari geçim indirimi tutarı kadar yani 87,19 TL ücretliye daha fazla ödeme yapacaktır.


    • ESNAF MUAFLIĞI

      • > SORU 1: Esnaf Muaflığından Kimler Yararlanabilir?

          • 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinde vergiden muaf esnafa ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, kimlerin esnaf muaflığından yararlanacakları da aynı maddede sayılmıştır. Buna göre, ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.1. Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir iş yeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler. (Giyim eşyalarıyla zati ve süs eşyaları, değeri yüksek olan ev eşyaları ile pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit iş yerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o iş yerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç)2. Bir iş yeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı.3. Köylerde gezici olarak her türlü sanat işleri ile uğraşanlar ile aynı yerlerde aynı işleri bir iş yeri açmak suretiyle yapanlardan Gelir vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı şartları haiz bulunanlar. (51 inci madde şümulüne girenler bu muafiyetten faydalanamazlar)

            4. Nehir, göl ve denizlerde ve su geçitlerinde toplamı 50 rüsum tonilatoya (50 rüsum tonilato dâhil) kadar makinesiz veya motorsuz nakil vasıtaları işletenler; hayvanla veya bir adet hayvan arabası ile nakliyecilik yapanlar. (Bu bentte yazılı ölçüler, birlikte yaşayan eşlerle velayet altındaki çocuklar hakkında veya ortaklık halindeki işletmelerde, bu kimselerin veya ortaklığın işlettiği vasıtalar toplu olarak nazara alınmak suretiyle tespit edilir)

            5. Ziraat işlerinde kullandıkları hayvan, hayvan arabası, motor, traktör gibi vasıtalar veya sandallarla nakliyeciliği mutat hale getirmeksizin ara sıra ücret karşılığında eşya ve insan taşıyan çiftçiler.

            6. Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri, kırpıntı deriden üretilen mamuller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.

            7. Ticari işletmelere ait atıkları mutat olarak veya belli aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere, bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle her türlü hurda maddeyi toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar işleyenlere satanlar.

            8. Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı şartları haiz olanlardan kendi ürettikleri ürünleri satanlara münhasır olmak üzere el dokuma işleri, bakır işlemeciliği, çini ve çömlek yapımı, sedef kakma ve ahşap oyma işleri, kaşıkçılık, bastonculuk, semercilik, yazmacılık, yorgancılık, keçecilik, lüle ve oltu taşı işçiliği, çarıkçılık, yemenicilik, oyacılık ve bunlar gibi geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyette bulunanlar.

            9. Yukarıdaki bentlerde sözü edilen işlere benzerlik gösterdikleri Maliye Bakanlığınca kabul edilen ticaret ve sanat işleri ile iştigal edenler.


      • > SORU 2: Esnaf muaflığından yararlanmak için “Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi” alınması zorunlu mudur?

          • Esnaf muaflığına ilişkin şartları topluca taşıyanlar talep etmeleri halinde vergi dairelerinden “Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi” alabilirler.Bu belgeyi almak isteyenlerin, 283 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ekinde yer alan dilekçe ile varsa işyerlerinin, işyeri olmayanların ise ikametgâhlarının bulunduğu yerdeki tarha yetkili vergi dairesine başvurmaları gerekmektedir.Esnaf muaflığından faydalananların söz konusu belgeyi almaları isteğe bağlı olup, belge alanlardan herhangi bir bedel talep edilmemektedir.”Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi” düzenlendiği tarihten itibaren üç yıl için geçerli olup, bu sürenin sonunda vergi dairesine başvurularak yeni belge alabilirler.

      • > SORU 3: Gezici olarak milli piyango bileti satanlar esnaf muaflığından yararlanabilir mi?

          • Bir işyeri açmaksızın münhasıran gezici olarak milli piyango bileti satanlar Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesi kapsamında esnaf muaflığından yararlanabilirler. Milli Piyango İdaresince çıkarılan diğer bilet ve kuponları aynı şartlarla satanlar da muafiyetten faydalanabilirler. Bu kişilere Milli Piyango İdaresince yapılacak komisyon, prim ve benzeri ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/10-a maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır.

      • > SORU 4: Kapı kapı dolaşarak satış yapanlar esnaf muaflığından yararlanabilir mi?

          • 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle tüketiciye satanlar gelir vergisinden muaftır. Bu şekilde vergiden muaf olanlara yapılan komisyon, prim ve benzeri ödemeler üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (10-b) bendi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bir işyeri açarak faaliyette bulunanlar ile hizmet sözleşmesine bağlı olarak ücretli kapsamında çalışanlar bu muafiyetten faydalanamazlar.

      • > SORU 5: Oturdukları evlerde havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri, kırpıntı deriden üretilen mamuller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri yaparak satan ev kadınları vergiden muaf esnaf sayılır mı?

          • Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin 6 numaralı bendi uyarınca; kendi el emekleriyle veya küçük ev aletleri kullanarak, oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri, kırpıntı deriden üretilen mamuller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlar esnaf muaflığından yararlanmaktadırlar. Ancak, söz konusu ürünlerin; pazar takibi suretiyle satışını yapanlar, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince düzenlenen kermes, festival ve panayırlarda satışını yapanlar ile kamu kurum ve kuruluşlarınca devamlılık arz edecek şekilde belirlenen yerlerde satışını yapanlar, esnaf muaflığından faydalanamayacaktır.

      • > SORU 6: Her türlü hurda maddeyi toplayarak satanlar esnaf muaflığından yararlanabilir mi?

          • Ticari işletmelere ait atıkları mutat olarak veya belli aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle her türlü hurda maddeyi toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar işleyenlere satanlar esnaf muaflığından yararlanabilirler.

      • > SORU 7: Esnaf muaflığı kapsamında bulunanlar ne şekilde vergilendirilmektedir?

          • Esnaf muaflığı kapsamında bulunanlar, mal veya hizmet teslim ettikleri kişilerin durumuna bağlı olarak tevkif suretiyle vergilendirilmektedir.Esnaf muaflığı, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin son fıkrası hükmü gereğince, aynı Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle vergilendirmeye engel teşkil etmemektedir.Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca tevkifat yapmak zorunda olanlar; esnaf muaflığından yararlananlardan mal ve hizmet alımları karşılığında yaptıkları ödemeler üzerinden aynı Kanunda belirlenen oranlarda gelir vergisi tevkifatı yapacaklardır.

      • > SORU 8: Vergiden muaf esnaftan mal ve hizmet alımları karşılığı yapılacak ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapılacak mı? Yapılacaksa oranı nedir?

          • Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin son fıkrasında, “Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.” hükmü yer almakta olup, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, nakden veya hesaben yaptığı ödemelerden vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar ile tevkifata tabi tutulacak ödemeler belirtilmiştir.Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca tevkifat yapmak zorunda olanların, aynı maddenin 13 numaralı bendi uyarınca esnaf muaflığından yararlananlardan mal ve hizmet alımları karşılığında yaptıkları ödemeler üzerinden;a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (6) ve (8) numaralı bentlerinde yer alan emtia bedelleri veya bu emtianın imalinde ödenen hizmet bedelleri üzerinden (2012/3322 sayılı B.K.K uyarınca) % 2,b) Hurda mal alımları için (2009/14592 sayılı B.K.K uyarınca) % 2,

            c) Diğer mal alımları için (2009/14592 sayılı B.K.K uyarınca) % 5,

            d) Diğer hizmet alımları (a, b ve c alt bentleri hariç olmak üzere mal ve hizmet bedelinin ayrılamaması hali de bu kapsamdadır) için (2009/14592 sayılı B.K.K uyarınca) % 10,

            oranında gelir vergisi tevkifatı yapmaları gerekmektedir.


      • > SORU 9: Geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyette bulunanlar esnaf muaflığından yararlanabilirler mi?

          • Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının 8 numaralı bendi uyarınca; el dokuma işleri, bakır işlemeciliği, çini ve çömlek yapımı, sedef kakma ve ahşap oyma işleri, kaşıkçılık, bastonculuk, semercilik, yazmacılık, yorgancılık, keçecilik, lüle ve oltu taşı işçiliği, çarıkçılık, yemenicilik, oyacılık ve bunlar gibi geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyette bulunanlar esnaf muaflığından yararlanabilirler.Anılan meslek kollarında faaliyette bulunanların söz konusu muafiyetten yararlanabilmeleri için Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı basit usule tabi olmanın genel şartlarını topluca taşımaları ve münhasıran kendi ürettikleri ürünleri satmak suretiyle faaliyette bulunmaları gerekmektedir.Öte yandan, söz konusu meslek kollarında; devamlı veya arızi olarak, işyeri açılarak, motorlu araç kullanılarak, yardımcı işçi veya çırak çalıştırılarak faaliyette bulunulması muafiyetten yararlanmaya engel teşkil etmemektedir. Ancak, sanayi tipi makine kullanarak üretim yapanlar ile seri şekilde üretim yapanlar muaflıktan faydalanamazlar.

  • GEÇİCİ VERGİ

    • > SORU 1: Geçici vergi nedir?

        • Geçici vergi, gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükelleflerinin cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar vergisine mahsuben üçer aylık kazançları üzerinden hesaplanarak ödenen bir peşin vergi uygulamasıdır.

    • > SORU 2: Hangi kazançlar geçici verginin kapsamına girer?

        • Gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri, serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükellefleri cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere geçici vergi ödemek zorundadırlar. Adi ortaklıklar, kollektif şirketler ve adi komandit şirketler, ortaklık olarak gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmadıklarından geçici vergi mükellefi değillerdir. Ancak adi ortaklıklar ile kollektif şirketlerde ortakların, komandit şirketlerde komandite ortakların elde ettikleri kazançlar geçici verginin konusuna girmektedir.

    • > SORU 3: Kimler geçici vergi ödemez?

        • Tasfiye halindeki kurumlar vergisi mükellefleri tasfiye dönemlerinde, basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri, yıllara sâri inşaat ve onarma işi yapanlar, ücret geliri elde edenler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri, zirai kazanç sahipleri, diğer kazanç ve irat elde edenler, kazançları vergiden istisna edilen serbest meslek erbabı ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar geçici vergi ödemezler. Ancak, geçici vergi ödemeyeceği belirtilen kişiler bu işlerinden elde ettikleri kazançları dışında kalan ticari veya mesleki kazançları nedeniyle geçici vergi ödemek zorundadırlar.

    • > SORU 4: Geçici vergiye esas kazanç nasıl tespit edilir?

        • Mükellefler, öncelikle ilgili hesap döneminin 3, 6, 9 ve 12 aylık mali tablolarını esas alarak geçici vergi dönem kazancını, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesi hükmüne göre belirleyeceklerdir. Geçici vergiye ilişkin kazançların tespitinde dönemsellik esasına uyulması ve Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.

    • > SORU 5: Gelir Vergisi mükellefleri ile Kurumlar Vergisi mükellefleri için geçici vergi oranı kaçtır?

        • Geçici vergi oranı, Gelir Vergisi mükellefleri için, gelir vergisi tarifesinin ilk diliminde yer alan oran (%15) , Kurumlar Vergisi mükellefleri için %20 olarak uygulanır.

    • > SORU 6: Geçici vergi nasıl hesaplanacaktır?

        • Gelir vergisi mükellefleri için geçici vergi ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançlarına, gelir vergisi tarifesinin ilk diliminde yer alan oranın (%15) uygulanması suretiyle hesaplanacaktır. Kurumlar vergisi mükellefleri için geçici vergi oranı safi kurum kazancı üzerinden %20 olarak uygulanır. Hesaplanan geçici vergiden varsa aynı hesap dönemi ile ilgili olarak daha önce ödenmiş geçici vergi ve geçici vergiye tabi kazançlarla ilgili olarak tevkifat yoluyla ödenmiş vergiler mahsup edilecek, mahsuptan sonra kalan tutar ödenmesi gereken geçici vergi olarak beyan edilecektir

    • > SORU 7: Geçici vergi beyannamesi düzenlenirken hangi istisna ve indirimler dikkate alınır?

        • Mükellefler, geçici vergiye tabi kazançlarının tespiti sırasında gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde dikkate alabilecekleri tüm indirim ve istisnalardan yararlanabilirler.

    • > SORU 8: Geçici verginin eksik beyan edilmesi halinde ne yapılır?

        • Geçmiş dönemlere ilişkin geçici verginin %10’u aşan tutarda eksik beyan edilmesi durumunda eksik beyan edilen kısım için yapılacak re’sen veya ikmalen tarhiyata vergi ziyaı cezası ile gecikme faizi uygulanır. %10’luk yanılma payının beyan edilmesi gereken (beyan edilmiş olan değil) geçici vergi matrahı üzerinden hesaplanması gerekmektedir.

    • > SORU 9: Geçici verginin ödenmemesi durumunda gecikme zammı hesaplanır mı?

        • Tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş olması dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkânı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarı için vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarih olan yıllık beyannamenin verilmesi gereken kanuni sürenin başlangıç tarihine kadar gecikme zammı uygulanır.

    • > SORU 10: Ödenmeyen geçici vergi yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir mi?

        • Tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemiş geçici verginin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için tahakkuk ettirilmiş geçici verginin ödenmiş olması şarttır.

    • > SORU 11: Bir önceki dönemde ödenmemiş olan geçici vergi sonraki dönem beyannamesinden mahsup edilebilir mi?

        • Yıl içinde bir önceki dönemde ödenmemiş olan geçici verginin ödenme şartına bağlı olmaksızın bir sonraki dönem beyannamesinden mahsubu mümkündür. Ödenmiş olma şartı yıllık gelir vergisi beyannamesinden mahsup yaparken aranmaktadır. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden ilgili hesap dönemine ilişkin geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi mahsup edilir.

    • > SORU 12: Tahakkuk eden ancak ödenmeyen geçici vergi için ne yapılır?

        • Üçer aylık kazançlar üzerinden tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemesi nedeniyle yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkânı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe (gelir vergisi mükellefleri için 1 Mart, kurumlar vergisi mükellefleri için 1 Nisan) kadar gecikme zammı uygulanır.

    • > SORU 13: Bağ-Kur primlerini geçici vergi beyannamesinde indirme imkanı var mıdır? Varsa hangi sütunda gösterilir?

        • Gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi kaydıyla, bağ-kur primleri, kazançla sınırlı olarak indirilebilecektir. Dönem sonunda yıllık beyannamede beyan edilen kazanç olmaması veya yetersiz olması halinde, geçici vergi dönemlerinde indirilen ödenmiş bağ-kur giriş keseneği ve primleri tutarının, yıllık beyannameye göre yararlanılması mümkün olan kısmı; gelir vergisi mükelleflerince beyan edilen gelirden indirilebilecek, kalan kısmı indirim konusu yapılamayacaktır. Bağ-Kur primleri beyanname üzerinde “Diğer İndirimler” sütununda gösterilir.

    • > SORU 14: Geçici verginin dönemleri, beyan ve ödeme zamanları nedir?
        • DÖNEMBEYANÖDEME
          1.Dönem(Ocak, Şubat, Mart)14 Mayıs akşamına kadar17 Mayıs akşamına kadar
          2.Dönem(Nisan,Mayıs,Haziran)14 Ağustos akşamına kadar17 Ağustos akşamına kadar
          3.Dönem(Temmuz,Ağustos, Eylül)14 Kasım akşamına kadar17 Kasım akşamına kadar
          4.Dönem(Ekim, Kasım,Aralık)14 Şubat akşamına kadar17 Şubat akşamına kadar

    • > SORU 15: Yeni işe başlayan, işi bırakan ve tasfiyeye giren mükelleflerde geçici vergi nasıl uygulanacaktır?

        • Yeni işe başlayan mükellefler, faaliyete başladıkları tarihin içinde bulunduğu geçici vergi döneminden itibaren geçici vergi ödemeye başlayacaklardır. İşin bırakılması halinde ise işin bırakıldığı tarihi içeren dönemden sonraki dönemler için geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir. Ticaret siciline tescil edilerek tasfiyeye giren kurumlar tasfiyeye girdikleri tarihi ihtiva eden geçici vergi dönem kazançları üzerinden geçici vergi ödeyecekler, bu dönemden sonraki tasfiye dönemlerinde geçici vergi beyannamesi vermeyeceklerdir.

    • > SORU 16: Özel İnşaat yapan firmalar geçici vergi beyannamesi verir mi?

        • Yıllara sâri inşaat ve onarma işi yapan firmalar hariç, tüm inşaat firmaları geçici vergi beyannamesi verirler.

    • > SORU 17: Bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri geçmiş yıl zararlarını geçici vergiden mahsup edebilirler mi?

        • Geçici vergi matrahının hesaplanmasında, gelir vergisi matrahlarının tespitinde indirimi mümkün olan geçmiş yıl zararları dikkate alınacaktır.

  • KİRA GELİRLERİ (GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI)

    • > SORU 1: Gayrimenkul sermaye iradının mükellefi kimlerdir?

        • Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi karşılığında elde edilen gelirler “Gayrimenkul sermaye iradı” olarak ifade edilmektedir. Gayrimenkul sermaye iradının mükellefi, kira gelirine konu mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri ile kiralanmış bir mal veya hakkın kiraya verilmesi durumunda kiracılarıdır.

    • > SORU 2: Kira gelirlerine istisna nasıl uygulanır?

        • 2014 yılı için mesken kira gelirlerinin 3.300 TL’si (285 Seri No.lu G.V. Genel Tebliği); 2015 yılı için ise 3.600 TL’si (287 Seri No.lu G.V. Genel Tebliği) gelir vergisinden istisnadır. Bu tutarın altında kalan mesken kira gelirleri için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmez. İstisna tutarının üzerinde mesken kira geliri elde edilmesi halinde verilecek yıllık beyannamede beyan edilen kira gelirinden istisna tutarının düşülmesi gerekir.Kira gelirinin yanında ticari, zirai veya mesleki kazancını beyan etmek zorunda olanlar, istisna uygulamasından yararlanamazlar.Ayrıca, istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı Gelir Vergisi Kanununun 103. maddesinde yazılı vergi tarifesinin 3. diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı (2013 yılı için 94.000 TL; 2014 yılı için 97.000 TL) aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar.İstisna uygulaması, sadece, konut olarak kiraya verilen gayrimenkullerden elde edilen gelirler için söz konusudur. Örneğin, mesken ve işyeri kira gelirinin birlikte elde edilip beyan edilmesi halinde, istisna sadece mesken kira gelirine uygulanır. İşyeri kira gelirine istisna uygulanmaz.

          Bir konuta birden fazla kişinin ortak olması halinde; bu konuttan elde edilen kira gelirlerinin vergilendirmesinde, her bir ortak için istisna ayrı ayrı uygulanacaktır. Bir mükellefin birden fazla konuttan kira geliri elde etmesi halinde ise istisna kira gelirleri toplamına bir defa uygulanacaktır.

          Konut kira gelirinin beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde istisnadan yararlanılamaz. Ancak, idarece herhangi bir tespit yapılmadan önce, süresinde beyan etmedikleri veya süresinde verdikleri beyannamede yer almayan konut kira gelirlerini kendiliklerinden verecekleri beyanname ile beyan edenler istisnadan yararlanabilirler.

           


    • > SORU 3: Sadece konut kira geliri elde edenlerin istisna tutarının altında konut kira geliri elde etmesi halinde bildirimde bulunması gerekir mi?

        • Konut kira geliri elde eden kişilerin, yıllık olarak tespit edilen istisna tutarının altında kira geliri elde etmesi halinde vergi dairesinde mükellefiyet kaydı açtırmasına ve beyanname vermesine gerek bulunmamaktadır.

    • > SORU 4: Geçmiş yıllara ait kira bedellerinin tahsil edilmesi halinde beyan nasıl yapılır?

        • Mükellefler tarafından o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak tahsil edilen kira bedelleri, tahsil edildiği yılın hasılatı sayılır.Örneğin; 2011, 2012 ve 2013 yılları kira gelirleri topluca 2014 yılında tahsil edilirse, 2014 yılının geliri olarak dikkate alınacaktır.

    • > SORU 5: Gelecek yıllara ait kira bedelinin peşin tahsil edilmesi halinde beyan nasıl yapılır?

        • Gelecek yıllara ait olup, peşin tahsil edilen kira bedelleri, ödemenin yapıldığı yılın değil, gelirin ilgili olduğu yılın hasılatı olarak kabul edilir.Örneğin; 2014, 2015 ve 2016 yılları kira gelirleri topluca 2014 yılında tahsil edilirse, her yıla ait kira bedeli ilgili yılda beyan edilecektir.

    • > SORU 6: Kira bedelinin hiç olmaması veya düşük olması halinde ne yapılmalıdır?

        • Kira bedelinin hiç olmaması veya düşük olması halinde, “emsal kira bedeli” esas alınır. Buna göre;- Gayrimenkulün bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılması,- Kiraya verilen gayrimenkulün kira bedelinin emsal kira bedelinden düşük olması,hallerinde emsal kira bedeli esası uygulanacaktır.

          Kiraya verilen bina ve arazilerde emsal kira bedeli, varsa yetkili özel makamlarca veya mahkemelerce saptanmış kira bedelidir. O bina ya da arazi için kira takdiri veya tespiti yapılmamışsa; emsal kira bedeli, emlak vergisi değerinin % 5’idir.

          Bina veya arazi dışında kalan mal ve haklarda emsal kira bedeli, bunların maliyet bedelinin % 10’udur. Bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanununun servetlerin değerlemesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin %10’udur.

          Örnek: Bay C, emlak vergisi değeri 100.000 TL olan bir apartman dairesini arkadaşına bedelsiz olarak kiralamıştır.

          Bu durumda, Bay C’nin kira geliri elde etmediği halde, emsal kira bedeli hesaplaması ve buna göre bulunacak tutar kadar kira geliri elde etmiş sayılması gerekmektedir.

          Emsal Kira Bedeli: 100.000 x %5= 5.000 TL olacaktır.


    • > SORU 7: Hangi hallerde emsal kira bedeli esası uygulanmaz?

        • – Boş kalan gayrimenkullerin korunması amacıyla bedelsiz olarak başkalarının ikametine bırakılması,- Binaların mal sahiplerinin çocuklarının, anne ve babalarının veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi. (Ancak, bu kimselerin her birinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmişse bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden sadece biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz),- Mal sahibi ile birlikte akrabaların da aynı evde veya dairede oturması,- Genel bütçeye dâhil daireler ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan kiralamalar,

          durumlarında emsal kira bedeli esası uygulanmaz.


    • > SORU 8: Kira gelirlerinin vergilendirilmesinde safi tutarın tespiti nasıl yapılmaktadır?

        • Kira gelirinin vergilendirilmesinde, elde edilen gelirin safi tutarı iki farklı şekilde tespit edilebilmektedir:- Götürü Gider Yöntemi. (hakları kiraya verenler hariç)- Gerçek Gider Yöntemi.Götürü veya gerçek gider yönteminin seçimi, taşınmaz malların tümü için yapılır. Bunlardan bir kısmı için gerçek gider, diğer kısmı için götürü gider yöntemi seçilemez.

    • > SORU 9: Götürü gider yönteminin seçilmesi durumunda gider indirimi nasıl yapılır?

        • Götürü gider yöntemini seçen mükellefler, kira gelirlerinden istisna tutarını düştükten sonra kalan tutarın % 25’i oranındaki götürü gideri gerçek giderlere karşılık olmak üzere indirebilirler. Ancak, bu usulü seçen mükellefler iki yıl geçmedikçe gerçek gider yöntemine dönemezler.

    • > SORU 10: Gerçek gider yönteminin seçilmesi durumunda indirilecek giderler nelerdir?

        • Gerçek gider yönteminin seçilmesi durumunda;- Kiraya veren tarafından, kiraya verilen gayrimenkul için ödenen; aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri,- Kiraya verilen malların idaresi için yapılan ve gayrimenkulün önemi ile orantılı olan idare giderleri,- Kiraya verilen mal ve haklara ait sigorta giderleri,

          – Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara harcanan borçların faiz giderleri,

          – Konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren 5 yıl süre ile iktisap bedelinin % 5’i (iktisap bedelinin % 5’i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanacak, indirilmeyen kısım gider fazlalığı sayılmayacaktır.),

          – Kiraya verilen mal ve haklar için ödenen vergi, resim, harç ve şerefiyelerle kiraya verenler tarafından ödenmiş olmak şartıyla belediyelere ödenen harcamalara iştirak payları,

          – Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar,

          – Kiraya veren tarafından kiraya verilen gayrimenkul için yapılan onarım giderleri ile bakım ve idame giderleri,

          – Kiraladıkları mal ve hakları kiraya verenlerin ödedikleri kiralar ve diğer gerçek giderler,

          -Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları  konut veya lojmanların kira bedeli (kiranın indirilemeyen kısmı gider fazlalığı sayılmayacaktır.),

          – Kiraya verilen mal ve haklarla ilgili olarak sözleşmeye, kanuna veya ilama istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar,

          Gayrisafi hasılattan indirilebilecektir. Ancak, gerçek gider yönteminin seçilmesi, konut kira geliri elde edilmesi ve konut kira gelirlerine uygulanan istisnadan yararlanılması durumunda, gerçek gider tutarının istisnaya isabet eden kısmı, gayrisafi hasılattan indirilemeyecektir.


    • > SORU 11: Sahibi oldukları konutu kiraya verenler elde ettikleri kira gelirinden oturdukları konut için ödedikleri kira bedelini gider olarak indirebilirler mi?

        • Sahibi oldukları gayrimenkulleri konut olarak kiraya verenler, gerçek gider usulünü seçmeleri halinde, buradan elde ettikleri kira gelirinden, oturdukları konut için ödedikleri kira bedelini gider olarak indirebilirler.Ancak, Türkiye’de yerleşik olmayan kişilerin (çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla bir süredir yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları dâhil), yabancı ülkelerde ödedikleri kira bedelleri Türkiye’de elde ettikleri kira gelirinden gider olarak indirim konusu yapılamaz.

    • > SORU 12: Kiraya ilişkin tahsilatların ve ödemelerin belgelendirilmesi nasıl olur?

        • Kira ödemeleri ve tahsilatları; konutlarda kira tutarının 500 TL ve üzeri olması halinde, işyeri kiralarında ise tutar ne olursa olsun mutlaka banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracılığı ile yapılmalıdır.Banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracı kılınmak suretiyle yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinde, bu belgeler tevsik edici belge kabul edilecektir. Bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatlar da aynı kapsamdadır.

    • > SORU 13: Bir konuta birden fazla kişinin ortak olması halinde beyanname nasıl verilir?

        • Bu durumda, ortaklardan her birinin hissesine isabet eden kısmın, ilgili yıl için öngörülen istisna haddini aşması halinde; hissesine, istisna tutarının üzerinde bir konut kira geliri isabet eden ortak veya ortaklar bakımından söz konusu konut kira gelirinin beyanı gerekmektedir.Diğer taraftan, ortak veya ortaklarca beyanname verilmesi durumunda, her bir ortak konut kira gelirlerine tanınan istisnadan ayrı ayrı faydalanabilecektir.

    • > SORU 14: Kira geliri elde edildiği halde beyanname verilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde ne olur?

      • – Konutlardan elde edilen kira gelirleri beyan edilmez veya eksik beyan edilirse, istisna uygulamasından yararlanılamaz. Ancak, idarece herhangi bir tespit yapılmadan önce, süresinde beyan etmedikleri veya süresinde verdikleri beyannamede yer almayan mesken kirası gelirlerini, kendiliklerinden, süresinden sonra verecekleri beyanname ile beyan edenler söz konusu istisnadan yararlanabileceklerdir.- Geçmiş takvim yıllarına ait kira gelirlerini ilgili beyan döneminde hiç beyan etmeyen veya eksik beyan eden kira geliri sahiplerinin bu gelirlerini, Vergi Usul Kanununda yer alan Pişmanlık ve Islah hükümlerinden yararlanarak beyan etmeleri de mümkündür.- Beyan edilmesi gereken kira gelirinin bildirilmemesi halinde, mükellef adına ceza kesilir ve gelir takdir komisyonunca takdir edilir. Takdir edilen gelir üzerinden, gelir vergisi ile vergi ziyaı cezası hesaplanır. Ayrıca gecikilen her ay için gecikme faizi talep edilir. Bu şekilde tahakkuk eden vergi, ceza ve gecikme faizinin tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Ödenmediği takdirde, vergi dairesince ayrıca her ay için ayrı ayrı gecikme zammı hesaplanmak suretiyle cebren tahsil yoluna gidilir.

    • > SORU 15: Kira geliri beyannamesi ne zaman ve nereye verilir?

        • Mükelleflerin, 1 Ocak – 31 Aralık dönemine ait beyana tabi gayrimenkul sermaye iradı gelirleri için MART ayının 1 inci gününden 25 inci günü akşamına kadar beyannamelerini vermeleri gerekmektedir.Beyanname verme süresinin son gününün resmi tatil gününe rastlaması halinde, tatilden sonraki ilk iş gününün tatil saatine kadar beyanname verilebilir.Takvim yılı içinde ülkeyi terk edenler, yurt dışına çıkma tarihinden önceki 15 gün içinde beyanname vermek zorundadırlar. Ölüm halinde ise beyanname ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde mirasçılar tarafından verilir.Beyanname, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir. Mükellefler normal olarak ikametgâhlarının bulunduğu yerin vergi dairesine bağlıdırlar.

    • > SORU 16: Kira geliri elde edenler beyannamelerini elektronik ortamda gönderebilirler mi?

        • Beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından ibaret olan mükellefler, istemeleri halinde vergi dairesinden alacakları kullanıcı kodu, parola ve şifreyi kullanmak suretiyle yıllık gelir vergisi beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendileri gönderebilecekleri gibi elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış meslek mensubu aracılığıyla da elektronik ortamda gönderebileceklerdir.

    • > SORU 17: Vergi ne zaman ve nereye ödenir?


  • KURUMLAR VERGİSİ KANUNU

    • > SORU 1: Akaryakıt istasyonlarına, intifa hakkı tesis edilmesi neticesinde yenileme geliştirme ve destekleme gibi çeşitli adlar altında peşin ödenen bedeller hangi dönem kazancına dâhil edilir?

        • Ticari kazancın tespitinde tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri geçerli olduğundan alınan bedellerin intifa hakkı ve anlaşma süresi ile ilişkilendirilmeksizin tahakkuk eden dönem kazancına dâhil edilir.Ancak bunun intifa hakkı tesisi ettirilmesi suretiyle kullandırılması durumunda kiralama olarak değerlendirilmesi ve tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri gereği ilgili yılların kurum kazancına dâhil edilmesi gerekmektedir.

    • > SORU 2: Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında yapılan yıllara sâri inşaat ve onarım işlerinde, malzeme temini ve inşaat yapım işinin tek sözleşme ile yapılması durumunda malzeme temini dolayısıyla ödenen hak edişlerden de tevkifat yapılacak mıdır?

        • Malzeme temini ve inşaat işinin ayrı ayrı sözleşmeye bağlanmayıp tek sözleşmeyle yapılması halinde, belirtilen işler bir bütün olarak yıllara sâri inşaat ve onarım işi kapsamında değerlendirileceğinden, malzeme temini dâhil ödenen hak edişlerin tamamından 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

    • > SORU 3: Mükelleflerin ticari işletmelerinde kullanmak üzere inşa ettiği gayrimenkullerin vergi ve muhasebe işlemleri ne şekilde olacaktır?

        • Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde ticari kazancın tespitinde indirilecek giderler sayılmış ve maddenin 7 nci bendinde Vergi Usul Kanununa göre ayrılan amortismanların ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı belirtilmiştir.Bilanço usulüne göre defter tutan mükelleflerin ticari işletmelerine ilişkin olarak inşa edeceği işyerleri ile ilgili yapılan masrafların ve ödenen tutarların tek düzen muhasebe sistemine göre “258- Yapılmakta Olan Yatırımlar” hesabında izlenmesi ve harcamaların yatırım bittikten sonra amortisman yoluyla itfa edilmesi gerekmektedir.

    • > SORU 4: Yıllara sâri inşaat işleri ile birlikte diğer faaliyetlerle de uğraşılması durumunda müşterek genel giderler ve amortismanlar ne şekilde dağıtılacaktır?

        • Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı; aynı Kanunun 43 üncü maddesinde,
          • Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin bu madde şümulüne girmeyen işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderlerin, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde bunların düzeltilmiş tutarlarının) birbirine olan nispeti dâhilinde dağıtılacağı,
          • Müştereken kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının amortismanlarının, bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre dağıtılacağı,

          hükümlerine yer verilmiştir.

          Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında yer alan yıllara sâri inşaat ve onarım işlerinin yanında diğer faaliyetlerle de uğraşılması halinde, bunların hepsi için yapılacak ortak genel giderler, yıllara sâri inşaat ve onarım işlerine ilişkin harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının birbirine olan oranı dâhilinde; müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları ise kullanıldıkları gün sayısına göre dağıtılacaktır.


    • > SORU 5: Kurumların adi ortaklıklardan elde ettikleri kazançlar ne şekilde değerlendirilir?

        • Adi ortaklıklar Borçlar Kanununun 620 – 645 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 620 nci maddesinde adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. İki veya daha fazla kurumlar vergisi mükellefinin, adi ortaklık kurmak suretiyle faaliyet göstermeleri halinde, ortaklıktan elde ettikleri kârlar, hisseleri oranında şirketlerin kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilecektir.Dar mükellef kurumların inşaat taahhüt işi yapan adi ortaklıklara girmeleri halinde ise, söz konusu adi ortaklık, dar mükellef kurumların işyeri sayılacak ve ticari kazanç hükümlerine göre vergileme yapılacaktır.

    • > SORU 6: Konsorsiyum halinde kurulan ortaklıkları oluşturan kurumlardan tevkifat yapılacak mıdır?

        • Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemelerinden %3 oranında tevkifat yapılmaktadır.Konsorsiyum olarak hareket eden firmalarca yapımı taahhüt edilen yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde (makine, teçhizat ve taşıt temini dahil);- Firmalar arasındaki konsorsiyum anlaşmasında, “konsorsiyum” tanımı için gerekli olan şartların yer almış olması,- İdare ile konsorsiyum arasında yapılan sözleşmede işin tamamının alt aşamada kısımlara ayrılabilmesi ve her bir kısım için ödenecek bedelin belirlenmesi,

          – Yurt dışından makine, teçhizat ve taşıt teminini içeren sözleşmelerde, temin işinin doğrudan yurt dışındaki ana merkez tarafından ve Türkiye’deki işyerinin hiçbir katkısı olmaksızın gerçekleştirilmiş olması,

          halinde ihale edilen iş için yapılan ödemeler, vergi kesintisi açısından konsorsiyum üyesi firmaların taahhüt ettikleri işle sınırlı olmak üzere ayrı ayrı değerlendirilecektir.

          Bu şekilde ihalesi yapılan inşaat işlerinde, taahhüt edilen iş, bütünü itibarıyla alt aşamalara ayrılacak ve birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin kısmı için vergi kesintisi yapılacaktır.


    • > SORU 7: Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlarda istisna ne şekilde uygulanmaktadır?

        • Kurumlar Vergisi Kanununun 5/h maddesi ile yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar, herhangi bir koşula bağlanmaksızın kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.Bu istisnanın uygulanması açısından, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların Türkiye’ye getirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Söz konusu kazançların Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi istisnadan yararlanılması için yeterlidir.

    • > SORU 8: Yurt dışında yapılan inşaat işleri nedeniyle, işin tamamlanmasından sonra ödenen faiz ve kur farklarının vergi kanunları karşısındaki durumu nedir?

        • Yurt dışında yapılan inşaat işlerinde kullanılmak üzere alınmış krediler için, inşaat işlerinin sona erdirilmesinden sonra ödenmesi gereken faiz ve kur farkları, yabancı ülkede bunları ödeyecek bir işletmenin kalmaması ve bu işe ilişkin olarak elde edilen hasılatın yurt dışındaki inşaata harcanan kredi tutarı kadar kısmının Türkiye’ye getirilmesi halinde, söz konusu kredi Türkiye’deki merkezin bir borcu haline gelmekte ve merkez tarafından ödenmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu kredilere ilişkin olarak yurt dışındaki inşaat işlerinin sona ermesinden sonra doğan kur farkı ve faizler, merkezdeki kurum için ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılmış bir gider niteliğinde olduğundan, genel esaslar çerçevesinde kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilecektir.

    • > SORU 9: Yurt dışında yapılan inşaat işleri nedeniyle, merkez ve şube arasındaki cari hesapların değerlemesi nasıl olacaktır?

        • Yurt dışında yapılan inşaat işleri ile ilgili olarak Türkiye’deki merkez ile yurt dışındaki işyeri arasında ortaya çıkan ilişkilerde yurt dışındaki işyerine Türkiye’den fatura kesilmek suretiyle yapılan ve o işyerinde maliyet veya gider olarak kabul edilen mal ve hizmet hareketleri ile yurt dışındaki işyeri ile Türkiye’deki merkez arasındaki para hareketlerinin ayrı ayrı hesaplarda izlenmesi ve değerlemenin buna göre yapılması gerekmektedir.Yurt dışındaki işyerine merkez tarafından fatura düzenlenmek suretiyle ihraç olunan emtia ile yurt dışına yönelik olarak fatura düzenlenmek suretiyle yapılan hizmetlerden doğan dövize bağlı alacak ve borçların aynen mal veya hizmet ihracından doğan alacak ve borçlarda olduğu gibi değerlemeye tabi tutulacağı ve değerleme farklarının vergi matrahının tespitinde dikkate alınacağı tabiidir.Türkiye’de bulunan merkez ile yurt dışındaki işyeri arasında gerçekleşen diğer para hareketlerinden doğan alacak ve borçların ise gerçek bir alacak ve borç niteliği taşımadığı açıktır. Bu nedenle, söz konusu para hareketlerine dayalı cari hesap bakiyelerinin değerlemesine gerek bulunmamaktadır.

    • > SORU 10: Yıllara sâri inşaat ve onarım işlerinde, işin bitim tarihi nasıl tespit edilmektedir?

        • Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde, birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zararın işin bittiği yıl kati olarak tespit edileceği ve tamamının o yılın geliri sayılarak, mezkûr yıl beyannamesinde gösterileceği hükme bağlanmış olup 44 üncü maddesinde de, inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih, diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihin bitim tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.İnşaat taahhüt işlerinde işin yıllara sari olup olmayacağı, işe başlama ve işin bitirilmesinin farklı takvim yıllarında vuku bulup bulmadığının tespiti ile mümkün olabilmektedir. Taraflar, işe ilişkin sözleşmede işin bir sonraki takvim yılında bitirilmesini hüküm altına almış iseler, bu tarih dikkate alınarak hakedişler üzerinden vergilendirme yapılacaktır. İşin bitim tarihi, işin yıllara sari bir iş olup olmayacağının tespiti açısından çok önemli bir tarih olup; bu tarihin, işi üstlenen firma tarafından işin süresinden önce bitirileceği yönünde taahhüt verilerek öne çekilmiş olması vergilendirme rejiminde değişiklik yapılmasını gerektirmeyeceğinden, müteahhit firmalara bu işler nedeniyle yapılacak ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

    • > SORU 11: Özel hesap dönemi talep edilebilmesi için gerekli şartlar ve başvuru dilekçesine eklenmesi gereken belgeler nelerdir?

        • Özel hesap dönemi için Maliye Bakanlığına (Gelir İdaresi Başkanlığı) yazılı başvuru yapılarak izin alınması gerekmektedir. Özel hesap dönemi istenmesinin gerekçesinin belirtilmesi ve belgelendirilmesi gerekmektedir.Faaliyetlerinin niteliği itibariyle özel hesap dönemine geçmek isteyen mükellef kurumlar hesap dönemi değişikliğinin sebebinin izah edildiği bir dilekçe ile başvurabilirler.Ancak, yabancı ortakları dolayısıyla mali tabloların konsolidasyonunu teminen özel hesap dönemine geçmek isteyen kurumlar ise özel hesap dönemi talebine ilişkin dilekçelerine yabancı ortağın hesap dönemini gösteren kuruluş sözleşmesinin noter onaylı Türkçe tercümesini veya yabancı ortağın bulunduğu ülkenin bağımsız denetim kurumları ya da ilgili kamu idaresinden alınacak hesap dönemini gösterir yazıyı ekleyeceklerdir.

    • > SORU 12: İlgili dönemde kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilmeyen geçmiş yıl zararları izleyen dönemlerde indirim konusu yapılabilir mi?

        • Kurumlar vergisi matrahının tespitinde geçmiş yıl zararlarının indirim konusu yapılabilmesi için kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarların ayrı ayrı gösterilmesi gerekmektedir.(A) şirketi tarafından 2008 hesap dönemine ilişkin olarak verilen beyannamede kar beyan edilmemiş olmak kaydıyla, 2008 hesap dönemi için düzeltme beyannamesi verilmesi suretiyle 2007 hesap dönemi zarar tutarının 2008 yılı beyannamesinde ayrıca gösterilmesi ve bu zarar tutarının 2009 hesap döneminde beyan edilen kar tutarından mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, zarar mahsubunda herhangi bir yılda matrah beyan edilmek suretiyle vergi hesaplanması halinde, önceki dönemlere ilişkin geçmiş yıl zararlarından vazgeçilmiş sayılacağı tabiidir.

    • > SORU 13: Teşebbüs sahibi veya çalışanların kusuru nedeniyle ödenen maddi ve manevi tazminatlar ile söz konusu tazminatlara ilişkin yasal faizler kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilir mi?

        • Ödenen tazminatların gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için; işle ilgili olması, sözleşmeye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmesi ve söz konusu zararın teşebbüs sahibi veya çalışanların kusurundan doğmamış olması gerekmektedir. Mukavelename, ilam veya kanun emri olmaksızın ödenen tazminatların gider yazılması mümkün değildir. Teşebbüs sahibi veya çalışanların kusurundan kaynaklanan tazminatlar ise mahkeme kararına istinaden ödense bile kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilecektir.

    • > SORU 14: Kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müteahhitler tarafından arsa sahibi adına ödenen ve ödeme belgeleri arsa sahibi adına düzenlenen tapu bedeli, vergi, resim ve harçlarla, İSKİ Genel Müdürlüğü ve elektrik kurumuna ödenen tutarlar, belediyelere ödenen yol katılım payları tutarları ile mimarlık ofislerine ödenen proje ve yapı denetim hizmet bedellerinin gider ve maliyet olarak dikkate alınması mümkün müdür?

        • Yapılan bu ödemelerin belgesi müteahhitler adına düzenlenmediğinden ticari kazancın tespitinde gider ve maliyet olarak dikkate alınması mümkün değildir.

    • > SORU 15: Firma ile işçi arasında rızaen yapılan sulh ve ibra protokolüne göre ödeyeceğiniz tazminat tutarının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün müdür?

        • Ödenen tazminatların gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için; işle ilgili olması, sözleşmeye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmesi ve söz konusu zararın teşebbüs sahibinin kusurundan doğmamış olması gerekmektedir. Mukavelename, ilam veya kanun emri olmaksızın ödenen tazminatların gider yazılması mümkün değildir. Bu yüzden rızaen yapılan protokole göre ödenen tazminat tutarının indirim konusu yapılması mümkün değildir.

  • KURUMLAR VERGİSİ (DAR MÜKELLEF KURUMLAR İLE İLGİLİ BAZI VERGİ KESİNTİLERİ)

    • > SORU 1: Yurt dışındaki mukim firmalardan satın alınan bilgisayar programlarına yönelik yapılacak ödemelerle ilgili olarak 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca tevkifat yapılacak mıdır?

        • -Yurt dışında mukim firmalardan alınan bilgisayar programlarının üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan nihai tüketicilere satılması veya aynı şekilde işletmede kullanılması halinde, elde edilen kazanç ticari kazanç niteliğinde olup, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.- “Copyright” kapsamında bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme vb. gibi haklarının satın alınması halinde, satın alan bakımından bir gayri maddi hak elde edilecek olup, yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayri maddi hak bedeli ödemelerinden 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.- Yurt dışında mukim firmalara, işletmede kullanmak üzere özel olarak bir bilgisayar programı hazırlatılması halinde, yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç serbest meslek kazancı niteliği taşıdığından, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca %20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.- Dar mükellef kurumun mukimi olduğu ülke ile aramızda çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunması ve bu anlaşmada daha düşük bir oran (anlaşmalarda genelde bu oran %10 olarak belirlenmekte) belirlenmesi halinde bu oran dikkate alınacaktır.

    • > SORU 2: Bilgisayar programının doğrudan doğruya internet üzerinden şifre ile indirilerek iktisap edilmiş olması vergi kesintisi karşısında farklı bir uygulamaya yol açar mı?

        • Bilgisayar yazılım ürünlerinin, CD, disket vb. taşıyıcı medya ürünü içerisinde gümrükten ithal edildikten sonra internet üzerinden indirilen şifre ile aktive edilerek iktisap edilmiş olması ya da bilgisayar programının doğrudan doğruya internet üzerinden şifre ile indirilerek iktisap edilmiş olması durumu yurt dışında yapılacak ödemelerin vergilendirilmesinde herhangi bir farklılığa yol açmamaktadır.Yine, ülkemiz ile çifte vergilemeyi önleme anlaşması bulunan ülkelere yapılan söz konusu ödemelerde ise ilgili anlaşmada bir hüküm bulunması halinde öncelikle bu hükümlerin dikkate alınacağı tabiidir.

    • > SORU 3: Telekomünikasyon alanında hizmet veren bir şirketin, e-posta servisinin güvenli bir şekilde kullanılmasını sağlamaya yönelik olarak ithal ettiği programlar ile aile koruma şifresi gibi hizmetlere ilişkin uygulama lisanslarının niteliği nedir ve bununla ilgili yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılacak mıdır?

        • 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun dar mükellefiyette vergi kesintisinin düzenlendiği 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasında da ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.Bu düzenleme çerçevesinde, e-posta servisinin güvenli bir şekilde kullanılmasını sağlayan hizmetlere ilişkin lisanslar için yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

    • > SORU 4: Bir firmanın yurt dışında tanıtımının yurt dışındaki reklam şirketleri vasıtasıyla yapılması durumunda reklam şirketine yapılacak ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılacak mıdır?

        • Bir şirketin yurt dışında tanıtımının yapılması amacıyla alınan ilan ve reklam hizmetlerinin, doğrudan, ilan ve reklam yayınlatılmasından ziyade; ilan tasarımı, uygulaması, stratejik planlama, medya planlaması ve medya stratejisi gibi serbest meslek faaliyeti, kapsamına giren işlerden, olması durumunda, bu hizmetlerin karşılığı olarak yurt dışında yerleşik kuruluşlara yapılan ödemeler üzerinden kurumlar vergisi tevkifat yapılması gerekir. Ödeme yapılan ülke ile Türkiye Cumhuriyeti arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması, bulunması halinde, konunun anılan anlaşma hükümleri, açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekir.Ayrıca, yurt dışında mukim bir firmaya Türkiye’de kullanılmak üzere bir reklam filmi hazırlatılması halinde de yapılacak ödemeler üzerinden aynı çerçevede vergi kesintisi yapılacaktır.

    • > SORU 5: Kamu kurumlarına yurtdışında mukim kuruluşlar tarafından verilen danışmanlık ve eğitim hizmetlerinden yapılan ödemelerden vergi kesintisi yapılacak mıdır?

        • Yurtdışında mukim şirketlere danışmanlık ve eğitim hizmetleri alımı ile ilgili olarak yapılan ödemelerin serbest meslek ödemesi olarak değerlendirilmesi yapılan ödemelerden %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.Çifte vergilendirme anlaşmalarında genellikle serbest meslek faaliyetinin Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci vasıtasıyla yapılması ya da dar mükellef kurumunu personelinin Türkiye’de 6 aydan fazla süreli bulunması durumunda vergilendirme hakkı Türkiye’de olmaktadır. Aksi takdirde, Türkiye’de vergi kesintisi yapılması söz konusu değildir.

    • > SORU 6: Eğitim, öğretim ve bilimsel araştırmaları desteklemek amacıyla yurtdışında yayınlanan bilimsel yayınları içeren veri tabanlarının satın alınması yayınlara abone olunması karşılığında yapılan ödemelerden tevkifat yapılacak mıdır?

        • Yurt dışındaki oluşturulan veri tabanlarından bilgi alma işlemleri karşılığında yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu ödemelerin gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca %20 oranında vergi kesintisi yapılmaması gerekmektedir.Ancak, yurt dışında firmanın mukimi olduğu ülke ile ülkemiz arasında çifte vergilemeyi önleme anlaşmasının bulunması ve bu anlaşmalarda daha düşük bir oranın bulunması durumunda, bu oranın dikkate alınacağı tabiidir.

    • > SORU 7: Yurt dışı mukimi firmalarca işletilen yurt dışında kurulu internet sitelerine reklam verilmesi nedeniyle yapılan ödemelerin durumu nasıldır?

        • İnternet üzerinden firmalarının tanıtılması, pazarlama vb. amaçlarla reklam yayınlatma hizmeti satın alınması için yapılan ödemeler ticari mahiyette ödemeler olup, yabancı kurumun Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilcisi yoksa Türkiye’de vergilendirilmesi mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, kurumlar vergisi kesintisi de yapılmayacaktır.

    • > SORU 8: Yurt dışı mukimi internet sitelerinin (oyun vb.) Türkiye’de elde ettiği kazançların vergisel boyutu nasıldır?

        • Yurt dışı internet sitelerinin Türkiye’de elde ettiği ticari kazancın vergilendirilebilmesi için sunucunun ( server) Türkiye’de bulunması gerekmekte olup böyle bir durumda söz konusu işyeri oluşmuş sayılacak ve firmanın elde ettiği kazanç Türkiye’ye atfedilen miktarla sınırlı olmak üzere iç mevzuatımız çerçevesinde vergilendirilecektir.

    • > SORU 9: Türkiye’de elde edilen taşınmaz satış kazançlarının vergilendirilmesi nasıldır?

        • Yabancı şirketlerden Türkiye’de Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun işyeri veya daimi temsilci bulunduranlarca ülkemizde alınan gayrimenkullerin satılmasından doğacak kazancın “ticari kazanç” olarak vergilendirilmesi gerekir.Dar mükellef yabancı şirketlerden Türkiye’de Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun işyeri veya daimi temsilci bulundurmayanlarca ülkemizde alınan gayrimenkullerin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların “diğer kazanç ve irat” kapsamında vergilendirilmesi gerekir.Öte yandan, dar mükellefiyete tabi yabancı kurumun vergiye tabi kazancının bu kazançtan ibaret bulunması halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 22 nci maddesi uyarınca kazancın yabancı kurum veya Türkiye’de namına hareket eden kimse tarafından iktisap tarihinden itibaren 15 gün içinde Gelir Vergisi Kanununun 101 inci maddesinde belirtilen vergi dairelerine beyanname ile bildirilmesi icap eder.Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 80 inci maddesi kapsamındaki kazançlara ilişkin istisnanın dar mükellef kurumların söz konusu kazançlarına uygulanmaması gerekir.

    • > SORU 10: Dar mükellef kurumlara petrol arama faaliyetleri nedeniyle yapılan ödemelerin vergilendirilmesi nasıl olacaktır?

        • Yurtdışında mukim dar mükellef kurum tarafından petrol arama faaliyetlerine ilişkin olarak verilecek hizmetler serbest meslek faaliyeti kapsamında olup gider karşılığı dâhil yapılan ödemeler dar mükellef kuruma yapılan serbest meslek ödemesi olarak kabul edilecektir.Bu çerçevede, söz konusu serbest meslek faaliyetinin;- Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci bulundurmak suretiyle ticari faaliyet kapsamında yürütülmesi halinde, yapılan ödemelerden kurumlar vergisi kesintisi yapılmayacak, elde edilen kazançlar ticari kazanç hükümleri çerçevesinde iç mevzuatımıza göre vergilendirilecektir.-Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilcisi bulunmadan veya Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci bulunsa da bu işyerlerinde yürüttükleri ticari faaliyetle bağlantılı olmamak suretiyle yürütülmesi halinde ise yapılan ödemelerin tamamı üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30/1-b maddesi gereğince 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca % 5 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.

          Öte yandan, kesintinin yapılması bakımından serbest meslek hizmetini yapan dar mükellef kurumun mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının olması halinde bu anlaşma hükümlerinin de göz önünde bulundurulacağı tabiidir.


    • > SORU 11: Maç, konser, dizi, sinema filmi vb. yayın hakkının satın alınması karşılığında yapılan ödemelerin niteliği nedir?

        • Söz konusu yayın hakları, Gelir Vergisi Kanunun 70 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları hükümlerine göre gayri maddi hak olarak değerlendirildiğinden, yapılan ödemelerden 5520 sayılı Kurumlar vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasına istinaden 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca %20 kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.Ancak, yurt dışında firmanın mukimi olduğu ülke ile ülkemiz arasında çifte vergilemeyi önleme anlaşmasının bulunması ve bu anlaşmalarda daha düşük bir oranın bulunması durumunda, bu oranın dikkate alınacağı tabiidir.

    • > SORU 12: Yurt dışındaki mukim bir firmadan internet ortamında “domain name” “alan adı” satın almak amacıyla yapılan ödemelerde vergi kesintisi yapılacak mıdır?

        • Yurtdışında mukim firmalardan internet ortamında satın alınan “domain name” “alan adı” gayri maddi hak olarak değerlendirilmekte ve yapılan ödemelerden 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasına istinaden 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca %20 kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.Ancak, yurt dışında firmanın mukimi olduğu ülke ile ülkemiz arasında çifte vergilemeyi önleme anlaşmasının bulunması ve bu anlaşmalarda daha düşük bir oranın öngörülmesi durumunda, bu oran dikkate alınacaktır.

    • > SORU 13: Dar mükellef kurumların arızi olarak Türkiye’de düzenlediği kongrelerden elde ettiği kazançlar vergiye tabi midir?

        • Türkiye’de bir iş yeri veya daima temsilcisi bulunmayan ve kazancını bu iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde etmeyen dar mükellef kurumların, Türkiye’de düzenlenen uluslararası kongre nedeniyle elde edeceği kazancın ticari kazanç olarak değil, Türkiye’de elde edilen arızi ticari kazanç olarak değerlendirilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.Buna göre, dar mükellefiyete tâbi olan yabancı kurumların vergiye tâbi kazancının arızi ticari kazançtan ibaret bulunması halinde, bu kurumlar tarafından bu kazançların elde edilme tarihinden itibaren onbeş gün içinde özel beyanname ile bildirilmesi gerekmektedir.

    • > SORU 14: Yurt dışına ihraç edilen mal ve hizmetlerle ilgili olarak dar mükellef kurumlardan müşteri bulma ve pazarlama vb. hizmetlerin satın alınması karşılığında yapılan ödemelerin durumu?

        • Yurt dışına ihraç edilen mal ve hizmetlerle ilgili olarak hizmet veren yurt dışındaki firmanın faaliyeti, müşteri bulma ve satılan mal bedeli üzerinden komisyon alınmasından ibaret ise, bu iş ticari faaliyet çerçevesinde değerlendirilecek ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine istinaden vergi kesintisi yapılmayacaktır.Ancak, söz konusu faaliyetin yurt dışı Pazar araştırması yapılması, ürünlerin reklamının yapılması, pazarlama ve yönetim hizmetleri gibi hizmetler olması ve salt komisyonculuk hizmetini aşması durumunda, bu hizmetler serbest meslek hizmeti olarak değerlendirilecek ve Kurumlar Vergisi Kanununun 30/1-b maddesi gereğince 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca % 20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekecektir.Diğer taraftan çifte vergilendirme anlaşmalarının serbest meslek faaliyetlerine ilişkin hükümleri öncelikle göz önünde bulundurulacaktır.

    • > SORU 15: Yurt dışındaki firmalara ödenen faizler ile grup şirketine kredi garantörlüğü karşılığı ödenen tutarlar vergi kesintisine tabi midir?

        • Yurt dışı mukimi firmalara yapılan faiz ödemeleri ile garantörlük hizmeti karşılığında ödenen komisyon vb. giderler finansman hizmeti çerçevesinde alacak faizi olarak değerlendirilmekte ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendine göre 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca %10 oranında vergi kesintisi yapılmaktadır.Ayrıca, grup şirketleri arasındaki finansman hizmetleri örtülü kazanç açısından eleştiri konusu yapılabilmekte veya örtülü sermeyenin konusuna girebilmektedir.Yurtdışındaki banka ve finans kurumlarından kullanılan krediler karşılığında ödenen faizlerden ise 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca %0 oranında vergi kesintisi yapılmaktadır.

    • > SORU 16: Dar mükelleflerin Türkiye’de açtıkları irtibat bürolarının vergilendirilmesi?

        • İrtibat büroları Yabancı Sermaye Çerçeve Kararı ve bu Karara dayanılarak çıkarılan Yabancı Sermaye Çerçeve Kararı Hakkında Tebliğlerde yer alan düzenlemelere göre kurulmakta ve faaliyet göstermektedir. Mevcut yasal düzenlemelere göre irtibat büroları Türkiye’de ticari faaliyette bulunamamakta, kar elde edip transfer edememekte ve bütün masraflarını yurt dışından getirecekleri dövizlerle karşılamak zorunda bulunmaktadır.İrtibat bürolarının Türkiye’de ticaret yapmaları hukuken yasak olduğundan, yukarıdaki tanımlar çerçevesinde irtibat bürosunun işyeri, buranın işlerini yürütmekle görevli kişileri de daimi temsilci olarak kabul etmek mümkün bulunmamaktadır.Bu açıklamalar çerçevesinde, irtibat bürosunun ilgili mevzuat çerçevesinde faaliyette bulunması, bir başka ifade ile ticari ve diğer gelir getirici faaliyette bulunmaması halinde;- Kurumlar vergisi mükellefiyeti tesisine,

          – İşe başlama bildiriminde bulunulmasına,

          – Kurumlar vergisi beyannamesi verilmesine,

          – Vergi Usul Kanunun hükümleri çerçevesinde defter tutulmasına,

          gerek bulunmamaktadır. Ticari faaliyette bulunulması halinde, bütün bu yükümlülüklerin yerine getirileceği ise açıktır.

          Öte yandan, irtibat büroların işçi ücretleri ve işyeri kira ödemleri üzerinden tevkifat yapmakla sorumlu olduğundan bu bürolara muhtasar açısından mükellefiyet tesis edilmektedir.


  • MENKUL SERMAYE İRADI

    • > SORU 1: Tam mükellef kurumdan elde edilen kar paylarının vergilendirilmesi nasıl olacaktır?

      • – Her nevi hisse senetleri kar payları,- İştirak hisselerinden doğan kazançlar,- Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar paylarının yarısı,gelir vergisinden istisna olup, kalan tutarın ilgili yıl beyan haddini aşması halinde beyanname verilecektir. Ayrıca kurum bünyesinde yapılan % 15 oranındaki tevkifatın tamamı, yıllık beyannamede hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.

    • > SORU 2: Eurobond faiz gelirinin vergilendirilmesi nasıl olacak, istisna veya indirim yapılacak mı?

        • Vergi uygulaması bakımından Devlet tahvili ve Hazine bonosu gibi değerlendirilmekle birlikte Eurobondlar Geçici 67 nci madde kapsamında değildir.Dolayısıyla, Eurobond faiz gelirleri beyan sınırını aşmaları halinde beyan edilirler. (2014 yılı için 27.000 TL) Bu uygulamada Eurobondların ihraç tarihinin bir önemi bulunmamaktadır.(01/01/2006 öncesi veya sonrası)Eurobondlar döviz cinsinden ihraç edildiğinden indirim oranı uygulanmamaktadır.Geçici 59 uncu maddenin yürürlüğü 31/12/2007 tarihinde sona erdiğinden bu tarihten sonra elde edilen gelirler için bu istisna uygulanmamaktadır.

    • > SORU 3: Dar ve tam mükellef gerçek kişinin Türkiye’de elde ettiği Döviz/TL mevduat faizi, repo, Özel Finans Kurumları tarafından ödenen kar payı gelirinin vergilendirilmesi nasıl olacaktır?

        • Bankalar arası mevduat ile aracı kurumların borsa para piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler hariç olmak üzere, tam veya dar mükellef ayrımı yapmaksızın ve mevduatın TL veya döviz cinsinden olmasının bir önemi olmaksızın, tüm mevduatlar tevkif yoluyla vergilendirilmektedir.-01/01/2013 tarihli ve 28515 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 24/12/2012 tarihli ve 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yapılmış olan düzenlemeler çerçevesinde; 2013 takvim yılında elde edilen döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizler vadelere göre % 18, % 15 ve % 13 oranlarında; mevduat faizleri de vadelere göre % 15, % 12 ve % 10 oranlarında tevkifata tabidir.-Yukarıda bahsi geçen Kararname dışında kalan mevduat hesaplarından elde edilen gelirlere ise % 15’lik kanuni oran uygulanmaktadır.-Repo işlemlerinden 2014 takvim yılında elde edilen gelirler % 15 oranında tevkifata tabidir.

          -2014 takvim yılında elde edilen faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ile kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kar payları % 15 oranında; 24/12/2012 tarihli ve 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yapılmış olan düzenlemeler çerçevesinde katılım bankalarınca döviz katılma hesaplarına ödenen kar payları vadelere göre % 18, % 15 ve % 13 oranlarında; katılım bankaları tarafından katılma hesabı karşılığında ödenen kar payları da yine vadelere göre % 15, % 12 ve % 10 oranlarında tevkifata tabidir.

          -Tevkif yoluyla vergilendirilen bu gelirler için yıllık beyanname verilmeyecek olup, tevkifat uygulamasında gelir sahibinin gerçek/tüzel kişi ya da tam/dar mükellef olmasının veya elde edilen gelirin vergiden istisna olup olmamasının önemi bulunmamaktadır.


    • > SORU 4: Mevduat faizlerinin vergilendirilmesi ne şekilde olacaktır?

        • 01/01/2013 tarihli ve 28515 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 24/12/2012 tarihli ve 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yapılmış olan düzenlemeler çerçevesinde; 2014 takvim yılında elde edilen döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizler vadelere göre % 18, % 15 ve % 13 oranlarında; mevduat faizleri de vadelere göre % 15, % 12 ve % 10 oranlarında tevkifata tabi olup, söz konusu Kararname dışında kalan mevduat hesaplarından elde edilen gelirlere ise % 15’lik kanuni oran uygulanmaktadır.Tevkif yoluyla vergilendirilen bu gelirler için yıllık beyanname verilmeyecektir. Tevkifat uygulamasında gelir sahibinin gerçek/tüzel kişi ya da tam/dar mükellef olmasının veya elde edilen gelirin vergiden istisna olup olmamasının önemi bulunmamaktadır.Ancak, tam mükellef gerçek kişilerin yurt dışındaki bir bankadan elde ettiği mevduat faizleri yurt dışında elde edilen gelir niteliğinde olduğundan ve Türk Vergi Kanunlarına göre herhangi bir vergi tevkifatına tabi tutulmadıklarından Gelir Vergisi Kanununun 86/1-d maddesine göre 2014 yılı için 1.400-TL olarak belirlenen beyan haddi dikkate alınarak yıllık gelir vergisi beyannamesi ile menkul sermaye iradı olarak beyan edilecektir.Söz konusu miktarı aşan ve yabancı ülkelerdeki bankalardan elde edilen faiz gelirlerinin eğer Türkiye’de elde edilmiş diğer gelirler varsa bu takdirde de beyannameye dâhil edilmesi gerekmektedir. Yurt dışından yabancı para birimine göre elde edilen faiz gelirleri elde edildiği tarih itibariyle T.C. Merkez Bankası tarafından belirlenen döviz alış kuru dikkate alınarak hesaplanmaktadır.

          Kıyı bankacılığı (off-shore) dolayısıyla elde edilen mevduat faizleri de bu kapsamda değerlendirilir.


    • > SORU 5: Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın elde ettiği menkul sermaye iratlarının vergilendirilmesi ne şekilde olacaktır?

        • Çalışma veya oturma izni alarak altı aydan fazla bir süre yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar bakımından dar mükellefiyet esasında vergilendirilmektedir. Dar mükellefiyet esasında vergilendirilecek söz konusu vatandaşlarımızın, Türkiye’de elde ettiği gelirin tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş menkul sermaye iratlarından ibaret olması halinde beyanname verilmeyecektir.Dar mükellefiyete tabi olanlar, Türkiye’de elde ettikleri, vergi kesintisine tabi tutulmamış menkul sermaye iratlarının tamamını, elde etme tarihinden itibaren 15 gün içinde münferit beyanname ile bildirecek ve vergisini de aynı süre içerisinde ödeyeceklerdir.

    • > SORU 6: Gayri Menkul Sermaye İradı mükelleflerinin kiralarını tahsil edememeleri dolayısıyla açtıkları dava sonucu elde ettikleri yasal faizlerin vergilendirilmesi nasıldır?

        • Kiracıların kira bedellerini ödememeleri nedeniyle açılan davalar sonucu verilen yargı kararlarında, kira bedelinin yanı sıra yasal faiz ödenmesine de karar verilmiş olması halinde, tahsil edilen kira bedelinin gayrimenkul sermaye iradı, faiz gelirinin ise menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmesi gerekir.

    • > SORU 7: Menkul kıymetler yatırım fonları ile menkul kıymetler yatırım ortaklıklarından elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi nasıldır?

        • Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan menkul kıymetler yatırım fonlarının katılma belgelerinin ilgili olduğu fona iadesi ve menkul kıymetler yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinin alım satımından elde edilen gelirler geçici 67 nci madde kapsamında tevkifat yoluyla vergilendirilmektedir.Tevkifat oranı gerçek kişiler için % 10, kurumlar için ise % 0 olarak uygulanmaktadır. Hisse senedi yoğun fonların katılma belgelerinden elde edilen gelirler hem gerçek kişi hem kurumlar için % 0 oranında vergilendirilmektedir.Sürekli olarak portföyünün en az % 51’i Borsa İstanbul AŞ’de işlem gören hisse senetlerinden oluşan yatırım fonlarının bir yıldan fazla süreyle elde tutulan katılma belgelerinin elden çıkarılmasından doğan gelirler tevkifat kapsamında bulunmamaktadır.Söz konusu gelirler için yıllık beyanname verilmesine gerek bulunmamaktadır.

    • > SORU 8: Bireysel Emeklilik ve Sigorta Sisteminden elde edilen Menkul Sermaye İradları nasıl vergilendirilecektir?

        • Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleritarafından;* On yıldan az süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlara ödenen irat tutarları, %15* On yıl süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlar ile vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara ödenen irat tutarları, %10 oranında tevkifata tabidir.Bireysel emeklilik sisteminden;

          * On yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.), %15

          * On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.), %10

          * Emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.), %5 oranında tevkifata tabidir.

          Tevkif yoluyla vergilendirilen bu gelirler için yıllık beyanname verilmeyecektir.


    • > SORU 9: Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen gelirler nasıl vergilendirilir ?

        • Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen gelirler Geçici 67 nci madde kapsamında tevkifat yoluyla vergilendirilmektedir. Hisse senedine ve hisse senedi endekslerine dayalı olarak yapılan vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen gelirler için tevkifat oranı % 0’dır. Bunlar dışında kalan vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen gelirler için ise tevkifat oranı gerçek kişilerde % 10, kurumlarda % 0 olarak uygulanmaktadır.

    • > SORU 10: Tasarruflarını bankalarda değerlendiren bir kooperatifin elde ettiği faiz gelirlerini ortaklarına dağıtması halinde kurumlar vergisi yönünden mükellefiyet doğar mı?

        • Tasarruflarını bankaya yatırarak elde ettiği faiz gelirini ortaklarına dağıtan kooperatif sermaye üzerinden kazanç dağıttığından Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendindeki muafiyet hükmünden yararlanamaz. Ancak kooperatifin söz konusu faiz gelirini ortaklarına dağıtmayarak sermayesine eklemesi durumunda kurumlar vergisi mükellefiyeti doğmayacaktır.

    • > SORU 11: Eurobond faiz geliri elde eden dar mükelleflerin bu geliri nasıl vergilendirilmelidir?

        • Dar mükellef gerçek kişilerce Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri, Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş kabul edildiğinden, bu kıymetlerden elde edilen faiz gelirleri tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyeceği gibi, diğer gelirlerin beyanı halinde de beyannameye dâhil edilmeyecektir.

    • > SORU 12: 2014 yılında tam mükellef gerçek kişilerce elde edilen TL cinsinden Devlet tahvili ve Hazine bonosu faiz gelirleri hangi durumda beyan edilecektir?

        • Beyanname verilip verilmeyeceğinin tespitinde, Devlet tahvili ve Hazine bonosunun ihraç tarihi önem arz etmektedir. Buna göre, 01/01/2006 tarihinden önce TL olarak ihraç edilen Devlet tahvili ve Hazine bonosundan 2014 yılında faiz geliri elde edilirse, indirim oranının birden büyük çıkması dolayısıyla, söz konusu gelirler beyan edilmeyecektir. 01/01/2006 tarihinden itibaren ihraç edilen Devlet Tahvili ve Hazine bonolarından elde edilecek olan faiz gelirleri Geçici 67 nci madde kapsamında tevkifata tabi olduğundan beyan edilmeyecektir.

  • MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ

    • > SORU 1: Motorlu taşıtlar vergisi ne zaman ödenir?

        • Motorlu Taşıtlar Vergisi, her yıl Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.

    • > SORU 2: Yeni taşıt alımında ne zaman motorlu taşıtlar vergisi ödenir?

        • Taşıt, takvim yılının ilk altı aylık döneminde (Ocak-Temmuz) ve birinci taksitin ödenme süresi geçtikten sonra alınmış ise, birinci taksit bir ay içinde, ikinci taksit ise Temmuz ayında ödenir. Taşıt, takvim yılının son altı aylık döneminde (Temmuz-Aralık) ve ikinci taksitin ödenme süresi geçtikten sonra alınmış ise ikinci taksit bir ay içinde ödenir. Birinci taksit ise ödenmez.

    • > SORU 3: Motorlu taşıtlar vergisinde bir alt dilimden vergilendirme şartları nelerdir?

        • I) sayılı tarifede yer alan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerlerine ait yıllık tahakkuk eden vergi tutarlarının Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından o yılın Ocak ayında ilan edilen kasko sigortası değerlerinin % 5’ini aşması halinde, o yıl için ödenecek motorlu taşıtlar vergisi aynı yaş grubundan bir alt kademeye indirilir.Taşıtları “Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi”nde yer alan mükellefler kasko sigortası değeri uygulamasından yararlanmak için yetkili sigorta acentelerine müracaat etmeden, Tebliğ ekinde yer alan “Kasko Sigortası Değeri Uygulaması Başvuru Formu”nu (Ek-2) düzenleyerek motorlu taşıtlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine müracaat ederler.Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından yayınlanan Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi nde yer almayan taşıtların kasko sigortasına esas olan değerleri; yetkili sigorta acenteleri tarafından Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nden alınarak, buna göre ilgili Yıl Motorlu Taşıtlar Vergisi Tutarına Esas Olan Kasko Sigortası Değeri Bildirim Formu düzenlenecektir.Vergi daireleri, bu şekilde müracaatta bulunan mükelleflerin ibraz edecekleri söz konusu formda yer alan bilgileri, motorlu taşıtlar kütüğünde ve ilgili yılın Ocak ayında ilan edilen “Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi”nde yer alan bilgilerle karşılaştırarak, bilgilerin birbirini tutması halinde, başvuruda bulunan mükellefleri kasko sigortası değeri uygulamasından faydalandırırlar.

    • > SORU 4: Engellilere (engelli) ait özel tertibatlı araçlarda motorlu taşıt vergisi var mı?

        • Engellilik dereceleri % 90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtları ile diğer malûl ve engellilerin, bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtları motorlu taşıtlar vergisinden istisna edilmiştir.

    • > SORU 5: Ağustos ayında ikinci el binek otomobili alan şahsın Motorlu Taşıtlar Vergisi mükellefiyeti ne zaman başlar?

        • Kayıt ve tescil yapılmış olup da devir ve temlik sebebiyle kayıt ve tescil yapılan taşıtlarda değişiklik son altı ayında yapılmış ise takip eden takvim yılı başından itibaren başlar.

    • > SORU 6: Çalınan araçlarla ilgili motorlu taşıtlar vergisi uygulaması nasıldır?

        • Çalınan araçların tescil kayıtlarının silinmesi ve tescil kayıtlarının silindiğinin trafik tescil kuruluşlarınca ilgili vergi dairelerine bildirilmesi halinde; tescil kaydının silindiği tarihi takip eden dönemin başından itibaren Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi hükmü gereğince, bu araçlardan dolayı motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetleri bulunan kişilerin mükellefiyetleri sona erdirilecektir.Çalınan araçların bulunması halinde ise bu araçların tescil kaydı üzerinde gerekli düzeltme işleminin yapıldığının trafik tescil kuruluşu tarafından ilgili vergi dairesine bildirilmesi halinde tescil kaydının yapıldığı tarihten itibaren motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti yeniden başlatılacaktır. Mükellefiyetin sona erdiği tarih ile mükellefiyetin başladığı tarih arasında geçen dönemler içerisinde motorlu taşıtlar vergisi tahakkuku yapılmayacaktır.

    • > SORU 7: Araç, kimlik, tescil ve trafik para ceza bilgilerinde hata olması durumunda, düzeltme işlemi için vergi dairesine başvurunuzda bulundurmanız gereken evraklar nelerdir?

        • A. Araç Bilgilerinizde Hata Varsa1.Ruhsat,2.Teknik Belge,3.Şahadetname ( Gümrük Girişli Araçlar için ),

          4.Aracınızda herhangi bir tadilat var ve işlem görmemişse Karayolları Uygunluk Belgesi,

          B. Tescil Tarihinizde Hata Varsa

          1.Ruhsat,

          2.Satış işleminiz varsa satış senediniz,

          3.Veraset işleminiz varsa veraset ilamınız ve varislerin Vergi Numaraları,

          C. Mükellef bilgilerinizde hata varsa

          1. Kimlik bilgilerinizde hata varsa

          a-Nüfus Cüzdanı,

          b-Vergi Kimlik Numaranız,

          c-Ruhsat,

          2. Adres bilgilerinizde hata varsa

          a – Vergi Kimlik Numaranız,

          b – Adresiniz değişmişse yeni adresinizi bildirir dilekçe,

          D. Trafik para cezaları bilgileri

          a- Polis, Banka ve diğer vergi dairelerine yaptığınız ödemeleriniz halen plakanızda borç olarak gözüküyorsa makbuzlarınız,

          b- Trafik Para Cezası konusunda mahkeme kararınız varsa kararın aslı,

          Yukarıda açıklanan bilgilerden konunuza uyan belgelerle birlikte plakanın kayıtlı olduğu vergi dairesine müracaat edilmesi gerekmektedir.


    • > SORU 8: Trafik para cezalarının ödemesi nasıl yapılır?

        • 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen idari para cezaları kesinleşmeden önce muhasebe yetkilisi mutemetlerine ve vergi dairelerine veya vergi daireleri adına tahsilat yetkisi bulunan bankalara ya da posta idaresine ödenebilmektedir.Söz konusu cezaların kesinleşmesinden sonra ise ödemeler, ilgili vergi dairesinin hesabının bulunduğu bankalara veya vergi dairelerine yapılacaktır.Trafik idari para cezasını ödemek isteyen borçlunun ceza tutanağı ile vergi dairesine başvurması halinde, emniyet genel müdürlüğü tarafından veri tabanına söz konusu cezaya ilişkin bilgi girişi yapılmamış olsa bile tutanak bilgilerine istinaden vergi dairesince tahsilat yapılmaktadır. Ancak trafik idari para cezası tutanağı bulunmayan ve veri tabanına da bilgi girişi yapılmayan cezaların vergi dairelerince tahsilatı yapılamamaktadır. Buna göre bir trafik idari para cezasının vergi dairelerine ödenmek istenmesi halinde trafik idari para cezası tutanağının ibrazı ya da emniyet genel müdürlüğü tarafından söz konusu cezanın veri tabanına bilgi girişinin yapılması veya cezayı veren idare tarafından tebliği yapılan ve kesinleşen trafik idari para cezası tutanağının tahsil için ilgili vergi dairesine gönderilmesi gerekmektedir.

    • > SORU 9: Motorlu taşıtlar vergisi bankadan ödenebilir mi?

        • Evvelce bankalar tarafından yıl içinde gecikme zamlı olarak tahsil edilen motorlu taşıtlar vergisi, içinde bulunulan yıla ilişkin olup olmamasına bakılmaksızın gecikme zamlı olarak tahsil edilecektir. Motorlu taşıtlar vergisinin bankalara veya kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi halinde, elektronik tahsil anlaşması yapılmış bankalar ve kredi kartı ile yapılan ödemeler, aynı tarih itibariyle mükellefin hesabına geçmektedir.

    • > SORU 10: Motorlu taşıtlar vergisi ve trafik para cezaları tecil ve taksitlendirilebilir mi?

        • Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen trafik para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacakların ve bunlara ilişkin fer’ilerinin tecil taleplerini; tecili talep edilen alacağın tutarına bakılmaksızın değerlendirerek sonuçlandırmaya ve tecil müracaat tarihinden itibaren azami 30 ayı aşmayacak şekilde süre vermeye vergi daireleri yetkili kılınmıştır.

    • > SORU 11: Motorlu taşıt vergisi borcu tecil edilen aracın muayene yaptırabilmesi için muayene izin belgesi (borcu yoktur) düzenlenebilir mi?

        • Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen trafik para cezaları, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen idari para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacakların ve bunlara ilişkin fer’ileri tecil edilen borçluların, tecil şartlarına uygun ödeme yaptığı sürece maliki oldukları motorlu taşıta ilişkin fenni muayene yaptırabilmeleri, denize veya uçuşa elverişlilik belgesi alabilmeleri için Fenni Muayene İzin Belgesinin düzenlenmesi gerekmektedir.

    • > SORU 12: İnternet vergi dairesinde Motorlu Taşıtlar Vergisinin kredi kartıyla ödenmesi esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

        • 1- Plaka bitişik yazılacak özel plaka ‘Hayır’ seçilecek.2- Gerçek kişiler ‘TC kimlik numarası’, Tüzel kişiler ‘Vergi kimlik numarası’ ile işlem yapacaklar.3- Tahsilat belgesini resmi işlemlerde kullanmak isteyenler; Tahsilat belgesinin bilgisayar çıktısı şeklinde alındıktan sonra vergi dairesine onaylatarak resmi işlemlerde kullanabilirler.4- Vadesi geçmiş motorlu taşıtlar vergisinin kredi kartıyla ödenmesi; kredi kartıyla ödeme yaparken vadesi geçmiş MTV satırı tıklanabiliyorsa ödeme yapılabilir.

          5- Beyaz ekran geldiğinde yoğunluktan kaynaklanıyor.

          6- Lütfen bekleyiniz uyarısı ekranda sürekli gözüktüğünde bankanın yoğunluğundan kaynaklanmaktadır.

          7- ‘Kredi kartı geçersizdir’ uyarısında Kredi kartının türü seçilecek ve kredi kartı numarasının ilk 8 rakamı yazılacak.

          8- Yukarıda açıklanan sorunların haricinde “mtvvd@gelirler.gov.tr” adresine mail atıldığında şube mailin geliş sırasına göre cevap vermektedirler”

          9- Askıda işlem kaldı uyarısı; bankadan olumlu veya olumsuz geri bildirim yapılmadığı için bu uyarı geliyor. Uyarı için belirli bir süre (5 dakika gibi) veriliyor, bu sürenin sonunda işlemleri tekrar denemek gerekiyor. Buna rağmen uyarı devam ediyorsa banka ile irtibata geçilmesi gerekmektedir.


    • > SORU 13: Motorlu taşıt vergisi ve trafik para cezası için internet vergi dairesinden ödeme yapıldığında ödeme belgesi nasıl alınır?

        • İnternet vergi dairesi alındısı vergi daireniz ya da bankanız tarafından üretilemez. İnternet vergi dairesi alındısı ödemenin başarıyla yapıldığını bildiren sayfadan alındıyı indir (PDF) butonuna basarak bilgisayarınıza kaydedebilirsiniz.Bu alındıya daha sonra yeniden erişmek isterseniz, www.gib.gov.tr adresine girin. İnternet vergi dairesini tıklayın. Gelen ekranın sol alt tarafında Sık Kullanılanlar adımının en altındaki Motorlu Taşıt Sorgulaması ve Kredi Kartı ile Ödeme adımına tıklayın. Çıkan ekrandan sol tarafta Motorlu Taşıtları tıklayın. Daha sonra Kredi Kartı İle Ödeme Bilgisi Sorgulama tıklayın. Çıkan ekranda istenilen bilgilerin girişini yapmalısınız.

    • > SORU 14: Kredi kartıyla bankadan – internet vergi dairesinden ödeme yapılması ve ödemenin hesapta görülmemesi durumunda ne yapılmalıdır?

        • Bankalardan yapılan ödemelerde en geç 3 işgünü içinde hesaba işlenecektir. Kredi kartıyla www.gib.gov.tr’den ve bankanın internet şubesinden ödeme yapılmışsa, internet vergi dairesinden 2 saat sonra tekrar sorgulanır. Vergi Tahsil edildi ibaresi bulunan ekran geldiyse vergi dairesindeki hesabınıza işlememiş bile olsa ödeme gerçekleşmiş olduğu için mükerrer ödeme yapılmamalıdır.

    • > SORU 15: Kredi kartıyla motorlu taşıtlar vergisinin mükerrer ödenmesi durumunda ne yapılmalıdır?

        • Aynı borcun kredi kartıyla birden fazla ödenmesi durumunda sistem ikinci ödemenin kabul edilmediğini bankaya otomatik olarak bildiriyor. Finansallaşma gerçekleştirilmiyor. Ancak izleyen iş günü bankanızın müşteri hizmetlerini arayarak veya internet bankacılığından kredi kartınızın dönem içi işlemlerini kontrol ederek yaptığınız ikinci ödemenin hesabınıza iade edilip edilmediğini kontrol ediniz. İade edilmediğine eminseniz aşağıdaki adımları izleyiniz.Kredi kartıyla internet sayfamızdan adına mükerrer ödeme yapılan mükellef, aracın bağlı olduğu vergi dairesine giderek İade / mahsup dilekçesi vermelidir. Mükerrer ödemelerin bütün ödeme belgeleri, iade / mahsup dilekçesi ve adına ödeme yapılan araç sahibinin kimlik belgesi vergi dairesine ibraz edilmelidir.

  • MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ VE ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ (ENGELLİ VATANDAŞLAR)

    • > SORU 1: Engellilere ait özel tertibatlı araçlarda motorlu taşıtlar vergisi istisnası var mıdır?

        • Engellilik dereceleri % 90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtları ile diğer malûl ve engellilerin, bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtları motorlu taşıtlar vergisinden istisna edilmiştir.

    • > SORU 2: Engellilik dereceleri %90 dan az olanlar istisna uygulamasından yararlanabilir mi?

        • Engellilik dereceleri %90 dan az olan malul ve engelliler, bu durumlarını tam teşekküllü Devlet hastanesinden alınan sağlık kurulu raporu ile belgelendirmeleri ve kendi adlarına kayıt ve tescilli olan taşıtların engellilik haline uygun özel tertibatlı veya özel tertibatlı hale getirilmiş taşıtlar olduğunu belirten “Motorlu Araç Tescil Belgesi”nin ilgili tescil kuruluşlarınca onaylanmış örneği ile “Araçlar İçin Teknik Belge” ve “Proje Raporu”nun aslı veya noter onaylı örneğini ilgili vergi dairesine ibraz etmeleri halinde istisna hükmünden yararlanabileceklerdir.

    • > SORU 3: İstisnadan yaralanmak isteyen malul ve engellilerin, ilgili bildirimleri nereye vermeleri gerekmektedir?

        • İstisnadan yararlanmak isteyen malul ve engellilerin, “Malul ve Engelliler Adına Kayıt ve Tescilli Taşıtlarda Motorlu Taşıtlar Vergisi İstisnası Bildirim Formu”nu gerekli olan diğer belgelerle birlikte ilgili vergi dairesine vermeleri gerekmektedir.

    • > SORU 4: Otomatik vitesli taşıtlarda istisna uygulaması nasıldır?

        • Sağlık raporunda sadece sol alt ekstremitede (ayak veya bacakta) engelliliği olduğu belirtilen malul ve engellilerin otomatik vitesli taşıtlarının başkaca özel tertibat yapılmasına gerek olmaksızın, malul ve engelli adına kayıt ve tescil edildiği tarihten itibaren motorlu taşıtlar vergisinden istisna olur.

    • > SORU 5: ÖTV Kanununda malul ve engelliler için uygulanan istisnanın kapsamı nedir?

        • 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan;- 87.03 ( motor silindir hacmi 1.600 cm³’ ü aşanlar hariç ), 87.04 ( motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar hariç ) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından,- 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan (motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar, bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilenler, sürücü dahil 8 kişiye kadar oturma yeri olan binek otomobilleri, yarış arabaları, arazi taşıtları hariç), yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi istiap haddinin %50’sinin altında olanlar ile sürücü dahil 9 kişilik oturma yeri olanların engellilik durumlarının araçları bizzat kullanamayacak ve sürekli olarak tekerlekli sandalye veya sedye kullanmalarını gerektirecek nitelikte olduğunu ilgili mevzuat çerçevesinde alınan engelli sağlık kurulu raporuyla tevsik eden ve engellilik derecesi %90 veya daha fazla olup tekerlekli sandalye ve ya sedye ile binilmesine ve seyahat edilmesine uygun tertibat yaptıran malul ve engelliler tarafından,- 87.03 ( motor silindir hacmi 1.600 cm³’ ü aşanlar hariç ), 87.04 ( motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar hariç ) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, bizzat kullanma amacıyla engelliliğine uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,

          – Yukarıda belirtilen araçların anılan malûl ve engelliler tarafından ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılmasında, bu araçları hurdaya çıkaran malûl ve engelliler tarafından,

          beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV’den istisna edilmiştir.


    • > SORU 6: Sağlık raporuna göre %90 engelli olan 4 yaşındaki çocuğum adına ÖTV istisnasından yararlanarak araba almak istiyorum. Buna göre ÖTV istisnasından yararlanabilir miyim?

        • 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun (7/2) maddesine göre, Kanuna ekli (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tabi mallardan;- 87.03 (motor silindir hacmi 1600 cm3’ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm3’ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olan malul ve engelliler,- 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan (motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar, bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilenler, sürücü dahil 8 kişiye kadar oturma yeri olan binek otomobilleri, yarış arabaları, arazi taşıtları hariç), yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi istiap haddinin %50’sinin altında olanlar ile sürücü dahil 9 kişilik oturma yeri olanların engellilik durumlarının araçları bizzat kullanamayacak ve sürekli olarak tekerlekli sandalye veya sedye kullanmalarını gerektirecek nitelikte olduğunu ilgili mevzuat çerçevesinde alınan engelli sağlık kurulu raporuyla tevsik eden ve engellilik derecesi %90 veya daha fazla olup tekerlekli sandalye ve ya sedye ile binilmesine ve seyahat edilmesine uygun tertibat yaptıran malul ve engelliler tarafından,beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı vergiden istisna edilmiştir.

          Bu hükmün uygulamasında engellilik oranı %90 ve üzerinde olan malul ve engellilerin yaşıyla ilgili bir sınırlama olmayıp, engellilik derecesi (tüm vücut fonksiyon kaybı oranı) %90’ın üzerinde olan engelli küçükler tarafından ilk iktisap edilecek araçta da ÖTV istisnasından yararlanılması mümkün bulunmaktadır.


    • > SORU 7: Engelliye ait aracın ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu pert olması, kullanılamaz hale gelmesi halinde yeni bir sıfır araç almasında ÖTV hesaplanır mı?

        • ÖTV Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinin (d) alt bendi uyarınca; malul ve engelliler tarafından istisnadan yararlanılarak ilk iktisabı yapılan aracın, deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya ayrılması halinde, bu aracın ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıl geçmemiş olsa dahi – aynı koşullarla – bir başka aracın ilk iktisabında da istisnadan yararlanılabilecektir.

    • > SORU 8: Engelliler, araçlarını aldıktan 5 yıl sonra engelli olmayan birisine bir başkasına ÖTV ödemeden satabilirler mi?

        • ÖTV Kanununun 15/2-a maddesine göre, (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların, veraset yoluyla intikaller hariç, ilk iktisabında istisna uygulanan malların istisnadan yararlananlar dışındakilerce iktisabında, ilk iktisabındaki matrah esas alınarak adına kayıt ve tescil işlemi yapılandan, kayıt ve tescili tarihinde geçerli olan oran üzerinden, bu tarihte özel tüketim vergisi alınacağı, Kanunun 7 nci maddesinin (2) numaralı bendi çerçevesinde istisnadan yararlananlar tarafından bu istisnadan yararlanılarak iktisap ettikleri kayıt ve tescile tabi malları 5 yıldan fazla kullanarak elden çıkarmaları durumunda ise bu hükmün uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.Bu hükme göre; Kanunun 7/2 nci maddesinde düzenlenen istisnadan yararlanan malul ve engellilerin bu kapsamda iktisap ettikleri araçları 5 yıldan fazla kullanarak bir başkasına satması durumunda, aracı alan kişi tarafından ÖTV ödenmeyecektir.

    • > SORU 9: Engellinin araç alımında ( ilk iktisabında ) ÖTV doğar mı?

        • (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan;a) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³’ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³’ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından,b) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³’ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³’ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, bizzat kullanma amacıyla engelliliğine uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı, vergiden müstesnadır.

    • > SORU 10: Malul ve engellilere tanınan ÖTV istisnasından yararlanma süresi ne kadardır?

        • İstisnadan yararlanarak adlarına bir taşıt aracı tescil edilenlerin, ilk iktisap tarihinden itibaren 5 yıl süresince ÖTV ödemeden taşıt aracı satın almaları veya ithal etmeleri mümkün değildir. Ancak, istisna kapsamında iktisap edilen araçların, ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılması halinde beş yıllık süre dolmaksızın yeniden istisnadan yararlanılması mümkündür.

    • > SORU 11: Malul ve engellilerin, özel tertibat yapılma şartı olsun veya olmasın, ÖTV ödemeden iktisap edebileceği taşıt araçları hangileridir?

      • Malul ve engelliler; motor silindir hacmi 1600 cm³’ü aşmayan binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlar (steyşın vagon, arazi taşıtı ve jeepler dahil),motor silindir hacmi 2.800 cm³’ü aşmayan eşya taşımaya mahsus taşıtlar, motosikletler, mopedler ve bir yardımcı motoru bulunan tekerlekli taşıtları özel tertibat yapılma şartı olsun veya olmasın ÖTV ödemeden iktisap edebileceklerdir.

  • ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZ

    • > SORU 1: Kimler ödeme kaydedici cihazı kullanmak mecburiyetindedir?

        • Satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetindedirler.

    • > SORU 2: Ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti için süre var mıdır?

        • Yeni işe başlayan ve sonradan mecburiyet kapsamına giren mükelleflerin ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetleri işe başlama ve mecburiyet kapsamına girme tarihinden itibaren 30 gündür.Bu süre, mükelleflerin kalkınmada birinci ve ikinci derecede öncelikli yörelerdeki faaliyetleri ile ilgili olarak 60 gün olarak belirlenmiştir.

    • > SORU 3: Ödeme kaydedici cihaz kullanmak suretiyle verilen satış fişlerinde bulunması gereken bilgiler nelerdir?

        • Satış fişlerinde; satış fişini veren kişi veya kuruluşun adı ve soyadı veya unvanının, adresinin, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarasının, satılan malların cinsi ve bedellerinin, vergili olup olmadıklarının ve bunlara ait toplamların, müteselsil fiş numarasının, işlem tarihinin, cihazın onaylandığını gösterir sembolün ve cihaz sicil numarasının gösterilmesi gerekir.

    • > SORU 4: Yanlış düzenlenen ödeme kaydedici cihaz fişi ile ilgili olarak yapılması gerekenler nelerdir?

        • Yanlış kesilen fişin aslı alınıp iptal edildikten sonra doğru bedelli yeni fiş düzenlenir. Ayrıca ilgili vergi dairesine konu hakkında dilekçe ile bilgi verilir. Yanlış kesilen fiş gerektiğinde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir.

    • > SORU 5: Ödeme kaydedici cihaz levhası/ruhsatı kaybedildiğinde yapılması gereken işlemler nelerdir?

        • Ödeme kaydedici cihaz levhasını kaybeden mükellefler bağlı oldukları vergi dairesine müracaat ederek yenisini almak, Ruhsatını kaybedenler ise yetkili ödeme kaydedici cihaz firmasına müracaat ederek yenisini çıkartmak zorundadırlar.

    • > SORU 6: Ödeme kaydedici cihaz arızalandığı zaman yapılacak işlemler ve bu süre içerisinde mükelleflerin yapacakları satışlarla ilgili olarak kullanacakları belgeler nelerdir?

        • Kullanmakta oldukları ödeme kaydedici cihazları arızalanan mükellefler en geç arızanın meydana geldiği günü takip eden günün sonuna kadar yetkili bakım ve onarım servislerine başvuruda bulunarak cihazlarının onarımını yaptıracaklardır. Mükellefler cihazlarının arızalı olduğu günlerde yapacakları satışlarını Vergi Usul Kanununa göre düzenleyecekleri fatura veya perakende satış fişleri ile belgelendireceklerdir.

    • > SORU 7: İşletmesini kapatan mükelleflerin, kullanmış olduğu ödeme kaydedici cihazla ilgili olarak yapacakları işlemler nelerdir?

        • İşletmesini kapatan ve perakende ticaretle uğraşmayan mükellefler; işi bırakma tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ödeme kaydedici cihazların bakım ve onarımına yetkili servislere başvuruda bulunarak cihaz hafızasında kayıtlı bilgileri tespit ettirip cihazlarını çalışamaz (gayri faal) hale getirteceklerdir.Servis tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde servis tutanağı, mali hafıza raporu ve ödeme kaydedici cihaz levhası ile birlikte ilgili vergi dairesine müracaat edilerek cihazın kaydı sildirileceklerdir.

    • > SORU 8: Kullanılmış cihazların satışında neler yapılması gerekmektedir?

        • Kullandıkları cihazları satmak isteyen mükellefler yetkili servise başvuruda bulunarak cihaz hafızasında kayıtlı bilgileri tespit ettirecekler, servis cihaz bünyesindeki eski mali hafızayı söküp, cihazla aynı numaraya sahip yeni bir mali hafıza takacaktır. Satıcı, alıcıdan vergi dairesi izin yazısın almak ve bunu düzenleyeceği faturaya kaydetmek suretiyle cihazı fatura, ruhsatname ve kullanma kılavuzu ile birlikte alıcıya teslim etmek suretiyle satış işlemini gerçekleştirecektir. Satıcı, satış tarihinden itibaren 15 gün içerisinde, mali hafıza raporu, servis tutanağı ve ödeme kaydedici cihaz levhası ile birlikte bağlı olduğu vergi dairesine müracaat ederek cihazın kaydını sildirecektir.

    • > SORU 9: Kapatılan bir işyerine ait ödeme kaydedici cihazın satın alınması halinde ne yapılmalıdır?

        • Kullanılmış ödeme kaydedici cihaz alan mükellefler, alış faturasının düzenlendiği tarihten (fatura tarihi dahil) itibaren 15 gün içerisinde; fatura, fiş örneği, ruhsatnamenin cihaza ve mükellefe ait bilgilerin bulunduğu sayfalarının fotokopileri ve yetkili servis tutanağı ile birlikte bağlı oldukları vergi dairesine müracaat ederek cihazlarının kaydını yaptıracak ve ödeme kaydedici cihazlara ait levhayı alacaklardır.

    • > SORU 10: “Z” raporu nedir, satış yapılmayan günlerde “Z” raporu alınacak mıdır?

        • “Z” raporları günlük kapanış raporu olup, günlük hafızayı sıfırlamakta ve toplam bilgileri mali hafızaya yüklemektedir. “Z” raporlarının günde bir defa (çalışma saati sonu itibariyle) ve gece saat 24:00’e kadar alınması esas olup, gece saat 24:00’den sonra bir süre daha faaliyetine devam eden mükellefler günlük olarak almak zorunda oldukları “Z” raporlarını, faaliyetlerinin bitiş saatinde alacaklardır. Gece 24:00’den sonra alınan “Z” raporu üzerinde yazılı hasılat cihazın kullanılmaya başlandığı günün hasılatı olarak değerlendirilir. İş yerinin kapalı olduğu veya cihaz kullanmayı gerektiren bir satış olmadığı günlerde “Z” raporu alma zorunluluğu bulunmamaktadır.

    • > SORU 11: Akaryakıt istasyonlarında düzenlenen ödeme kaydedici cihaz (yazarkasa) fişleri faturaya dönüştürülebilir mi?

        • 68 Seri nolu genel tebliğde belirtildiği üzere taşıt tanıma, müşteri tanıma vb. sistemler veya özel olarak geliştirilen kartlar kullanılarak ya da özel anlaşmalara dayanılarak yapılan akaryakıt satışları dışında kalan diğer bütün satışlar için düzenlenen ödeme kaydedici cihaz fişleri tutarı ne olursa olsun fatura yerine geçen belge olarak kabul edildiği için, ayrıca faturaya dönüştürülmeyecektir. Ancak akaryakıt istasyon işletmecileri arasında yapılan özel anlaşmalara dayanılarak, gerçekleştirilen (ve pompalara bağlı ödeme kaydedici cihazlardan otomatik olarak çıkan fişlerle belgelendirilen) ve faturası mal teslimini müteakiben belirli periyotlarla düzenlenen akaryakıt satışlarına münhasır olmak üzere, bu satışlara ilişkin faturanın (katma değer vergisi açısından vergilendirme dönemi aşılmamak şartıyla) on beş gün içinde akaryakıt istasyon işletmelerince fatura düzenlenmesi mümkündür.

    • > SORU 12: Süresi içerisinde ödeme kaydedici cihazını almayan mükelleflere kesilecek ceza ne kadardır?

        • 3100 sayılı Kanunla ilgili 36 Seri No.lu Genel Tebliğe göre, sonradan ödeme kaydedici cihaz kullanmayı gerektiren bir işle uğraşmaya başlayan mükelleflerin, bu işe başladıkları tarihten itibaren 30 gün (51 Seri No.lu Genel Tebliğe göre kalkınmada öncelikli yörelerde faaliyet gösteriyorsa 60 gün) içinde ödeme kaydedici cihaz kullanma yükümlülükleri bulunmaktadır. Süresi içerisinde ödeme kaydedici cihaz almayan mükellef adına 3100 Sayılı Kanunun Mükerrer 8/1 inci maddesi uyarınca her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin 8 numaralı bendinde yazılı özel usulsüzlük cezası kesilmekte olup, 01.01.2014’den itibaren 800.-TL olarak belirlenmiştir.

    • > SORU 13: Yeni ödeme kaydedici cihaz alınmasında yapılması gerekenler nelerdir?

        • Mükelleflerin işe başlama tarihinden itibaren 30 gün içinde ÖKC alması gerekmektedir. Cihazı satın alan mükellef, fatura, ruhsatname kullanma kılavuzu ile birlikte cihazı teslim alacak ve alış faturasının düzenlendiği tarihten (fatura tarihi dahil) itibaren 15 gün içinde (ancak 15 günlük süre yukarıda belirtilen 30 günü geçmemek kaydıyla) gerekli belgelerle (cihaza ait fiş örneği de dahil) birlikte bağlı bulunduğu vergi dairesine müracaatla cihazın adına kaydının yapılmasını ve Ödeme Kaydedici Cihazlara Ait Levhanın verilmesini talep edecektir.

    • > SORU 14: İnternet üzerinden yapılan satışlarda ödeme kaydedici cihaz (yazarkasa) kullanma mecburiyeti var mıdır?

        • Satışlarını internet üzerinden gerçekleştiren, bürosunu sadece müşteri ile irtibat için kullanan, bunun dışında herhangi bir emtia satışı yapmayan, satış bedelini bürosunda tahsil etmeyen (banka aracılığıyla veya elektronik yolla alan) mükelleflerin Vergi Usul Kanununda geçen fatura veya perakende satış fişlerini düzenlemeleri şartıyla ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetleri bulunmamaktadır.

    • > SORU 15: İşi bırakma veya sair nedenlerle cihazlarını ileride tekrar kullanmak veya satmak gibi amaçlarla geçici olarak kullanım dışı bırakan mükellefler ne şekilde işlem yapacaklardır?

        • İşi bırakma nedeniyle yapılacak geçici kullanım dışı bırakma işlemleri, işi bırakma tarihinden itibaren 30 gün içerisinde gerçekleştirilecektir. Mükellefler, yetkili servise başvuruda bulunularak cihaz hafızasında kayıtlı bilgileri tespit ettireceklerdir. Yetkili servis gerekli tespitleri yapıp raporları aldıktan sonra cihazın çalışmasını sağlayan ve mali hafıza-cihaz bağlantısı içerisinde yer alan elektronik parçalardan birini (mali hafıza yazılım çipi vb.) söküp alıkoymak suretiyle cihazı çalışamaz hale getirecektir. Bu işlemi müteakip cihazın muhafaza tertibatı servis tarafından mühürlenerek gayri faal bir şekilde mükellefe teslim edilecektir. Mükellef, servis tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde; servis tutanağı, mali hafıza raporu ve ödeme kaydedici cihaz levhası ile birlikte vergi dairesine müracaat ederek cihazlarının kaydını sildirecektir.

    • > SORU 16: Hatalı olarak düzenlenen ve yanlışlıkla müşteriye verilen ödeme kaydedici cihaz fişleri ile ilgili ne gibi bir işlem yapılacaktır?

        • Hatalı fişin yanlışlıkla müşteriye verilmesi ve bulunamaması halinde, yeterli veri ile ispatlanmak (hatalı fişin fatura düzenleme limitinin veya işletmenin günlük hasılatının üzerinde olması vb.) kaydıyla yapılan hata mükellef tarafından bir dilekçe ile ilgili vergi dairesine bildirilecek ve kayıtlara gerçek bedel yazılacaktır. Vergi daireleri gerek görmeleri halinde anılan mükellefler hakkında hasılat tespitine yönelik olarak yoklama veya incelemeler yaptırmak suretiyle bilginin doğruluğunu araştırabilecekler.

    • > SORU 17: Akaryakıt istasyonlarında kullanılacak ÖKC’ ler için izin yazısı alınır mı ayrıca levha alınması ve kullanılması gerekir mi?

        • 66 seri nolu ÖKC G.T’de ”Akaryakıt pompalarının ödeme kaydedici cihazlara bağlanmasına ilişkin yükümlülüğün Kanunla Bakanlığımıza tanınan yetkiye dayanılarak getirilmiş bulunması, kuruluş işlemlerinin belirli bir takvim içerisinde tamamlanma zorunluluğu ve bahse konu ödeme kaydedici cihazların sadece akaryakıt pompalarına bağlı olarak kullanılabilmesi sebebiyle, münhasıran akaryakıt pompalarına bağlanmak üzere yapılacak ödeme kaydedici cihaz satışlarında düzenlenecek faturaların üzerine, müşterinin bağlı olduğu vergi dairesi ile vergi kimlik numarası da belirtilmek ve 50 Seri No.lu Genel Tebliğin(4) A/1-d bölümünde açıklandığı şekilde yapılan satış hakkında ilgili vergi dairesine (müşterinin kayıtlı olduğu) gerekli bilgi verilmek suretiyle, mükelleflerden (Vergi Dairesinden alınması gereken) “ödeme kaydedici cihaz kullanmakla yükümlü olduklarına dair izin yazısı” istenmeyecektir.”Ödeme kaydedici cihazların akaryakıt pompalarına montajı işleminin zamana ihtiyaç göstermesi, fatura tarihi ile cihazın montajı ve kullanımı arasındaki sürenin onbeş günlük kayıt süresini aşabileceği durumu dikkate alınarak pompalara bağlanacak ödeme kaydedici cihazların vergi dairesine kaydında mükelleflerden fiş örneği istenmemesi; kayıt işleminin, dilekçe, cihazın iktisabına ilişkin fatura fotokopisi ve ruhsatnameye dayanılarak gerçekleştirilmesi; ayrıca akaryakıt pompalarına bağlanacak ödeme kaydedici cihazların açık alanda kullanılması, ödeme kaydedici cihaz levhalarının asılmasına uygun bir fiziki ortam bulunmaması sebebiyle, söz konusu cihazlar için “ödeme kaydedici cihazlara ait levha”nın düzenlenmemesi, bunun yerine cihaz ruhsatnamesinin (cihazın marka, model, sicil no. Ve onayına ilişkin bilgilerin yer aldığı) sayfasına ilgili vergi dairesince “kaydedilmiştir” şerhi düşülüp tasdik edilmek suretiyle mükellefe verilmesi uygun bulunmuştur. Söz konusu ruhsatnamelerin, gerektiğinde ilgililere ibraz edilmek üzere, cihazın kullanıldığı işletmede muhafaza edilmesi gerekmektedir.

    • > SORU 18: Yazar kasa izin yazısını aldıktan sonra kaç gün içinde yazar kasayı teslim almak gerekiyor?

        • 36 Seri No.lu Genel Tebliğde açıklandığı üzere perakende ticaretle uğraşan veya hizmet ifa eden birinci ve ikinci sınıf tacirlerin işe başlama tarihinden itibaren 30 gün (51 Seri No.lu Genel Tebliğe göre kalkınmada öncelikli yörelerde 60 gün) içerisinde ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetleri bulunmaktadır. Mükelleflerin bu süreler içerisinde hem izin yazılarını hem de cihazlarını almaları gerekiyor.

    • > SORU 19: Ekonomik ve teknolojik ömrünü tamamlayan eski ödeme kaydedici cihazlar hakkında ne gibi işlemler yapılacaktır?

        • Ellerinde ekonomik ve teknolojik ömrünü tamamlayan ödeme kaydedici cihazları bulunan mükelleflerin 60 Seri No’lu Genel Tebliğin 4’üncü bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde Bakanlığımızca yetki verilmiş herhangi bir ödeme kaydedici cihaz servisine müracaat ederek cihazın kullanıldığı döneme ait hâsılatı gösteren mali hafıza raporunu aldırmak ve Ek:1 No.lu tutanağı düzenleterek, vergi dairesi kaydını sildirmek suretiyle cihazlarını hurdaya ayırmaları gerekecektir.

    • > SORU 20: Yedek parça, akü ve lastik satışlarında ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti var mıdır?

        • 3100 sayılı Kanunla ilgili 38 Seri No’lu Genel Tebliğin 3’üncü bölümünde, ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti dışında bırakılan oto sanatkarları sayılmış olup bunlar arasında yedek parça, akü ve lastik satışı işiyle uğraşanlara yer verilmemiştir. Bu nedenle Vergi Usul Kanunu’na göre fatura düzenleme mecburiyeti olmayan satışları bulunan oto yedek parça, akü ve lastik satıcılarının ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunmaktadır.

    • > SORU 21: Usulüne uygun kağıt rulo kullanmamaktan dolayı müşterilerine silik ve okunaksız ödeme kaydedici cihaz fişi veren mükellefler hakkında ne gibi bir işlem yapılacaktır?

        • Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 3100 sayılı Kanunla ilgili 52 Seri No’lu Genel Tebliğin 5’inci bölümünde, termal yazıcılı ödeme kaydedici cihazlarda kullanılacak kağıt ruloların taşıması gereken özellikler açıklanmıştır. Bu nedenle termal yazıcılı ödeme kaydedici cihaz fişlerinin 52 Seri No’lu Genel Tebliğde sayılan şartları taşıması zorunlu olup bu özellikleri ihtiva etmeyen fişleri düzenleyen mükellefler hakkında Bakanlığımızca belirlenip açıklanan usul ve esaslara uymamaktan dolayı beş kat birinci derece usulsüzlük cezasının kesilmesi gerekmektedir.

    • > SORU 22: Mükellefler bütün satışlarda ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetinde midir?

        • Bütün satışları Vergi Usul Kanununun 232. maddesinde 5 bent halinde sayılanlara olan veya her bir satışının bedeli 2014 yılı için 800 TL’yi aşan mükelleflerin ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunmamaktadır. Vergi Usul Kanununun 232. maddesinde 5 bent halinde sayılanlar dışındakilere, bedeli 800 TL’yi aşmayan satışları olanların ise ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetleri bulunmaktadır.

    • > SORU 23: Mahrukatçılar ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetinde midir?

        • 3100 sayılı Kanunla Bakanlığımıza tanınan yetkiye dayanılarak 49 Seri No’lu Genel Tebliğ ile mahrukatçılar ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti dışında bırakıldığından odun, kömür satışı ile uğraşan mahrukatçıların ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetleri bulunmamaktadır.

    • > SORU 24: Katma değer vergisi beyannamelerini internet ortamında gönderen mükellefler beyannamelerine aylık ödeme kaydedici cihaz mali hafıza raporu eklemek zorunda mıdır?

        • 21 Seri No’lu Katma Değer Vergisi sirküleri ile beyannamelerini internet üzerinden gönderen mükelleflerin aylık mali hafıza raporlarını beyannamelerine ekleme zorunluluğu kaldırılmıştır. Bahse konu mükelleflerin ay içinde cihazlarını kullanmamaları halinde durumu dilekçe ile bildirim yükümlülükleri de bulunmamaktadır.

    • > SORU 25: Ödeme kaydedici cihazları çalınan ve kaybolan mükellefler hakkında ne gibi işlemler yapılacaktır?

        • Perakende ticaretin devamı boyunca kullanılma mecburiyeti bulunan ödeme kaydedici cihazlar, vergi matrahının tespitine esas olan bilgilerin güvenli bir şekilde kayıt altına alındığı önemli bir belge niteliği taşımaktadır. Ayrıca çalınan veya kaybolan cihazlar yasal olmayan yollarla kullanılma imkanı bulunmaktadır. Bu sebeple cihazı çalınan veya kaybolan mükellefin olayı mahkeme kararı ile kanıtlaması mutad vasıtalarla ilan etmesi ve ilgili üretici veya ithalatçı kuruluşa bildirmesi gerekmektedir. Ayrıca bir suistimal olup olmadığının belirlenmesi bakımından mükellef hesapları incelemeye alınmaktadır.

    • > SORU 26: Ödeme kaydedici cihaz alımında mükelleflere ne tür kolaylıklar sağlanmaktadır?

        • 3100 sayılı Kanunun 5228 sayılı Kanunla değişik 7’nci maddesinin 1’inci fıkrası ile mükelleflere, işyerlerinde kullanmak üzere satın alacakları cihazlar için % 100’e kadar amortisman oranı seçme imkanının sağlanması ve ödeme kaydedici cihaz teslimlerinde uygulanan katma değer vergisi oranının diğer emtia satışlarına göre daha düşük tutulmasıyla ödeme kaydedici cihaz alımına ilişkin maddi yük büyük ölçüde hafifletilmiştir.

    • > SORU 27: Kimler yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti kapsamına girmektedir?

        • Satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlara (perakende teslimde bulunan veya hizmet veren) mükellefler Vergi Usul Kanununa göre fatura vermek zorunda olmadıkları mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazlarıkullanmak mecburiyetindedir.Buna göre;
          1. 3100 sayılı Kanun mevzuatına göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde olan (Bakanlıkça muaf tutulanlar hariç),
          2. Vergi Usul Kanununa göre birinci ve ikinci sınıf tacir kapsamına giren,
          3. Perakende olarak mal satışı veya hizmet ifasında bulunan,
          4. Vergi Usul Kanununa göre fatura düzenleme zorunluluğu olmayan satışları bulunan, diğer bir ifade ile perakende satış fişleri ile belgelendirilebilecek nitelikte satışları olan (Mükellefin bütün satışları için kendiliğinden fatura düzenliyor olması yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetini kaldırmaz.) mükellefler, yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti kapsamına girmektedirler.

    • > SORU 28: Kaç tür yeni nesil ödeme kaydedici cihaz vardır?

        • Basit/bilgisayar bağlantılı ve EFT-POS özellikli (Pos yazarkasa) olmak üzere temel olarak iki tür yeni nesil ödeme kaydedici cihaz vardır.Ayrıca, akaryakıt pompalarına bağlanan, sinema giriş bileti ve yolcu taşıma bileti düzenleyen ödeme kaydedici cihazlar da bu Tebliğ kapsamına girmektedir.

    • > SORU 29: EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihazı kimler, hangi tarih itibariyle kullanmak zorundadır?

        • 426 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 4 numaralı bölümünün (a) bendinde yapılan açıklamaya göre,3100 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatına göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olan (Bakanlığımızca muaf tutulanlar hariç) mükelleflerden sadece;– Faaliyetlerinde seyyar EFT-POS cihazı kullananlar,– Yol kenarı otopark hizmeti verenler, 01/10/2013 tarihinden itibaren EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihaz alarak kullanmak zorundadırlar.

          Bu kapsama girmeyen mükellefler de isterlerse bu tür yeni nesil ödeme kaydedici cihazları alarak kullanabilirler.


    • > SORU 30: 07/08/2014 tarihinden sonra yeni nesil ödeme kaydedici cihaz alan mükellefler bu cihazlarını ne zamana kadar vergi dairesine kayıt ettireceklerdir?

        • 437 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğde, mükelleflerin gerek mecburiyetlerinin başlaması sebebiyle gerekse mecburiyetleri başlamadan kendi istekleri ile kullanmak üzere aldıkları yeni nesil ödeme kaydedici cihazlarını, alış faturasının düzenlendiği tarihten (fatura tarihi dahil) itibaren 15 gün içerisinde bağlı bulundukları vergi dairesine bir dilekçeyle (alış faturası örneği, cihaz sicil numarası, cihazdan alınan bir fiş örneği de dâhil olmak üzere gerekli belgeleri eklemek suretiyle) bildirerek kayıt ettirecekleri, ayrıca mükelleflerin kayıt işlemi ile birlikte, kullanmak üzere aldıkları her bir cihaz için ayrı ayrı olmak üzere “Ödeme Kaydedici Cihazlara Ait Levha”yı söz konusu süre içerisinde vergi dairelerinden alarak işyerlerinde devamlı surette görülebilecek bir yere asacakları açıklanmıştır.Anılan Genel Tebliğe göre, cihazın alındığı tarih itibariyle yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetinin başlamasına 15 günden daha az bir süresi kalan mükelleflerin, söz konusu 15 günün sonunu beklemeden yukarıda açıklandığı şekilde cihazlarının kaydını yaptırıp ödeme kaydedici cihazlara ait levhalarını almaları, diğer bir anlatımla cihazlarını, alış faturasının düzenlendiği tarihten itibaren (yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetinin başlama tarihini geçmemek şartıyla) vergi dairesine kaydettirip levhalarını alarak kullanmaya başlamaları gerekmektedir.

    • > SORU 31: Basit/Bilgisayar bağlantılı yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kimler, hangi tarih itibariyle kullanmak zorundadır?

        • 426 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 4 numaralı bölümünün (c) bendinde yapılan açıklamaya göre;3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanuna istinaden Bakanlığımızca muaf tutulanlar hariç olmak üzere anılan Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olan diğer tüm mükellefler 01/01/2016 tarihinden itibaren basit/bilgisayar bağlantılı yeni nesil ödeme kaydedici cihazları alarak kullanmak zorundadırlar.Mükellefler, bu tarihten önce de Bakanlığımızca onaylanmış Basit/bilgisayar bağlantılı yeni nesil ödeme kaydedici cihazları alarak kullanabilirler.

    • > SORU 32: Toptan ticaretle uğraşmaktayım ve faaliyetimde seyyar EFT-POS (banka POS’u) kullanmaktayım. EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetim var mı?

        • Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti perakende ticaretle uğraşan veya hizmet ifa eden birinci ve ikinci sınıf tüccarlara getirildiğinden, toptan ticaretle uğraşan mükelleflerin yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetleri yoktur.

    • > SORU 33: Basit usule tâbi mükellefim ve faaliyetimde seyyar EFT-POS (banka POS’u) kullanmaktayım. EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetim var mı?

        • Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti birinci ve ikinci sınıf tüccarlara getirildiğinden, basit usule tâbi mükelleflerin yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetleri yoktur.

    • > SORU 34: Otel işletiyorum otel bünyesinde dışarıdan gelenlere de hizmet veren bir restoran bulunmaktadır ve işletmemde seyyar EFT-POS kullanıyorum. Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetim var mı?

        • 49 seri no.lu ödeme kaydedici cihaz genel tebliğinde “münhasıran günlük müşteri listesinde kayıtlı müşterilerine hizmet veren otel işletmecileri ÖKC kullanma mecburiyetinin dışında bırakılmıştır. Günlük müşteri listesinde kayıtlı olmayan ve dışarıdan gelen müşterilere de hizmet vermeniz sebebiyle yeni nesil ÖKC kullanma mecburiyetiniz vardır.

    • > SORU 35: Otopark işletmecisiyim. Bir yol kenarı, bir de sabit otoparkım var. Yeni nesil ÖKC kullanma mecburiyetim var mı ?

        • 426 Sıra No’ lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 4 numaralı bölümündeki açıklama uyarınca;-Yol kenarı otoparkınızda 01.10.2013 tarihinden itibaren EFT-POS özelliği olan yeni nesil ÖKC, Sabit otoparkınızda 01.01.2016 tarihinden itibaren, basit/bilgisayar bağlantılı yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetiniz bulunmaktadır. Sabit otoparkınızda EFT-POS özelliği olan yeni nesil ÖKC de kullanabilirsiniz.

    • > SORU 36: Akaryakıt istasyonu işletmecisiyim ve akaryakıt satışlarımı pompalara bağlı yazar kasalardan otomatik olarak çıkan ödeme kaydedici cihaz fişleri ile belgelendirmekteyim. Bu satışlarla ilgili tahsilatımda seyyar EFT-POS cihazı (banka POS’u) kullanmaktayım. EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetim var mı?

        • Mevcut uygulamada, akaryakıt istasyonlarında taşıtlara yapılan akaryakıt satışları pompalara bağlı ödeme kaydedici cihazlardan otomatik olarak çıkan fişlerle belgelendirildiğinden, pompalardan yapılan akaryakıt satışlarıyla ilgili tahsilat için seyyar EFT-POS (banka POS’u) cihazını kullanmaya devam edebilirsiniz.Ancak, akaryakıt harici satışlarda (market, oto yıkama, yağ değişimi vb.) seyyar EFT-POS cihazı kullanılması hâlinde, münhasıran bu satışların belgelendirilmesinde EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazların kullanılması icap etmektedir.

    • > SORU 37: Faaliyetimizde seyyar EFT-POS kullanıyoruz. Elimizde bulunan ve müşterinin ayağına gitmek suretiyle yapılan tahsilâtlarda kullanılan birden fazla seyyar EFT-POS cihazımız (mobil banka POS’u) mevcuttur.Her bir mobil pos için EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihaz almak zorunda mıyız?

        • Perakende nitelikli mal satışlarının veya hizmet ifalarının bedelinin tahsilinde kullanılan seyyar EFT-POS’larının mobil banka POS’u) tamamı EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazlarla değiştirilecektir. İhtiyaç fazlası olup kullanılmayan seyyar EFT-POS’larının (mobil banka POS’u) ise iptal edilmesi veya hiçbir şekilde perakende nitelikli satışların bedelinin tahsilinde kullanılmaması gerekir.

    • > SORU 38: Serbest muhasebeci mali müşavirim. Yeni nesil ÖKC kullanma mecburiyetim var mı?

        • Serbest meslek faaliyetinde bulunmanız sebebiyle 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun kapsamına girmediğinizden yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar kullanma mecburiyetiniz yoktur.

    • > SORU 39: İşyerimde kullanmakta olduğum önceki mevzuata göre onaylanmış bulunan yazar kasamın mali hafızası 01/01/2014 tarihinden sonra dolarsa, dolan bu mali hafızayı yeni bir mali hafıza ile değiştirebilirmiyim?

        • Hayır değiştirilemez. Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz uygulaması ile ilgili olarak yayımlanan 426 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 4 numaralı bölümünün (d) bendinde, mükelleflerin, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine tâbi mevcut ödeme kaydedici cihazlarını, 31/12/2015 tarihini geçmemek üzere malî hafızaları doluncaya kadar kullanabilecekleri, 1/1/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, 3100 sayılı Kanuna göre Bakanlığımızca onaylanmış olan ve mükelleflerce kullanılmakta iken mali hafızası dolan ödeme kaydedici cihazlara yeni mali hafıza takılmayacak, söz konusu cihazın 60 Seri No.lu ödeme kaydedici cihaz Genel Tebliğinin 4 üncü bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde hurdaya ayrılması ve bu durumdaki mükelleflerin yeni bir ödeme kaydedici cihaz (yeni nesil veya 3100 sayılı Kanuna tabi cihaz) alarak Kanuni yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekmektedir.

  • ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ

    • > SORU 1: ÖTV’nin konusu nedir?

        • Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli;- (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi,- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanların ilk iktisabı,- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olmayanlar ile (III) ve (IV) sayılı listelerdeki malların ithalatı veya imal ya da inşa edenler tarafından teslimi,

          -(I), (III) ve (IV) sayılı listedeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olmayanların özel tüketim vergisi uygulanmadan önce müzayede yoluyla satışı,

          bir defaya mahsus olmak üzere özel tüketim vergisine tabidir.


    • > SORU 2: ÖTV Kanununa ekli listelerde hangi mallar vardır?

        • Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli 4 (dört) adet listede kapsama giren mallar Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (G.T.İ.P.) numaralarıyla tanımlanmıştır.- (I) sayılı listenin A cetvelinde; akaryakıt ürünleri, doğal gaz, LPG,- (I) sayılı listenin B cetvelinde; akaryakıta katılabilen solvent türevleri, tiner, bazyağ, madeni yağlar ve yağlama müstahzarları,- (II) sayılı listede kara, deniz ve hava taşıtları,

          – (III) sayılı listenin A cetvelinde; kolalı gazozlar ve alkollü içkiler,

          – (III) sayılı listenin B cetvelinde; sigara, sigarillo, puro gibi tütün mamulleri ile içilen, çiğnenen veya enfiye olarak kullanılan tütün mamulleri,

          – (IV) sayılı listede; genel itibariyle havyar ve havyar yerine kullanılan ürünler, ıtriyat ve parfümeri ürünleri, kürkten giyim eşyası ve aksesuarlar, kristal sofra ve mutfak eşyaları, beyaz eşyalar, elektrik motorlu taşıt araçlarının motorunu çalıştırmaya mahsus elektrik akümülatörleri, ses ve görüntü cihazları, telsiz-telefon cihazları, kristal avizeler, fildişi, kemik, bağa, boynuz gibi hayvansal maddelerden mamul eşya, silahlar, oyun makine ve aletleri ile muzır neşriyat kapsamında bulunan yayınlar,

          yer almaktadır.


    • > SORU 3: ÖTV’nin mükellefi kimlerdir?

        • ÖTV Kanununa ekli (I), (III) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olmayanları imal, inşa veya ithal edenler ile bu malların müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler,(II) sayılı listedeki mallardan, kayıt ve tescile tabi olanlar için; motorlu araç ticareti yapanlar, kullanmak üzere ithal edenler veya müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler.

    • > SORU 4: ÖTV’de vergilendirme dönemleri nasıldır?

        • Vergilendirme dönemi;- (I) sayılı listedeki mallar için, her ayın ilk on beş günü birinci dönem, kalan günler ise ikinci dönem olarak belirlenmiştir.- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanlarda vergilendirme dönemi olmayıp, ilk iktisapla ilgili işlemlerin tamamlanmasından önce verginin beyanı ve ödenmesi esastır.- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olmayanlar ile (III) ile (IV) sayılı listelerdeki mallar için, faaliyette bulunulan takvim yılının birer aylık dönemleridir.

    • > SORU 5: ÖTV beyannameleri hangi sürede verilir?

        • Beyanname;- (I) sayılı listedeki mallar için vergilendirme dönemini izleyen onuncu günü akşamına kadar KDV (Katma Değer Vergisi) yönünden bağlı olunan vergi dairesine,- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanlar için ilk iktisap ile ilgili işlemlerin tamamlanmasından önce bu işlemlerin yapıldığı yer vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi varsa motorlu taşıtlar vergisi ile görevli vergi dairesine,- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olmayanlar ile (III) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar için vergilendirme dönemini izleyen ayın onbeşinci günü akşamına kadar KDV yönünden bağlı olunan vergi dairesine,

          verilir.


    • > SORU 6: İlk iktisap ne demektir?

        • İlk iktisap, (II) sayılı listedeki mallardan Türkiye’de kayıt ve tescil edilmemiş olanların;- kullanılmak üzere ithalini,- müzayede yoluyla veya kayıt ve tescil edilmiş olsa dahi 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre iade edilenler de dahil motorlu araç ticareti yapanlardan iktisabını,- motorlu araç ticareti yapanlar tarafından kullanılmaya başlanmasını, aktife alınmasını veya adlarına kayıt ve tescil ettirilmesini,

          ifade eder.


    • > SORU 7: ÖTV’de tecil terkin uygulaması nasıldır?

        • ÖTV Kanununda yer alan tecil-terkin uygulamaları bu Kanunun 8/1 ve 8/2 inci maddesinde düzenlenmiştir.ÖTV Kanununun 8/1 inci maddesine göre, bu Kanuna ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere mükellefler tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmı, teminat alınmak suretiyle tecil olunur. Söz konusu malların tecil tarihini takip eden ay başından itibaren on iki ay içerisinde (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması halinde tecil olunan vergi terkin edilir. Bu hükümlere uyulmaması halinde, bu malların tecil-terkin işlemi dışındaki amaçlarla tesliminde tarh edilmesi gereken vergi tutarından, daha önce tahsil edilen verginin mahsubundan sonra kalan tutar, vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirlenen gecikme zammı ile birlikte alıcıdan tahsil edilir. Ancak, tecil edilen verginin 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen mücbir sebepler dolayısıyla terkin edilememesi halinde bu vergi, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edilir.Diğer yandan ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki vergi tutarları uygulanarak teslim edilen malların, imalatçılar tarafından imalatta kullanılmaları halinde vergi tutarlarının indirimli uygulanmasına yönelik 9/10/2012 tarihli ve 28436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 8/10/2012 tarihli ve 2012/3792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4 üncü maddesi ile (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; aynı Kanunun 8/1 inci maddesi uyarınca (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere mükellefler tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen ÖTV’nin tecil edilecek kısmı sıfır olarak belirlendiğinden, bu Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarih olan 9/10/2012 tarihi itibariyle tecil-terkin uygulaması fiilen sona ermiş bulunmaktadır.ÖTV Kanununun 8/2 inci maddesine göre, ihraç edilmek kaydıyla ihracatçılara teslim edilen mallara ait özel tüketim vergisi, mükelleflerce ihracatçılardan tahsil edilmemesi şartıyla, bu mükelleflerin talebi üzerine vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunur. Söz konusu malların ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren üç ay içerisinde ihraç edilmesi halinde tecil olunan vergi terkin edilir. İhracatın yukarıdaki şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde, tecil olunan vergi vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı ile birlikte tahsil olunur. Ancak, ihraç edilmek şartıyla teslim edilen malların 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen mücbir sebepler nedeniyle ihraç edilememesi halinde, tecil edilen vergi, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte tahsil edilir.

    • > SORU 8: ÖTV’de vergi indirimi nasıl uygulanır?

        • Özel Tüketim Vergisine tabi malların, yer aldıkları listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde söz konusu mal için ödenen vergi, imal edilen mala ilişkin olarak ödenecek vergiden Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre indirilir.

    • > SORU 9: ÖTV Kanununda malul ve engelliler için uygulanan istisnanın kapsamı nedir?

        • 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan;- 87.03 ( motor silindir hacmi 1.600 cm³’ ü aşanlar hariç ), 87.04 ( motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar hariç ) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından,- 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan (motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar, bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilenler, sürücü dahil 8 kişiye kadar oturma yeri olan binek otomobilleri, yarış arabaları, arazi taşıtları hariç), yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi istiap haddinin %50’sinin altında olanlar ile sürücü dahil 9 kişilik oturma yeri olanların engellilik durumlarının araçları bizzat kullanamayacak ve sürekli olarak tekerlekli sandalye veya sedye kullanmalarını gerektirecek nitelikte olduğunu ilgili mevzuat çerçevesinde alınan engelli sağlık kurulu raporuyla tevsik eden ve engellilik derecesi %90 veya daha fazla olup tekerlekli sandalye ve ya sedye ile binilmesine ve seyahat edilmesine uygun tertibat yaptıran malul ve engelliler tarafından,- 87.03 ( motor silindir hacmi 1.600 cm³’ ü aşanlar hariç ), 87.04 ( motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar hariç ) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, bizzat kullanma amacıyla engelliliğine uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,

          – Yukarıda belirtilen araçların anılan malûl ve engelliler tarafından ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılmasında, bu araçları hurdaya çıkaran malûl ve engelliler tarafından,

          beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV’den istisna edilmiştir.


    • > SORU 10: Malul ve engellilerin ÖTV istisnasından yararlanarak iktisap ettikleri aracın, ilk iktisabından sonraki beş yıl içinde deprem,heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi halinde yeniden istisnadan yararlanmaları mümkün müdür?

        • ÖTV Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinin (d) alt bendi uyarınca, malul ve engelliler tarafından istisnadan yararlanılarak ilk iktisabı yapılan aracın, deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya ayrılması halinde, bu aracın ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıl geçmemiş olsa dahi – aynı koşullarla – bir başka aracın ilk iktisabında da istisnadan yararlanılabilecektir.

    • > SORU 11: Malul ve engellilerin, ÖTv isitisnasından yararlanarak iktisap ettikleri araçlarını, 5 yıl sonra bir başkasına devretmeleri durumunda ÖTV doğar mı?

        • ÖTV Kanununun 15/2-a maddesine göre, (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların, veraset yoluyla intikaller hariç, ilk iktisabında istisna uygulanan malların istisnadan yararlananlar dışındakilerce iktisabında, ilk iktisabındaki matrah esas alınarak adına kayıt ve tescil işlemi yapılandan, kayıt ve tescili tarihinde geçerli olan oran üzerinden, bu tarihte özel tüketim vergisi alınacağı, Kanunun 7 nci maddesinin (2) numaralı bendi çerçevesinde istisnadan yararlananlar tarafından bu istisnadan yararlanılarak iktisap ettikleri kayıt ve tescile tabi malları 5 yıldan fazla kullanarak elden çıkarmaları durumunda ise bu hükmün uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.Bu hükme göre; Kanunun 7/2 nci maddesinde düzenlenen istisnadan yararlanan malul ve engellilerin bu kapsamda iktisap ettikleri araçları 5 yıldan fazla kullanarak bir başkasına satması durumunda, aracı alan kişi tarafından ÖTV ödenmeyecektir.

    • > SORU 12: ÖTV hangi oran ve/veya tutarlarda alınır?

        • Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli listelerde yer alan mallardan karşılarında belirtilen tutar ve/veya oranlarda ÖTV alınmaktadır.Buna göre (I) sayılı listedeki mallar için litre, kilogram ve standart metreküp birimleri itibariyle maktu vergi tutarları, (II) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar için ise nispi vergi oranları, (III) sayılı listenin (A) Cetvelindeki mallar için nispi vergi oranları ile asgari maktu vergi tutarları, (B) Cetvelindeki mallar için nispi vergi oranları ile asgari maktu vergi ve maktu vergi tutarları belirlenmiştir.

    • > SORU 13: Atık madeni yağ geri kazanım tesisleri tarafından geri kazanılan mallar ÖTV’ye tabi midir?

        • 4760 sayılı ÖTV Kanununun 1. maddesinde bu Kanuna ekli (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi ile ÖTV uygulanmadan önce müzayede yoluyla satışı bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV’ye tabi tutulmuştur. Buna göre; atık madeni yağ geri kazanım tesisleri tarafından geri kazanılan malların ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listede yer alması halinde, bu mallar ÖTV’ye tabi olacak, geri kazanılan malların ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listede yer almaması halinde ise bu mallar ÖTV’ye tabi olmayacaktır.

    • > SORU 14: Tecil terkin uygulaması kapsamında kullanılmak üzere ithal edilen bir malın bu kapsamda kullanılmayıp başka bir firmaya satılması mümkün müdür?

        • 4760 sayılı ÖTV Kanununun 8/1 inci maddesi ile anılan Kanuna ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere mükellefler tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmının, teminat alınmak suretiyle tecil olunacağı, söz konusu malların tecil tarihini takip eden aybaşından itibaren on iki ay içinde (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde bu amaçla kullanıldığının tespiti üzerine tecil olunan verginin terkin edileceği; söz konusu hükümlere uyulmaması halinde, bu malların tecil-terkin işlemi dışındaki amaçlarla tesliminde tarh edilmesi gereken vergi tutarından, daha önce tahsil edilen verginin mahsubundan sonra kalan tutarın, vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesinde belirlenen gecikme zammı ile birlikte alıcıdan tahsil edileceği belirtilmiştir.Diğer taraftan konuya ilişkin açıklamalar 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin 9. bölümünde yapılmıştır. Bu bölümde yer alan açıklamalara göre tecil-terkin uygulaması kapsamında ithal edilen malların ithal tarihini, yurt içinden satın alınan malların ise tecil tarihini takip eden ay başından itibaren 12 ay içinde (I) sayılı listede yer almayan malların imalinde kullanılması zorunludur. Söz konusu kullanımların yurt içinden satın alınan mallarda üretimin, ithal edilen mallarda ise tecil işleminin yapıldığı takvim yılını izleyen yılın Mart ayı sonuna kadar YMM üretim tasdik raporu ile tevsik edilememesi halinde vergi dairelerince bu alıcı veya ithalatçılar vergi incelemesine sevk edilecek ve inceleme sonucuna göre işlem yapılacaktır. Bu düzenlemelere göre tecil-terkin uygulaması kapsamında kullanılmak üzere ithal edilen bir malın bu kapsamda kullanılmayıp başka bir firmaya satılması halinde söz konusu uygulamadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.Öte yandan ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki vergi tutarları uygulanarak teslim edilen malların, imalatçılar tarafından imalatta kullanılmaları halinde vergi tutarlarının indirimli uygulanmasına yönelik 9/10/2012 tarihli ve 28436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 8/10/2012 tarihli ve 2012/3792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4 üncü maddesi ile (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; aynı Kanunun 8/1 inci maddesi uyarınca (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere mükellefler tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen ÖTV’nin tecil edilecek kısmı sıfır olarak belirlendiğinden, bu Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarih olan 9/10/2012 tarihi itibariyle tecil-terkin uygulaması fiilen sona ermiş bulunmaktadır.

    • > SORU 15: ÖTV Kanununun (7/1-a) maddesinde düzenlenen askeri amaçlı istisna kapsamında askeri kuruluşlara kimler mal teslim edebilecektir?

      • 4760 sayılı ÖTV Kanununun 7/1-a maddesi ile bu Kanuna ekli (I) sayılı listede yer alan malların Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının ihtiyacı için bu kuruluşlara veya bunların gerek göstermeleri üzerine ve işlemlerin bu kuruluşlar adına yapılması koşuluyla akaryakıt ikmalini yapanlara teslimi ÖTV’den istisna edilmiştir. Söz konusu istisna uygulamasının usul ve esasları 1 Seri No.lu Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliğinin (7.1.1) bölümünde düzenlenmiştir. Tebliğin bu bölümünde yer alan açıklamalara göre ÖTV Kanununun 7/1-a maddesi uyarınca ÖTV mükellefleri ile akaryakıt dağıtım ve pazarlama kuruluşlarının, anılan kurumların istisna kapsamında satın almak istedikleri malların cinsi ve miktarının belirtildiği yazısı üzerine bu kurumlara veya bunların akaryakıt ikmalini yapan kuruluşlara yapacağı teslimlerde ÖTV hesaplamayacakları belirtilmiştir.Akaryakıt dağıtım ve pazarlama kuruluşlarının rafineriden aldığı malları istisnadan yararlanan kuruma tesliminde ise teslim tarihinde geçerli olan ÖTV tutarı teslim bedeline dahil edilmeyecek, akaryakıt dağıtım ve pazarlama kuruluşlarının bu suretle yaptığı teslimlere ilişkin tahsil etmediği ÖTV tutarı, rafinerilerden aldığı mallar için hesaplanacak ÖTV tutarından mahsup edilecektir. Mahsup için, istisnadan yararlanan kurumun verdiği yazının, aslının aynı olduğu akaryakıt dağıtım ve pazarlama kuruluşunca kaşe tatbik edilip imzalanmak suretiyle onaylanmış fotokopilerinin rafineriye verilmesi şarttır. ÖTV mükellefleri bu kapsamda istisna uyguladıkları dönem beyannamesinde, yukarıda bahsi geçen yazıların fotokopileri ile söz konusu teslimlere ait faturalardaki bilgileri gösteren ve işletme yetkililerince imzalanarak ve kaşe tatbik edilerek onaylanan listeyi ekleyeceklerdir.Yukarıdaki hükümler uyarınca, Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7/1-a maddesinde düzenlenen askeri amaçlı istisna, sadece ÖTV mükellefleri ile akaryakıt dağıtım ve pazarlama kuruluşlarının teslimlerinde uygulanabilecektir. Bundan sonraki safhalarda istisna uygulanması mümkün değildir. Bu durumda ÖTV mükellefleri ile akaryakıt dağıtım ve pazarlama kuruluşları dışında, akaryakıt tesliminde bulunan istasyonların ve LPG tesliminde bulunan bayilerinin askeri kuruluşlara yaptıkları teslimlerde ÖTV istisnası uygulaması söz konusu değildir.
      • > SORU 16: Özel etiketi veya işareti bulunmayan malları bulundurulanlar için ÖTV uygulaması nasıldır?

        • ÖTV Kanununun 13/5. maddesine göre, kullanılma zorunluluğuna rağmen özel etiketi veya işareti olmayan ÖTV’ye tabi malların bulundurulduğunun tespit edilmesi halinde bu malları bulunduranlar adına ÖTV resen tarh edilir.Ayrıca, her bir tespit için Kanuna ekli (III) sayılı listenin (A) cetvelindeki malların 50 litreyi, (B) cetvelindeki tütün içeren sigaralar ile tütün yerine geçen maddelerden yapılmış sigaraların 5.000 adedi aşması durumunda, müteselsilen sorumlu olmak üzere, bu malları bulunduranlar ile ithal veya imal edenlerden herhangi biri adına ÖTV resen tarh edilir. Bu tarhiyata ayrıca vergi ziyaı cezası da uygulanır.

  • ŞAHIS SİGORTA PRİMLERİNİN VERGİ MATRAHINDAN İNDİRİMİ

    • > SORU 1: Bireysel emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından yapılan hangi tür ödemeler menkul sermaye iradı sayılır?

        • 6327 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde yapılan değişiklikler uyarınca;Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından;a) On yıldan az süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlara ödenen irat tutarları,b) On yıl süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlar ile vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara ödenen irat tutarları,

          Bireysel emeklilik sisteminden;

          a) On yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.),

          b) On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.),

          c) Emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.),

          menkul sermaye iradı olarak tanımlanmıştır.

          Anılan maddeye eklenen fıkra hükmü gereği irat tutarı;

          -Şahıs sigortaları kapsamında yapılan ödemelerde varsa fesih ve iştira kesintisi indirilmeden önceki birikim tutarından, yatırıma yönlendirilen tutar indirilerek,

          -Bireysel emeklilik sistemi kapsamında yapılan ödemelerde ise hak kazanılan Devlet katkısı ve getirileri dâhil ödemeye konu toplam birikim tutarından, (varsa ertelenmiş giriş aidatı indirilmeksizin) ödenen katkı payları ve Devlet katkısının hak edilen kısmı indirilerek,

          hesaplanacaktır.


    • > SORU 2: Şahıs sigorta şirketlerine ödenen şahıs sigorta primleri ile bireysel emeklilik şirketlerine ödenen katkı payları gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılabilir mi?

        • Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesine göre, beyan edilen gelirin % 15’ini ve asgarî ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla (Bu şartın tespitinde işverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile 63 üncü maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi ve bu bent kapsamında indirim konusu yapılacak prim ödemelerinin toplam tutarı birlikte dikkate alınır.) mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortalarına ödenen primlerin %50’si ile ölüm, kaza, hastalık, sağlık, engellilik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri (Sigortanın Türkiye’de kâin ve merkezi Türkiye’de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim kendi gelirlerinden indirilir.) indirim konusu yapılabilir.6327 sayılı Kanunun 5 ve 8 inci maddeleriyle Gelir Vergisi Kanununun 63 ve 89 uncu maddelerinde yapılan değişiklikler uyarınca, 01/01/2013 tarihinden itibaren, ücretliler için vergiye tabi ücret matrahının; yıllık beyanname veren mükellefler için vergi matrahlarının tespitinde bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları indirim konusu yapılamayacaktır.

    • > SORU 3: Şahıs sigorta şirketlerine ödenen şahıs sigorta primleri ile bireysel emeklilik şirketlerine ödenen katkı payları ücret matrahından ne şekilde indirilir?

        • Gelir Vergisi Kanununun 63/3 üncü maddesine göre, sigortanın Türkiye’de kâin ve merkezi Türkiye’de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50’si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler indirim konusu yapılmaktadır.(İndirim konusu yapılacak primler toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz.)6327 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yapılan değişiklik uyarınca, 01/01/2013 tarihinden itibaren, ücretliler için vergiye tabi ücret matrahının tespitinde bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları indirim konusu yapılamayacaktır.

    • > SORU 4: Bir ücretli yapmış olduğu şahıs sigorta primlerini hangi şartlarda indirim konusu yapabilir?

        • 1- Şahıs sigorta şirketlerine ödenen şahıs sigorta primlerinin, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait olması.2- Sigorta şirketinin Türkiye’de kâin ve merkezinin Türkiye’de olması.3- Sigorta mukavelesinin bu nitelikteki şirketlerle yapılması.4- Sigorta priminin ödenmiş olduğunun belgelendirilmesi.

          5- Mükelleflerce ödenen primlerin yıllık beyanname ile beyan edilen gelirden indirilebilmesi için, bu primlerin ücretin safi tutarının tespitinde ayrıca indirilmemiş olması gerekmektedir.


    • > SORU 5: Gayrimenkul Sermaye İradı mükellefi şahıs sigorta primi ve bireysel emeklilik katkı payını indirim konusu yapabilir mi?

        • 6327 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yapılan değişiklik uyarınca, 01/01/2013 tarihinden itibaren, bireysel emeklilik dışında kalan şahıs sigortaları için ödenen primlerin beyan edilen gelirin % 15’ine kadar olan kısmı yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmaması koşuluyla matrahın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir. Beyan edilen gelir olarak, yıllık gelir vergisi beyannamesinde yer alan indirimler ve geçmiş yıl zararları düşülmeden önceki tutar esas alınacaktır.Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları hiçbir surette indirim konusu yapılmayacaktır.Yıllık beyannamede matrahın tespitinde dikkate alınacak sigorta primleri;- Mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait birikim priminin alındığı hayat sigortalarına ödenen primlerin %50’si ile,

          – Ölüm, kaza, hastalık, sağlık, engellilik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primlerinden,

          müteşekkildir.


    • > SORU 6: Bireysel emeklilik pirimi ödemekteyim. 10 yıldan önce sistemden vazgeçerek paramı iade alırsam stopaja ( tevkifat ) tabi olur muyum?

        • Bakanlar Kurulunun 12/01/2009 tarihli ve 2009/14592 sayılı Kararnamesinin eki Kararda değişiklik yapan 6/9/2012 tarihli ve 2012/3571 sayılı Kararı ile söz konusu tevkifat oranları belirlenmiştir. Buna göre; bireysel emeklilik sisteminden; on yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.) üzerinden %15 oranında tevkifat uygulanır.

    • > SORU 7: Bireysel emeklilik sisteminden elde edilen gelirler nasıl vergilendirilecektir?

        • 6327 sayılı Kanunla değişik Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (16) numaralı bent hükmü uyarınca, emeklilik ve sigorta şirketleri, bireysel emeklilik sözleşmeleri dolayısıyla yaptıkları ödemelerde irat tutarları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapmak durumundadır.Bakanlar Kurulunun 12/01/2009 tarihli ve 2009/14592 sayılı Kararnamesinin eki Kararda değişiklik yapan 6/9/2012 tarihli ve 2012/3571 sayılı Kararı uyarınca, 29/8/2012 tarihinden itibaren yapılacak ödemeler için geçerli olmak üzere,Bireysel emeklilik sisteminden;a) On yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.) üzerinden %15,

          b) On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.) üzerinden %10,

          c) Emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.) üzerinden %5,

          oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.

          6327 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 22 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında yapılan ve 29/8/2012 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren değişiklik uyarınca, tevkifata tabi irat tutarlarına herhangi bir istisna uygulanması söz konusu değildir.


    • > SORU 8: Gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacak prim ve katkı payları nasıl belgelendirilmektedir?

        • Gelir Vergisi Kanununun 63/3 ve 89/1 inci maddelerinde yer alan hükümler uyarınca şahıs sigortalarına ödenen primlerin, belirli şartlar çerçevesinde, gelir vergisi matrahının tespitinde indirimi mümkün bulunmakta olup, bu indirimin gerçekleştirilebilmesi için ödeme tutarı ile tarihinin belgelendirilmesi gerekmektedir.Ödeme tutarı ve tarihinin aşağıdaki belgelerle tevsik edilebilmesi mümkündür;1. Sigorta şirketlerince düzenlenen makbuzlar.2. Ödeyenin adı ve soyadı, ödemenin ait olduğu dönem, ödenen prim tutarı, ödeme yapılansigorta şirketinin unvanı ve ödemenin türüne (Şahıs sigorta primi) ilişkin bilgilerin yer alması koşuluyla;

          – Banka dekontları.

          – Otomatik para çekme makinesi makbuzları.

          – Kredi kartı ekstreleri.

          – Posta çekleri.

          3. Ayrıca, sigorta poliçesinin bir örneğinin işverene verilmesi halinde sigorta şirketlerince;

          – Faks veya e-posta yoluyla katılımcılara gönderilen makbuz örnekleri.

          – İnternet ortamında yapılan ödemelere ilişkin olarak bilgisayardan alınan çıktılar esas alınarak da indirim uygulanabilecektir.

          4. Sigorta primini sigorta şirketine hizmet erbabı tarafından doğrudan ödenmeyip, işverenler aracılığıyla ödenmesi halinde (grup sigortası sözleşmesi);

          – Sigorta poliçesi sözleşmesinin bir örneğinin işverende bulunması,

          – Bu poliçe veya sözleşmede sigorta priminin ödeme dönemlerinin, ayrıca bu dönemler için ödenecek prim ve katkı payı tutarlarının belli edilmiş olması kaydıyla,

          hizmet erbabı için işveren tarafından sigorta şirketine ödenen ve/veya hizmet erbabının ücretinden kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilen sigorta primi her bir kişi için ayrıca yukarıda belirtilen belgeler aranmaksızın ücretin vergi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınabilecektir.


    • > SORU 9: Primler hangi dönemde indirim konusu yapılabilecektir?

      • Yıllık beyannamede indirim konusu yapılacak primlerin, beyannamenin ilgili olduğu dönem ile ilişkili olması ve ödemenin bu dönem içerisinde yapılmış olması, ücretlere ilişkin indirimde ise ücretin ilgili olduğu ay ile ilişkili olması ve en geç bu aylık dönem içinde ödenmiş olması gerekmektedir.Örneğin; gelir vergisi mükellefi Bay (A), kendi adına 1 Temmuz 2014 – 31 Haziran 2015 dönemini kapsamak üzere bir yıllık yaptırdığı ve bedelini peşin olarak ödediği sağlık sigortası priminin; 6 aylık kısmını 2014 yılına, diğer 6 aylık kısmını da 2015 yılına ilişkin olarak vereceği yıllık gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapacaktır.Ücretlerini peşin alan ücretlilerin, aylık dönemler itibariyle ödedikleri şahıs sigorta primleri, ödeme belgesinin prim ve katkı payının ait olduğu ay içinde işverene ibraz edilmesi koşuluyla, oransal ve mutlak sınırlamalar çerçevesinde izleyen aylara (bir sonraki aya) ait ücretlerin vergi matrahının hesabında indirim olarak dikkate alınabilecektir.

    • > SORU 10: Yıllık beyannamede indirim konusu yapılamayan primlerin daha sonraki yıllarda indirim konusu yapılması mümkün müdür?

        • Yıllık beyannamede zarar beyanı ya da oran ve tutar sınırlamaları dolayısıyla indirim konusu yapılamayan primlerin daha sonraki yıllarda indirim konusu yapılması mümkün değildir. Aynı şekilde ücretlilerin ödediği primin ilgili olduğu ayda indirilemeyen kısmı, izleyen aylara ait ücretin matrahından indirilemeyecektir.

    • > SORU 11: Geçmiş dönemlere yönelik yapılan (gecikmiş) ödemeler indirim konusu yapılabilir mi?

        • Gelir Vergisi Kanununun 63 ve 89 uncu maddelerinde yapılmış olan düzenlemelere göre, ödenmemiş primler, sigorta poliçesi bulunsa dahi indirim konusu yapılamamaktadır. Geçmiş dönemlere ilişkin olarak yapılan prim ödemelerinin düzeltme yoluyla ödemenin ilgili olduğu dönemin matrahının tespitinde indirim konusu yapılması da mümkün değildir. Ancak, ödemenin geçmiş dönem, cari dönem veya izleyen dönemleri de içeren bir ödeme olması halinde, geçmiş döneme ilişkin prim tutarı da ödemenin ait olduğu kalan aylarda indirim konusu yapılabilecektir.

    • > SORU 12: İşverenler tarafından ücretliler adına ödenen şahıs sigorta primleri gider olarak indirim konusu yapılabilir mi?

        • İşverenlerce ödenen şahıs sigorta primleri, işle ilgili olarak ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen ücret kapsamında olduğundan, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin (1) numaralı bendi çerçevesinde genel gider olarak her hangi bir tutar ve oran sınırlaması olmaksızın indirim konusu yapılabilecektir.Ayrıca, 6327 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle değişik Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (9) numaralı bendinde yer alan hüküm, işverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının, ücretle ilişkilendirilmeksizin, ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilmesine imkân tanımaktadır.Bu kapsamda indirim konusu yapılabilecek tutarın toplamı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacaktır. Gerek işverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, gerekse Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında indirim konusu yapılacak şahıs sigortaları prim ödemelerinin toplam tutarı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını da aşamayacaktır.

    • > SORU 13: Vergiye tabi ücret matrahının tespitinde sigorta primleri hangi oranda dikkate alınır?

        • Vergiye tabi ücret matrahının tespitinde dikkate alınacak sigorta primleri; sigortanın Türkiye’de kâin ve merkezi Türkiye’de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla;- Ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait birikim priminin alındığı hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50’si ile,- Ölüm, kaza, sağlık, hastalık, engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin % 100’ünden,müteşekkildir.

    • > SORU 14:İndirim konusu yapılacak prim tutarının tespitinde hangi ücretler esas alınmaktadır?

        • İndirim konusu yapılacak prim tutarının tespitinde esas alınacak ücret, işveren tarafından çalışana hizmeti karşılığında ödenen aylık (maaş), prim, ikramiye, sosyal yardımlar ve zamlar gibi vergiye tabi sürekli nitelikteki ödemelerin brüt tutarlarının toplamı olacaktır. Gider karşılığı olarak ödenen tutarlar (yapılan gerçek bir giderin karşılığı olsun olmasın) dikkate alınmayacaktır.

    • > SORU 15: “Çocuk” veya “küçük çocuk” tabiri neyi ifade etmektedir?

        • “Çocuk” veya “küçük çocuk” tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları, “eş” tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri ifade eder.

    • > SORU 16: Döner sermayeden alınan ek ödemeler indirim matrahının tespitinde dikkate alınır mı?

        • Döner sermayeden alınan ek ödemeler ile maaş ödemelerinin tek işverenden alınan ücret olarak değerlendirildiği durumlarda, Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin uygulamasında ek ödemeler de indirim matrahının tespitinde dikkate alınır.

    • > SORU 17: Konut, taşıt ve tüketici gibi kredilerin kullanımı sırasında bu kredilere bağlı olarak ilgili bankalarca yapılan hayat sigortası poliçelerine ilişkin ödenen primler indirim olarak dikkate alınır mı?

        • Konut, taşıt ve tüketici gibi kredilerin kullanımı sırasında bu kredilere bağlı olarak ilgili bankalarca yapılan hayat sigortası poliçelerine ilişkin ödenen primler, Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin uygulamasında indirim olarak dikkate alınabilecektir.

  • TECİL VE TAKSİTLENDİRME TALEBİ

    • > SORU 1: Vergi borcu taksitler halinde ödenebilir mi?

        • Mükellefler karşılaştıkları ekonomik ve mali zorluklar nedeniyle vergi borçlarını ödeme güçlüğü içine düşebilirler. Zor duruma düşmeleri nedeniyle borçlarını ödeyemeyen mükelleflerin borçları, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş (50.000,00 TL’nin üzerindeki borçlar için) olmak şartıyla, 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil ve taksitlendirilebilir.

    • > SORU 2: Hangi vergi borçları için tecil ve taksitlendirme talep edilebilir?

        • Katma Değer Vergisi, Geçici Vergi, Özel Tüketim Vergisi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, Özel İletişim Vergisi, Harçlar (İkmalen tarhiyata dayanan tapu harçları hariç), Fonlar, Paylar (Eğitime Katkı Payı ve buna ait gecikme zammı dahil), Haklar, Ecrimisil ve ek vergiler dışındaki diğer borçlarınız için tecil ve taksitlendirme talep edebilirsiniz. Ancak bu vergilere ait gecikme zamlarının tecil ve taksitlendirilmesi mümkündür.Gecikme zammı uygulanmış borçlarda sadece alacak aslı için tecil ve taksitlendirme yapılmamaktadır. Asıl alacak ile birlikte bu alacağa ait gecikme zammının da tecil ve taksitlendirilmesinin talep edilmesi halinde, talep değerlendirmeye alınacaktır.

    • > SORU 3: Tecil ve taksitlendirme kimler tarafından, ne zaman talep edilebilir?

        • Bizzat borçlunun kendisi veya vergi borcundan sorumlu tutulan kanuni temsilciler, ortaklar gibi asıl borçlu ile birlikte borçtan sorumlu tutulan kişiler veya bu konuda özel olarak vekalet verilen kişiler tecil ve taksitlendirme talebinde bulunabilirler.Tecil ve taksitlendirme, borcun ödenmesinden önceki her safhada, haczin tatbik edilmiş olduğu hallerde ise haczedilen malların paraya çevrilmesine kadar talep edilebilir.

    • > SORU 4: Tecil ve taksitlendirme talebi nasıl yapılır?

        • Borçlarının tecil ve taksitlendirilmesini talep eden borçluların, “Tecil ve Taksitlendirme Talep Formu” ile bağlı bulundukları vergi dairesine, vergi dairesi başkanlığına/defterdarlığa veya Başkanlığımıza müracaat etmeleri gerekmektedir. Söz konusu form, Başkanlığımız internet sitesinden temin edilerek kullanılabilecektir. Tecil ve taksitlendirme talebinin değerlendirilebilmesi için formun eksiksiz olarak doldurulması gerekmektedir.-Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, Karayolları Trafik Kanununa göre verilen trafik para cezaları, Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen idari para cezaları, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacaklar ve bunların fer’ileri,-Yüksek öğrenim kredi borcu, yüksek öğrenim harç kredisi ve bu alacaklara ait gecikme zamları,vergi dairelerince taksitlendirilmekte olup, bu tür borçlarının tecilinin vergi dairesinden talep edilmesi gerekmektedir.

    • > SORU 5: Tecil faizi oranı ve azami taksitlendirme süresi ne kadardır?

        • Tecil faizi oranı yıllık % 12’dir. Azami taksitlendirme süresi yasa gereği 36 aydır.

    • > SORU 6: Tecil ve taksitlendirilecek borçlar için teminat olarak neler kabul edilebilir?

        • Amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı 50.000 TL’ yi (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde teminat şartı aranılmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı 50.000 TL’ yi aşan kısmın yarısıdır.Teminat olarak- Para,- Bankalar tarafından verilen süresiz teminat mektupları,- Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler, (Nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır.)

          – İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve vergi dairelerince haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar,

          kabul edilir.


    • > SORU 7: Tecil ve taksitlendirilen vergi borçları için “borcu yoktur” yazısı alınabilir mi?

        • Borçları tecil ve taksitlendirilen borçlular, tecil edilen borçlarının % 10’unu ödemiş olmaları ve vadesi geçmiş başka borçları bulunmaması şartıyla vadesi geçmiş borcunun bulunmadığına dair yazı alabileceklerdir.

    • > SORU 8: Tecil şartlarına uyulmamasının sonuçları nelerdir?

        • – Tecil ve taksitlendirme şartlarına uyulmaması halinde, tecil geçerliliğini kaybeder.
          – Teminat paraya çevrilir ve cebri icraya ilişkin hükümler uygulanarak alacağın tahsili yoluna gidilir.- Tecil edilen borçlara normal vade tarihinden yapılan ödeme tarihlerine kadar gecikme zammı hesaplanır. Yapılan taksit ödemeleri borca mahsup edilir.- Bu borçlar için daha önceden ödenmiş olan tecil faizleri, hesaplanan gecikme zammına mahsup edilir. Ancak, tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilemeyen alacaklardan olması halinde ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez.

    • > SORU 9: Uzlaşılan vergiler ile pişmanlıkla beyan edilen veya ceza indirimi talep edilen tutarlar için tecil ve taksitlendirme talep edilebilir mi?

        • Tarhiyat öncesi veya tarhiyat sonrası uzlaşma yoluyla tahakkuk eden vergi ve cezalar için zor durum nedeniyle tecil ve taksitlendirme talep edilebilir.213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371. maddesine göre pişmanlıkla beyan edilen tutarlar ile aynı Kanunun 376. maddesine göre ceza indiriminden yararlanılmak suretiyle ödeme yapılmasının talep edildiği durumlarda, bu hükümlerden yararlanma şartı ödemenin belli zamanlarda yapılmasına bağlandığından, taksitlendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır.

    • > SORU 10: Tecil koşullarının ihlal edilmesi halinde tekrar tecil talep edilebilir mi?

        • Tecil ve taksitlendirilen bir amme alacağının tecil koşullarına uyulmaması nedeniyle tecilin ihlal edilmiş olması halinde; bu amme alacakları için tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulması mümkündür. Ancak, daha önce tecil ve taksitlendirilen bir amme alacağının yeniden tecil ve taksitlendirilebilmesi için tecile yetkili makamların bu talebi uygun görmesi gerekmektedir.

  • TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI

    • > SORU 1: Transfer fiyatı/fiyatlandırması nedir?

        • İlişkili kişiler arasında yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedeli ifade eder.

    • > SORU 2: Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı nedir?

        • İlişkili kişiler arasında yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedeli ifade eden transfer fiyatlandırması, ilişkili kişiler arasındaki mal ve hizmet alım satımlarının, iktisadi ve ticari koşullar dikkate alınarak nasıl belirlenmesi gerektiği yönünde temel prensipleri ortaya koyan bir kavramdır. Örtülü kazanç dağıtımı ise kurum kazancının vergilendirilmeden kurum dışına aktarılmasını ifade etmektedir. Dolayısıyla, transfer fiyatlandırması ve örtülü kazanç dağıtımı kavramları bir arada değerlendirildiğinde, “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı”, ilişkili kişilerin aralarında yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerindeki fiyat veya bedeli, emsallerinden farklı tespit etmek suretiyle vergi matrahını aşındırmaları ve kurum kazancının vergilendirilmeden ortaklara veya diğer ilişkili kişilere aktarılması sonucunu doğurmaktadır.

    • > SORU 3: İlişkili kişiler kimlerdir?

        • Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri çerçevesinde ilişkili kişi sayılanlar aşağıda tanımlanmıştır.Kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır.

    • > SORU 4: Emsallere uygunluk ilkesi nedir?

        • İlişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade etmektedir.Emsallere uygun fiyat veya bedel, aralarında ilişkili kişi tanımına uygun herhangi bir ilişki olmayan kişilerin tamamen işlemin gerçekleştiği andaki koşullar altında oluşturduğu piyasa ya da pazar fiyatı olarak da adlandırılan tutardır. Bu fiyat veya bedel, işlem anında hiçbir etki olmaksızın objektif olarak belirlenen en uygun tutar olup, ilişkili kişilerle yapılan işlemlerde uygulanan fiyat veya bedelin bu tutar olması gerekmektedir.

    • > SORU 5: Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına ilişkin düzenlemenin kapsamına giren mükellefler kimlerdir?

        • Türkiye’deki tam ve dar mükellef gerçek kişi ve kurumların tamamı, transfer fiyatlandırması uygulamasının kapsamında olup bu gerçek kişi ve kurumların ilişkili kişilerle gerek yurt içi gerekse yurt dışı faaliyetleri ile ilgili olarak yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemleri transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı çerçevesinde değerlendirilecektir.Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden; kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacaktır.”Kurum” ifadesi sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek veya vakıflar ile bunlara ait iktisadi işletmeleri ve iş ortaklıklarını kapsamaktadır.Gelir Vergisi Kanunu Yönünden; teşebbüs sahibinin ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılacaktır.

          Gelir Vergisi Kanunu’nun uygulanmasında “teşebbüs sahibi” ifadesi, ticari ve zirai kazanç yönünden gelir vergisine tabi gerçek kişiler ile adi ortaklıkların ortakları, kollektif şirketlerin ortakları, adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarını kapsamaktadır.


    • > SORU 6: Kontrol altındaki işlem ve kontrol dışı işlem nedir?

        • Kontrol altındaki işlem, birbirleriyle ilişkili olan kişiler arasındaki işlemleri ifade ederken; kontrol dışı işlem, birbirleriyle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunmayan kişiler arasındaki işlemleri ifade eder.

    • > SORU 7: İç ve dış emsal nedir?

        • İç emsal, mükellefin ilişkisiz kişilerle yaptığı işlemlerde kullandığı fiyat ya da bedeli ifade eder.Dış emsal ise ilişkisiz kişilerin kendi aralarında yaptıkları karşılaştırılabilir nitelikteki işlemlerde kullandığı fiyat ya da bedeli ifade eder.

    • > SORU 8: Karşılaştırılabilirlik analizi nedir?

        • Karşılaştırılabilirlik analizi, kontrol altındaki işlemler ile kontrol dışı işlemlerin karşılaştırılabilir olmasını ifade etmekte olup, işlemler arasında maddi bir farklılık yoksa ya da var olan farklılıkların düzeltimlerle giderilmesi mümkünse, kontrol altındaki işlem ile kontrol dışı işlem karşılaştırılabilir nitelikte kabul edilir.Kontrol altındaki işlemler ile kontrol dışı işlemler karşılaştırılırken öncelikle aşağıda belirtilen unsurların temel alınması gerekmektedir.a) Mal veya hizmetlerin nitelikleri.b) Gerçekleştirilen işlevler, kullanılan varlıklar ve üstlenilen riskler (işlev analizi).

          c) Pazardaki ekonomik koşullar.

          d) Kurumların iş stratejileri.

          (a) ve (b)’de yer alan unsurların karşılaştırılmasında sözleşme koşullarının da (sağlanan garantinin kapsamı ve süresi, lisansın süresi, coğrafi bölge gibi) dikkate alınması gerekmektedir.


    • > SORU 9: İşlev analizi nedir?

        • Transfer fiyatlandırmasına konu işlemin karşılaştırılabilirliğinin tespitinde ilgili tarafların;- Gerçekleştirdikleri işlevlerin ( üretim, satın alma, araştırma ve geliştirme, pazarlama, bilgi işlem, insan kaynakları vb.),- Kullandıkları varlıkların ( fabrika, tesis, know-how, marka vb.),- Üstlendikleri risklerin ( pazar riski, stok riski, kur riski, şüpheli ticari alacaklar riski, araştırma ve geliştirme yatırımlarına ilişkin riskler vb.),

          tanımlanması ve karşılaştırmasını ifade eder.

          İşlev analizinin işlem bazında yapılması ayrıca söz konusu analizin ilişkili kişilerle birlikte aşağıda sunulan örnek “İşlev-Risk Matrisi”nde gösterildiği gibi karşılaştırmalı olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Karşılaştırma yapılırken işlev, risk ve varlıkların paylaştırılması puanlama yoluyla da yapılabilir.

          ÖRNEK İŞLEV – RİSK MATRİSİ

          İŞLEVLER

          MÜKELLEF

          İLİŞKİLİ KİŞİ

          Üretim

          X

          Satın alma

          X

          Ar-Ge

          X

          İnsan Kaynakları

          X

          RİSKLER
          Stok riski

          X

          Kur riski

          X

          VARLIKLAR
          Tesis ve Makina

          X

          Ticari Marka

          X

          Know-How

          X


    • > SORU 10: Emsallere uygun fiyat veya bedelin tespitinde hangi yöntemler kullanılabilir?

        • Mükelleflerin emsallere uygun fiyatı, aşağıda belirtilen yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını kullanarak belirlemesi gerekmektedir.- Karşılaştırılabilir Fiyat Yöntemi- Maliyet Artı Yöntemi- Yeniden Satış Fiyatı Yöntemi

          – Kâr Bölüşüm Yöntemi

          – İşleme Dayalı Net Kâr Marjı Yöntemi

          Diğer yandan belirtilen yöntemlere ilişkin ayrıntılı bilgiler 1 Seri Numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde yer almaktadır.


    • > SORU 11: Emsallere uygun fiyat veya bedelin tespitinde mükellef tarafından belirlenen bir yöntem de kullanılabilir mi?

        • Emsallere uygun fiyata geleneksel işlem yöntemleri ile ulaşma olanağı yoksa işlemin mahiyetine uygun olarak diğer yöntemler kullanılabilir. Bu durumda uygulanabilecek işleme dayalı kâr yöntemleri ile emsallere uygun fiyat veya bedele ulaşma imkânı bulunamıyorsa mükellef kendi belirleyeceği bir yöntemi de uygulayabilecektir. İşleyiş sistemi mükellefler tarafından belirlenecek bu yöntemin de emsallere uygunluk ilkesine göre tespit edilmesi zorunludur.

    • > SORU 12: Peşin fiyatlandırma anlaşması nedir?

        • Peşin fiyatlandırma anlaşması, ilişkili kişilerle yapılan işlemlere ilişkin transfer fiyatlandırmasının tespit edilmesinde belli bir süre için uygulanacak yöntemin mükellef ile İdare (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından anlaşılarak belirlenmesini ifade eder. İlişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerinde uygulayacağı yöntem konusunda tereddüdü bulunan mükellef, gerekli bilgi ve belgelerle birlikte İdare’ye başvurarak belli bir dönem için yöntem tespiti talebinde bulunabilecektir. Bu şekilde mükellef ile İdare arasında belirlenen yöntem, üç yılı aşmamak üzere anlaşmada tespit edilen süre ve şartlar dâhilinde kesinlik taşır.Peşin Fiyatlandırma Anlaşma başvurusu ve başvuru sırasında talep edilen bilgi ve belgelere ilişkin ayrıntılı açıklamalar 1 Seri Numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde yer almaktadır.

    • > SORU 13: Peşin fiyatlandırma anlaşmasının kapsamına giren mükellefler kimlerdir?

        • Peşin fiyatlandırma anlaşmasının kapsamına kurumlar vergisi mükellefleri girmektedir. Bu çerçevede;- Tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin ilişkili kişilerle yaptıkları yurt dışı işlemleri,- Tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükellefleri ile ilişkili kişi kapsamında yaptıkları işlemleri,- Serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin bu bölgelerde faaliyette bulunmayan kurumlar vergisi mükellefleri ile ilişkili kişi kapsamında yaptıkları işlemleri,

          ile ilgili olarak belirlenecek yöntem konusunda İdare’ye başvurmaları mümkün bulunmaktadır.


    • > SORU 14: Peşin fiyatlandırma anlaşmasına ilişkin süreç hangi aşamaları içerir?

        • Peşin Fiyatlandırma Anlaşmasına ilişkin süreç, mükellefin yazılı başvurusu ile başlamakta olup; İdare tarafından yapılacak değerlendirme aşağıdaki şekilde gerçekleşecektir:• Ön değerlendirme: Yapılan başvuru, sunulan bilgi ve belgelerle birlikte İdare tarafından bir ön değerlendirmeye tabi tutulur. İdare, mükellefin yaptığı başvuruda yer alan bilgi ve belgeler üzerinden peşin fiyatlandırma anlaşmasının uygun olup olmadığını, ne tür bilgilere ihtiyaç olduğunu tespit etmek amacıyla bir ön değerlendirme yapar. Söz konusu başvuruda yer alan bilgi ve belgelerin yeterli bir değerlendirme yapma olanağı sunmaması halinde, İdare mükelleften ilave bilgi ve belge talebinde bulunabilir veya mükellef ile görüşme yapabilir.Bu tür bir ön değerlendirme yapılması, mükellef ile İdare arasında kesin olarak bir peşin fiyatlandırma anlaşması yapılacağı anlamına gelmemektedir.• Analiz: Gerekli veriler tamamlandıktan sonra, karşılaştırılabilir işlemlerin, kullanılan varlıkların, diğer düzeltimlerin, uygulanabilir yöntemlerin, anlaşma şartlarının ve diğer temel hususların değerlendirmesi yapılır.

          • Anlaşmanın kabulü veya reddi: İdare yapılan analiz sonucunda, mükellefin başvurusunu aynen kabul edebilir veya gerekli değişikliklerin yapılması koşuluyla kabul edebilir ya da reddedebilir. İdare’nin başvuruyu kabul etmesi halinde mükellef ile İdare arasında peşin fiyatlandırma anlaşması imzalanır.


    • > SORU 15: İlişkili kişiler ile yapılan işlemler ile ilgili olarak düzenlenmesi gereken belgeler nelerdir?

        • Mükelleflerin ilişkili kişiler ile gerçekleştirdikleri mal veya hizmet alım ya da satımı işlemleri ile ilgili olarak emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgeleri ispat edici kâğıtlar olarak saklamaları zorunludur. Mükellefler transfer fiyatlandırması konusuna giren işlemleri ile ilgili olarak İdare’ye sunacakları aşağıda açıklanan belgeleri ispat edici bu kâğıtlara dayanarak hazırlayacaklardır.Tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin Yıllık Kurumlar Vergisi Beyannamesi ekinde yer alan “Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form”u doldurmaları gerekmektedir. Ancak, söz konusu formun transfer fiyatlandırmasına ilişkin bölümü mükelleflerin ilişkili kişilerle gerçekleştirilen mal veya hizmet alım ya da satımı işlemlerinin bulunması durumunda doldurulacaktır. Konuyla ilgili ayrıntılı açıklamalara 24/04/2008 tarihli Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Formun Doldurulması hakkında yayınlanan Sirkülerde yer verilmiştir. Ayrıca, kurumlar vergisi mükelleflerinden aşağıdaki tabloda belirtilenlerin 1 Seri Numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Tebliğ’in 3 numaralı ekinde belirtilen formata uygun olarak “Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporu”nu kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresine kadar hazırlamaları ve bu süre sona erdikten sonra istenmesi durumunda İdare’ye ve vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz etmeleri gerekmektedir. Konuyla ilgili ayrıntılı açıklamalara Kasım/2010 tarihinde Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinde “Formlar ve Yayınlar” bölümünde, “Kitaplar ve Broşürler” kısmında yayınlanan “Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Rehber”den ulaşılabilir.

          Hangi mükellefler?

          Hangi işlemler?

          Büyük Mükellefler– Yurtiçi işlemler- Yurtdışı İşlemler
          Diğer Kurumlar VergisiMükellefleri– Yurtdışı işlemleri
          – Serbest BölgelerdekiMükelleflerle Olan İşlemleri
          Serbest Bölgelerde Faaliyet Gösteren Kurumlar Vergisi Mükellefleri– Yurtiçi İşlemleri

          Öte yandan, İdare gerekli gördüğü takdirde mükelleften ilave bilgi ve belge talebinde bulunabilir. İlgili bilgi ve belgelerin yabancı dilde yazılmış olmaları halinde, bunların Türkçe çevirilerinin de ibraz edilmesi zorunludur.


    • > SORU 16: Transfer fiyatlandırması yoluyla dağıtılan örtülü kazanç dağıtımında düzeltme işlemleri nasıl yapılır?

        • Tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulamasında, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde belirtilen şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacaktır.Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazancın kâr payı sayılması ile mükellefler bu kâr payına ilişkin olarak istisna hükümlerinden yararlanacağından, “karşı taraf düzeltmesi” bu şekilde, işleme taraf olanlar arasında gerçekleşmiş olacaktır. Dolayısıyla, dağıtılmış kâr payının net kâr payı tutarı olarak kabul edilmesi sonucunda ortakların hukuki niteliğine göre belirlenen oranlarda vergi kesintisi yapılması gündeme gelebilir.Daha önce yapılan vergilendirme işlemleri, taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilecektir. Ancak, bu düzeltmenin yapılabilmesi için örtülü kazanç dağıtan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması gerekmektedir. Örtülü kazanç dağıtılan kurum nezdinde yapılacak düzeltmede dikkate alınacak tutar, kesinleşen ve ödenen tutar olacaktır.Verginin kesinleşmesi; dava açma süresi içinde dava açılmaması, yargı mercilerince nihai kararın verilmiş olması veya uzlaşmanın vaki olması gibi haller nedeniyle verginin kesinleşmesi ve itiraz edilmeyecek duruma gelmesidir.

    • > SORU 17: Hazine zararı nedir?

        • 5766 sayılı Kanun ile 5520 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine yedinci fıkra olarak eklenen hükümle, tam mükellef kurumlar ile yabancı kurumların Türkiye’deki iş yeri veya daimi temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle kazancın örtülü olarak dağıtıldığının kabulü hazine zararının doğması şartına bağlanmıştır.Hazine zararı emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat ve bedeller nedeniyle kurum ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her türlü vergi toplamının eksik veya geç tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlanmıştır.

    • > SORU 18: Gayri maddi haklar nelerdir, nasıl gruplandırılır?

        • Gayri maddi haklar genel olarak; ticari gayri maddi haklar ve pazarlama amaçlı gayri maddi haklar olmak üzere iki grup altında değerlendirilmektedir.Ticari gayri maddi haklar; bir malın üretiminde ya da bir hizmetin sağlanmasında kullanılan patentler, know-how, dizaynlar ve modeller ile müşterilere transfer edilen ya da ticari faaliyetin işletiminde kullanılan (bilgisayar yazılım programları gibi) ticari varlık niteliğine sahip gayri maddi hakları ifade etmektedir. Genel olarak yoğun ve maliyetli araştırma geliştirme faaliyetlerine dayalı olarak geliştirilen haklardır.Pazarlama amaçlı gayri maddi haklar ise; bir ürün ya da hizmetin ticari amaçlı olarak kullanımına yardımcı olan ticari markalar ve ticari unvanlar, müşteri listeleri, dağıtım kanalları ile ilgili ürün açısından önemli bir promosyon değerine sahip nevi şahsına münhasır isimler, semboller ya da resimler gibi gayri maddi hakları ifade etmektedir. Bu tür hakların değeri, özellikle ticari marka ya da unvanın bilinirliğine, markaya ilişkin yürütülmekte olan araştırma geliştirme faaliyetlerine, mal veya hizmetin dağıtımına ve bulunabilirliğine ya da reklâm ve pazarlama faaliyetlerine dayalı olarak geliştirilen haklardır.

    • > SORU 19: Gayri maddi haklarda emsallere uygunluk ilkesi nasıl uygulanır?

        • Gayri maddi haklara ilişkin emsallere uygun fiyat ya da bedelin belirlenmesinde gayri maddi hakkı devreden ile devralan taraf ayrı ayrı değerlendirilmelidir.Gayri maddi hakka ilişkin emsal fiyat/bedel devreden yönünden; karşılaştırılabilir nitelikteki kontrol dışı işlemde, gayri maddi hakkın sahibinin söz konusu hakkı başkasına devretmeyi kabul edebileceği bedel olmalıdır. Devralan yönünden emsal fiyat/bedel, karşılaştırılabilir ilişkisiz bir kurumun faaliyetlerinde kullanmayı düşündüğü gayri maddi varlık için ödemeyi kabul ettiği tutarı ifade etmelidir.Gayri maddi hakkın alım ya da satım işlemlerine yönelik olarak emsallere uygun fiyat/bedel tespiti 1 Seri Numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde belirtilen yöntemler çerçevesinde yapılacaktır.

    • > SORU 20: Hangi hizmetler grup içi hizmet olarak değerlendirilir?

        • Grup içi hizmet, ilişkili şirketler arasında gerçekleşen, genellikle ana şirketin bağlı şirketlerine veya aynı gruba bağlı şirketlerden birinin diğerlerine verdiği hizmetleri ifade etmektedir. Bu hizmetler tüm grup için yönetim, koordinasyon ve kontrol işlevlerinin sağlanmasını da içermekte olup, bu tür hizmetleri sağlamanın maliyeti, ana şirket, bu amaç için görevlendirilen bir grup üyesi veya diğer bir grup üyesi (grup hizmet merkezi) tarafından üstlenilebilmektedir.

    • > SORU 21: Grup içi hizmetlerde emsallere uygunluk ilkesi nasıl uygulanır?

        • Grup içi hizmetlerle ilgili olarak;- Hizmetin fiilen sağlanıp sağlanmadığı,- Hizmeti alan şirket/şirketlerin söz konusu hizmete ihtiyacı olup olmadığı,- Hizmetin alınmış olması halinde hizmet bedelinin emsallere uygunluk ilkesine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

          Bu çerçevede; öncelikle hizmetin verilip verilmediğinin tespiti için hizmeti alan mükellefin ticari pozisyonunu güçlendirecek ticari veya ekonomik bir değer sağlayıp sağlamadığının dikkate alınması, bunun yanı sıra hizmet bedelinin hem hizmeti alan hem de hizmeti sağlayan bakımından ayrı ayrı ele alınarak emsallere uygunluğunun değerlendirilmesi gerekmektedir.

          Emsallere uygun bedelin tespiti 1 Seri Numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde belirtilen yöntemler çerçevesinde yapılacaktır.


  • UZLAŞMA VE CEZALARDA İNDİRİM

    • > SORU 1: Mükellefler hangi vergi ve cezalar için uzlaşma hükümlerinden yararlanabilirler?

        • Tarhiyat Öncesi UzlaşmaTarhiyat öncesi uzlaşma kapsamındaki vergi ve cezalar şunlardır:• Vergi incelemeleri sonucunda bulunan matrah veya matrah farkları üzerine salınacak vergi,resim ve harçlar.• Yukarıda belirtilen vergi, resim ve harçlara ilişkin olarak kesilecek vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları.

          Tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamı dışında kalan vergi ve cezalar şunlardır:

          • Kaçakçılık suç ve cezalarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verilmesi nedeniyle tarh edilecek vergiler ile kesilecek cezalar.

          • Kaçakçılık suç ve cezalarına iştirak nedeniyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilecek vergi ile kesilecek cezalar.

          • Vergi incelemesine yetkili olmayanlar tarafından yapılan tespitlere göre tarh edilecek vergiler ve kesilecek cezalar.

          Tarhiyat Sonrası Uzlaşma

          Tarhiyat Sonrası Uzlaşma kapsamındaki vergi ve cezalar şunlardır:

          • Kaçakçılık dışındaki fiiller sonucu vergi ziyaına sebebiyet verilen durumlarda tarh edilen vergiler ile kesilen vergi ziyaı cezaları.

          • Mükellefler tarafından yasal süresinden sonra verilen beyannameler ile Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre pişmanlık talepli olarak kabul edilen ancak şartların ihlali nedeniyle kanuni süresinden sonra verilen beyanname olarak işleme tabi tutulan beyannameler üzerinden tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezaları.

          Tarhiyat Sonrası Uzlaşma kapsamı dışında kalan vergi ve cezalar ise şunlardır:

          • Kaçakçılık suçlarından dolayı 3 kat vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyatlar ve bunlara ilişkin vergi ziyaı cezaları.

          • Usulsüzlük cezaları (Vergi Usul Kanununun 336 ncı maddesi hükmüne göre kesilen usulsüzlük cezaları dahil)

          • Özel usulsüzlük cezaları.


    • > SORU 2: Mükellefler vadesinde ödemedikleri borçları için uzlaşmadan yararlanabilirler mi?

        • Uzlaşmanın konusuna ‘ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergiler girmekte olup, kesinleşmiş ve tahsil aşamasına gelmiş kamu alacakları uzlaşma kapsamı dışındadır.

    • > SORU 3: İnceleme esnasında tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunan veya tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde hiç bulunmayan bir mükellef tarhiyat sonrası uzlaşmadan yararlanabilir mi?

        • Tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunmayan mükellef, şartları taşıyorsa, tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde bulunabilir. Tarhiyat öncesi uzlaşma talep eden mükellefin, uzlaşma görüşmesinden önce bu talebinden vazgeçtiğini yazılı olarak bildirmesi durumunda, şartları taşıyorsa, tarhiyat sonrası uzlaşma hakkı vardır.

    • > SORU 4: Tarhiyat öncesi uzlaşma talep eden ancak kendisiyle uzlaşma temin edilemeyen veya uzlaşmaya varılamayan mükellef daha sonra tarhiyat sonrası uzlaşma talep edebilir mi?

        • Hayır, edemez, mevzuat gereği mükellef bu iki hakkın ancak birinden yararlanabilir.

    • > SORU 5: Uzlaşma talebi ne kadar süre içinde yapılmalı?

        • Tarhiyat Öncesi UzlaşmaNezdinde inceleme yapılan mükellefler incelemenin başlangıcından inceleme ile ilgili son tutanağın düzenlenmesine kadar geçen süre içerisinde her zaman uzlaşma talebinde bulunabilirler.İnceleme elemanlarınca yapılacak “uzlaşmaya davet” hallerinde ise, davet yazısının mükellefe tebliğ tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde uzlaşma talebinde bulunulabilirler. İncelemenin sonuçlandığı tarihte tarh zamanaşımının sona ermesine üç aydan az bir zaman kalması halinde mükellefe uzlaşma talebinde bulunup bulunmadığı sorulmaz ve uzlaşma talebinde bulunmaya davet edilmez.Tarhiyat Sonrası Uzlaşma

          Uzlaşma talebinin, vergi/ceza ihbarnamesinin mükellefe tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içinde yapılması gerekir.


    • > SORU 6: Uzlaşma başvurusu nereye yapılmalı?

        • Tarhiyat Öncesi UzlaşmaTalep, vergi incelemesini yapana veya bağlı bulunduğu birime yahut ekip Başkanlığına yazılı olarak yapılmalıdır. Ayrıca uzlaşma talebinin inceleme tutanağında yer alması da ilgili mercie yazılı başvuru yerine geçer.Tarhiyat Sonrası UzlaşmaUzlaşma talebi, yetkili uzlaşma komisyonuna veya mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine dilekçe ile yapılır.

    • > SORU 7: Uzlaşma talebini mükellef adına kimler yapabilir?

        • Uzlaşma talebinde mükelleflerin şahsen başvurması gerekir. Ancak mükellefin temsilcisi de noterden alınmış vekâletnameye dayanarak başvuruda bulunabilir. Tüzel kişiler, küçükler ve kısıtlılar ile tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunların kanuni temsilcileri uzlaşma talebinde bulunabilir.

    • > SORU 8: Mükellefler, yapılan tarhiyata dava açıp aynı zamanda uzlaşma başvurusunda bulunabilirler mi?

        • Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma talep ettiği vergi ve vergi ziyaı cezası için ancak uzlaşma vaki olmadığı veya temin edilemediği durumda yargı yoluna başvurabilir. Mükellef tarafından aynı vergi ve ceza için uzlaşma talebinden önce dava açılmışsa dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır.

    • > SORU 9: Mükellefler, Vergi Usul Kanununun cezalarda indirim hükümlerinden yararlanıp aynı zamanda uzlaşma hükümlerinden yararlanabilirler mi?

        • Mükellefler, tarh edilen vergi ve kesilen cezalar için uzlaşma veya cezalarda indirim talebinde bulunma haklarından sadece birinden yararlanabilir. Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan ederek kesilen vergi ziyaı cezaları için indirimden yararlanabilir. Uzlaşma tutanağı imzalandıktan sonra söz konusu indirim hakkı ortadan kalkar.

    • > SORU 10: Uzlaşma vaki olduktan sonra ne kadar sürede ödemenin yapılması gerekir?

        • Uzlaşmanın vaki olması halinde, üzerinde uzlaşılan vergi ve cezanın, düzenlenen uzlaşma tutanağı vergi ve cezaların ödeme zamanlarından önce mükellefe tebliğ olunmuşsa normal vade tarihlerinde, ödeme zamanları kısmen veya tamamen geçtikten sonra tebliğ olunmuşsa ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi gerekir. Ayrıca, üzerinde uzlaşılan vergi miktarına, verginin normal vade tarihinden uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için Vergi Usul Kanununun 112. maddesine göre gecikme faizi hesaplanır.

    • > SORU 11: Mükellef uzlaşılan vergi ve cezayı ödeyemezse uzlaşma geçersiz olur mu?

        • Uzlaşmaya varıldıktan sonra üzerinde uzlaşılan tutar kesinleşmekte olup, söz konusu tutarın süresinde ödenmemesi halinde uzlaşma geçersiz sayılmaz. Ancak, kesinleşen tutarlar üzerinden gecikme zammı hesaplanır.

    • > SORU 12: Uzlaşma toplantısına giderken mükelleflerin hangi belgeleri hazırlamaları gerekir?

        • Uzlaşma toplantısına getirilecek belgeler :- Tüzel kişiliği haiz müesseseler adına toplantıya katılacaklar için; imza sirkülerinin aslı veya noter onaylı örneği, nüfuz cüzdanı/sürücü belgesi aslı, ayrıca bunların birer fotokopisi ile şirket kaşesi,- Vekâletmane ile katılacaklar için; Vekâletnamenin aslı (“uzlaşma” ibaresi bulunması şarttır) veya noter onaylı örneği, nüfuz cüzdanı/sürücü belgesi aslı, ayrıca bunların birer fotokopisi,- Mükellefe yardımda bulunmak üzere bir meslek mensubu veya avukatın da bulundurulmak istenmesi halinde; bu kişilerin uzlaşma görüşmelerine katılabilmelerinin hukuki bir belgeye (sözleşme, vekâletname v.b) dayandırılması ve bu belgelerin de aslı veya onaylı bir örneğinin uzlaşma görüşmesi sırasında komisyona ibraz edilmesi gerekmektedir.

    • > SORU 13: Tarhiyat öncesi uzlaşmanın vaki olmaması durumunda, dava açma süresi geçmeden uzlaşma komisyonunun teklifini kabul edip ödemek isterse bu hakkı geçerli olur mu?

        • Tarhiyat öncesi uzlaşmanın sağlanamaması üzerine vergi dairesince düzenlenen ihbarnamenin tebliğini takip eden 30 gün içinde mükellef uzlaşma komisyonunun teklifini kabul ettiğini bir dilekçe ile vergi dairesine bildirirse, uzlaşma sağlanmış sayılır ve ödeme yapılabilir.

    • > SORU 14: Tarhiyat sonrası uzlaşmanın sağlanamaması halinde dava açma hakkı var mıdır? Varsa süresi nedir?

        • Tarhiyat sonrası uzlaşmanın vaki olmaması halinde mükellef veya ceza muhatabı; tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu takdirde, dava açma müddeti bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddet tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar.

  • VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ

    • > SORU 1: Hangi olaylar veraset ve intikal vergisine tabidir?

        • Bir kişinin ölümü üzerine, sahibi bulunduğu menkul ve gayrimenkul mallarla bütün hak ve alacaklarının mirasçılarına intikali veraset ve intikal vergisine tabidir.Öte yandan, malların herhangi bir suretle ivazsız (karşılıksız) bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikali halinde de veraset ve intikal vergisi ödenmesi gerekmektedir.

    • > SORU 2: Veraset ve intikal vergisi beyannamesi nereye verilir?

        • Veraset ve intikal vergisi beyannamesi;- Veraset yoluyla intikallerde ölen kimsenin, ivazsız intikallerde tasarrufu yapan kişinin ikametgâhının, tüzel kişilerde ve diğer teşekküllerde bunların merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine,- Muris veya tasarrufu yapan kişinin ikametgâhı yabancı bir ülkede ise bunların Türkiye’deki son ikametgâhının bulunduğu yer vergi dairesine,- Mükellefin yabancı memlekette bulunması halinde beyanname, mükellefin bulunduğu yerdeki Türkiye Konsolosluğuna,

          verilir.

          Ancak, muris veya tasarrufu yapan şahsın Türkiye’de hiç ikamet etmediği veya son ikametgâhının tespit olunamadığı takdirde veraset ve intikal vergisi beyannamelerinin, veraset yoluyla veya sair surette ivazsız tarzda intikal eden malın bulunduğu veya mükelleflerin ikametgâhlarının bağlı bulunduğu yer vergi dairesine verilebilir.

          Beyannameler ilgili vergi dairelerine bizzat elden verilebileceği gibi taahhütlü olarak posta ile de gönderilebilir.


    • > SORU 3: Veraset ve intikal vergisi beyannamesine eklenecek belgeler nelerdir?

        • Kendilerine veraset yoluyla veya ivazsız surette intikal eden mallar dolayısıyla veraset ve intikal vergisi beyannamesi düzenleyenler, beyannameyi ilgili vergi dairesine verirken intikal eden malların çeşidine göre aşağıdaki belgeleri beyannameye ekleyeceklerdir.-Veraset ilamı (mirasçılık belgesi)(*),-Vasiyetname, miras mukavelenamesi,-Borç ve masraflara ait belgeler,

          -Ticari bilanço ve gelir tablosu,

          -Gayrimenkuller için, tapunun fotokopisi ve emlak vergisi değerini gösteren ilgili belediyeden alınmış bir belge

          Ölüm ve Mirasçılık Bildirimi; Bu bildirim formu, veraset ve intikal vergisini tarha yetkili vergi dairelerinden alınıp doldurulduktan sonra, ölenin son ikametgâhının bağlı olduğu muhtarlığa tasdik ettirilmesi zorunludur. (Murisin Türkiye’deki son ikametgâhı bilinmiyor ise söz konusu belge aranılmayacaktır.)

          (*) Mirasçıları ve miras paylarını gösteren ve veraset ve intikal vergisi beyannamesine eklenmesi gereken mirasçılık belgesi, 01.10.2011 tarihine kadar yalnızca sulh hukuk mahkemesinden alınırken, 6217 sayılı İdari Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 1512 sayılı Noterlik Kanununda yapılan değişiklik sonucunda, 01.10.2011 tarihinden itibaren mirasçılarca sulh hukuk mahkemesinin yanı sıra noterlerden de alınabilmektedir.


    • > SORU 4: Veraset yoluyla veya diğer suretle meydana gelen intikallerde intikal eden malların değerleri toplamı istisna haddi altında kalırsa beyanname verilir mi?

        • Veraset yolu ile meydana gelen intikallerde intikal eden malların değerleri toplamı istisna haddi altında kalsa dahi beyanname verilmesi zorunludur.Diğer suretle meydana gelen ve değerleri toplamı istisna hadlerinin altında kalan ivazsız intikaller için beyanname verilmez.

    • > SORU 5: Veraset ve intikal vergisinde istisna tutarları nelerdir? (2015 için)

        • Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinde yer alan istisnalar aşağıda belirtilmiştir.-Veraset yoluyla intikal eden ev eşyası ile murise ait kişisel eşyalar ve aile hatırası olarak korunan tablo, kılıç, madalya gibi eşyalar,-Veraset yoluyla intikal eden malların, evlatlıklar da dahil olmak üzere çocuklar ve eşten her birine düşen miras paylarının (2015 yılı için) 161.097 TL’sı, eşin yalnız başına mirasçı olması halinde ise kendisine isabet eden miras payının (2015 yılı için) 322.392 TL’sı, -Örf ve adete göre verilmesi gelenek olmuş hediye, cihaz, yüzgörümlüğü ve drahomalar (gayrimenkuller hariç),

          – Bütün sadakalar,

          – İvazsız suretle vaki intikallerin (2015 yılı için) 3.711 TL’sı,

          – Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerin (2015 yılı için) 3.711 TL’sı,

          vergiden istisnadır.

          Yukarıda belirtilen istisna tutarları, 2015 yılı için geçerli tutarlar olup, bu tutarlar her yıl yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle dikkate alınmaktadır.


    • > SORU 6: Veraset ve intikal vergisi beyannamesi ne zaman verilir?

        • Veraset yoluyla meydana gelen intikallere ilişkin veraset ve intikal vergisi beyannamesi;-Ölüm Türkiye’de meydana gelmiş ise ölüm tarihinden itibaren, mükelleflerin Türkiye’de bulunmaları halinde dört, yabancı bir ülkede bulunmaları halinde altı ay içinde,-Ölüm yabancı bir memlekette meydana gelmiş ise mükelleflerin Türkiye’de bulunmaları halinde altı, ölen kişinin bulunduğu ülkede bulunmaları halinde dört, murisin bulunduğu ülke dışında yabancı bir ülkede bulunmaları halinde sekiz ay içinde,-Gaiplik halinde, gaiplik kararının ölüm siciline kaydolunduğu tarihi izleyen bir ay içinde,

          verilir.

          İvazsız intikallere ilişkin veraset ve intikal vergisi beyannamesi; malların hukuken iktisap edildiği tarihi izleyen bir ay içinde verilir.

          -Gerçek veya tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişler ile 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarında, yarışma ve çekiliş ile müsabakaların yapıldığı günü takip eden ayın 20 nci günü akşamına kadar verilir.


    • > SORU 7: Veraset ve intikal vergisi ne zaman ödenir?

        • -Veraset ve intikal vergisi, tahakkukundan itibaren üç yılda her yıl Mayıs ve Kasım aylarında olmak üzere toplam altı eşit taksitte ödenir.-Gerçek veya tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişler ile 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarında, yarışma ve çekiliş ile müsabakaların yapıldığı günü takip eden ayın 20 nci günü akşamına kadar ödenir.

    • > SORU 8: Veraset ve intikal vergisi nasıl hesaplanır?

        • Veraset ve intikal vergisinin oranı, 7338 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde belirlenmiştir.Vergi tarifesi aşağıdaki gibidir. (2015 yılı için)
           Matrah

          Verginin Oranı (%)

          Veraset Yoluyla İntikallerdeİvazsız İntikallerde
          İlk 200.000 TL için

          1

          10

          Sonra gelen 480.000 TL için

          3

          15

          Sonra gelen 1.060.000TL için

          5

          20

          Sonra gelen 1.900.000 TL için

          7

          25

          Matrahın 3.640.000 TL’yi aşan bölümü için

          10

          30

          Bir şahsa, ana, baba, eş ve çocuklarından (evlatlıktan evlat edinenlere yapılan ivazsız intikaller hariç) ivazsız mal intikali halinde vergi, ivazsız intikallere ilişkin tarifede yer alan oranların yarısı uygulanarak hesaplanır.


    • > SORU 9: Veraset ve intikal vergisinden tenzil olunabilecek borçlar ve masraflar nelerdir?

        • Veraset ve intikal vergisinin matrahının tespitinde aşağıda yazılı borç ve masrafların indirilmesi mümkündür.1. Veraset yoluyla meydana gelen intikallerde, murisin geçerli belgelere dayanan borçları ile vergi borçları,2. Diğer suretle iktisaplarda (ivazsız intikallerde) malın aynına (kendisine) ait borçlarla vergi borçları (Hibe edilen mala isabet eden borçları hibe eden üstlenmiş ise bu borçlar indirilmez),3. Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallardan yabancı memleketlerde bulunanlara isabet eden borçlar ile yabancı memleketlerde bu mallar dolayısıyla ödenen veraset ve intikal vergileri (Ancak, söz konusu borçlar ve vergiler beyan edilen malların değerini geçemez),

          4. Cenazenin donanımı ve gömülmesi için yapılan giderler.

          Bu borç ve masrafların matrahın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için, mükelleflerin bunları beyannamenin ilgili bölümünde göstermeleri ve bunlara ilişkin geçerli belgeleri beyannameye eklemeleri zorunludur.


     

    ÜCRETLERDE VERGİ İNDİRİMİ (01.01.2007 TARİHİNDEN GEÇERLİ OLMAK ÜZERE) YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILARAK ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ (01.01.2008 TARİHİNDEN İTİBAREN GEÇERLİ OLMAK ÜZERE) YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞTİR.

    193 sayılı Kanunun mülga 32 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

    “Asgarî geçim indirimi
    MADDE 32 – Ücretin gerçek usûlde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır.

    Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 5’idir. Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz.
    İndirim tutarının tespitinde mükellefin, gelirin elde edildiği tarihteki medenî hali ve aile durumu esas alınır. İndirim, yukarıdaki oranlara göre hesaplanan tutarları aşmamak kaydıyla, ücret geliri elde eden aile fertlerinden her biri için ayrı ayrı, çocuklar için eşlerden yalnızca birisinin gelirine uygulanır. Boşananlar için indirim tutarının hesabında, nafakasını sağladıkları çocuk sayısı dikkate alınır.
    İndirimin uygulamasında “çocuk” tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları, “eş” tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri ifade eder.

    Bakanlar Kurulu, indirim konusu yapılacak toplam tutarın asgarî ücretin yıllık brüt tutarını aşmaması şartıyla ikinci fıkrada belirtilen asgarî geçim indirimi oranlarını artırmaya veya kanunî oranına kadar indirmeye yetkilidir.

    Asgarî geçim indiriminin uygulama dönemleri ve mahsup şekli ile diğer hususlara ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.”

    1/1/2008 tarihinden itibaren elde edilecek gelirlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,

     

 

ÜCRETLERDE VERGİ İNDİRİMİ (01.01.2007 TARİHİNDEN GEÇERLİ OLMAK ÜZERE) YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILARAK ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ (01.01.2008 TARİHİNDEN İTİBAREN GEÇERLİ OLMAK ÜZERE) YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞTİR.

193 sayılı Kanunun mülga 32 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

“Asgarî geçim indirimi
MADDE 32 – Ücretin gerçek usûlde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır.

Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin senelik brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 10’udur. Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz.

İndirimin uygulamasında “çocuk” tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları, “eş” tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri ifade eder.

Bakanlar Kurulu, indirim konusu yapılacak toplam tutarın asgarî ücretin yıllık brüt tutarını aşmaması şartıyla ikinci fıkrada belirtilen asgarî geçim indirimi oranlarını artırmaya veya kanunî oranına kadar indirmeye yetkilidir.

Asgarî geçim indiriminin uygulama dönemleri ve mahsup şekli ile diğer hususlara ilişkin
İndirim tutarının tespitinde mükellefin, gelirin elde edildiği tarihteki medenî hali ve aile durumu baz alınır. İndirim, yukarıdaki oranlara göre hesaplanan tutarları aşmamak kaydıyla, ücret kazancı elde eden aile fertlerinden her biri için ayrı ayrı, çocuklar için eşlerden yalnızca birisinin gelirine uygulanır. Boşananlar için indirim tutarının hesabında, nafakasını sağladıkları çocuk sayısı dikkate alınır. Usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.”

1/1/2008 tarihinden itibaren elde edilecek gelirlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,

mali müşavir istanbul

 

Leave a reply